Peygamberimizin cenazesinden sonra alel acele 25 kişiyle kendini halife seçilmiş büyük insan. Öyle ki peygamberimizin cenazesini kaldırmak hz. Ali efendimize kalmıştır.
Hz. Fatıma annemiz Ebu Bekir'in halifeliği konusunda Ömer ile aralarında geçen tartışma sonucu ölmüştür.
peygamber'in kızı fatıma'ya babasından miras kalan fedek arazisini, üstelik fatıma'nın ısrarlarına rağmen vermeyen kişidir.
tabi bir de ömer'i yanında adamlarla fatıma'nın evine gönderip, olay çıkarttırması, evi yakmakla tehdit ettirmesi vardır ki çok kötü fena bir harekettir haliyle.
yakmak demişken, peygamber insanı veya herhangi bir canlıyı yakmayı yasaklamışken bunun ridde savaşları sırasında esir düşen bir kişiyi yakma olayı da vardır.
merhum allame eminî (el-gadir kitabının yazarı) gadir-i hum hadisesini ve hadisini islam kaynaklarından derlemek maksadıyla birçok islam ülkesine yolculuklar yapmış, çeşitli şehirlerde çok sayıda müslüman âlimlerle görüşmüş ve toplantılara katılmıştır. ehlisünnet'in yoğunlukta olduğu şehirlerden birine yaptığı bir yolculukta, sünnî âlimler allame'nin şehirlerine gelişinden haberdar olurlar. bunun üzerine bir araya toplanıp allame eminî'yi bir akşam yemeğine davet etme kararı alırlar. davetlerini ilettiklerinde allame ilk başta reddetse de aşırı ısrarları sonucu onları kırmaz ve sadece akşam yemeğini birlikte geçirmek şartıyla daveti kabul eder. yemekten sonra mecliste bulunan 70-80 sünnî hadis hafızlarından biri allame eminî'ye bazı sorular sormak ve bir nevi tartışma ortamı yaratmak ister. allame ise buraya sadece yemek için geldiğini vetartışmalı konulara girmeyeceğini söyler. fakat onlar, en azından meclis bereketlensin, kalpler nurlansın diye herkesin bir hadis okumasında ısrar ederler,
böylece herkes sırayla bir hadis okur...
sıra allame eminî'ye geldiğinde herkesten, hadisin senedinin sahih veya geçersiz oluşu
konusundaki görüşünü dile getirmesine dair söz alır. kabul ettiklerinde ise resulullah'ın (s.a.a) şu hadisini okur: "kim zamanının imamını tanımadan ölürse cahiliye ölümü üzere ölmüştür." (sahih-i müslim, c.6, s.22; müsned-i ahmed bin hanbel, c.4, s.96) mecliste bulunan âlimlerin hepsinden hadisin sahih olduğuna dair itiraf aldıktan sonra da, "şimdi size bir sorum var." der: "acaba peygamberimizin (s.a.a) kızı hz. fatıma (a.s) babası vefat ettikten sonra kendi zamanının imamını tanıyor muydu, tanımıyor muydu? eğer tanıyor ve kabul ediyordu ise, imamı kimdi?" yaklaşık 20 dakika kimseden ses çıkmaz. herkes sessizliğe bürünmüştü. başları aşağıda derin bir düşünceye dalmışlardı; verecek cevapları yoktu çünkü. ardından da bir bir meclisi terk etmeye başlarlar. galiba şunu düşünüyorlardı: eğer hz. peygamber'den (s.a.a) sonraki o üç aylık veya imamını tanımıyordu desek, fatıma'nın cahiliye ölümü üzere öldüğünü söylememiz gerekir. hâlbuki o, cennet kadınların efendisidir ve cahiliye ölümü üzere ölmesi imkânsızdır. yok, eğer kendi zamanının imamını tanıyordu desek, bu da doğru değil; çünkü sahih-i buharî'de aişe'den naklen fatıma'nın (s.a), ölene kadar ebu bekir'den uzaklaştığı, ondan razı olmadığı ve eşi tarafından geceleyin gizlice defnedildiği yazılır. (sahih-i buharî, c.5, s.82-83; c.8, s.3; c.4, s.42)
ayrıca resulullah'ın (s.a.a) şöyle buyurduğunu da biliyorlardı: "fatıma benim bir parçamdır, kim onu öfkelendirirse beni öfkelendirmiştir." (sahih-i buharî, c.4, s.210)
sünni islama göre hz muhammed'den daha ileri görüşlüdür. Çünkü ebu bekir kendinden sonra yerine ömer'i tayin etmiştir ama haşa hz peygamber kendinden sonra yerine birini tayin etmeyi akıl edememistir.
'güneş peygamberlerden sonra hz ebu bekir'den hayırlı hiç kimsenin üzerine doğmamıştır.' methine mazhar olmuş peygamberlerden sonraki en hayırlı insan.
not: eksilere bakılırsa sözlükte hayli şia var.
sıddık lakabına nail olan efendimizin arkadaşı onu davasında hiç yalnız bırakmayan sahabe efendimiz.
dünyada yalnız bırakmadığı gibi kabirde de yalnız bırakmamış.
Bir sözünde hz.peygamber : bize kim bir iyilik yapmışsa muhakkak onun karşılığını vermişizdir ancak ebubekir müstesna. Onun iyiliklerinin karşılığını hz.allah verecektir diye buyurmuştur.
Peygamberimizin yol arkadaşı, müslümanların ilk halifesi, sıddıkiyyet makamının en güzel temsilcisi...
o ebu bekir sıddık ki islam için her şeyini feda etmiştir. mekke'nin en zenginlerinden biriyken islam için servetini bağışlamıştır.
O ebu bekir sıddık ki resulullah aşkıyla ciğerleri yanmış, insanlar onun ciğerlerini yanmasından dolayı huzura çıkıp resulullah'a hazret ebu bekir evinde et pişiriyor, o bütün sokağa yayılıyor bizim de nefsimiz çekiyor diye şikayette bulunmuşlardır. oysa ebu bekir sıddık'ın evinde o pişen et o sıddıkın ciğerlerinden gelen kokudur.
o ebu bekir sıddık ki, efendimizin bir çok övgüsüne mazhar olmuştur. Allah'u teala da cebraili(as) göndererek "ben ebu bekir'den razıyım, o bizden razı mıdır?" diye sordurmuştur.
Peygamberimiz bir hadisinde söyle der:
Ebu bekir'in imanı bir kefeye diğer tüm insanların imanı diğer kefeye konsa ebu bekir'in imanı ağır basar.