vasiyetinde "Anadolu'da bir köy mezarlığına gömün beni, beni
ve de uyarına gelirse,
tepemde bir de çınar olursa
taş maş da istemez hani... " diyen ama vasiyeti bile gerçekleşmeyen Nazım Hikmet'in anısına yazılmış şiirdir.
"yıllar var, ter içinde, taşıdım ben bu yükü.
bıraktım acının alkışlarına,
3 haziran 63'ü.
bir kırmızı gül dalı eğilmiş üstüne,
bir kırmızı gül dalı şimdi uzakta,
okşar yanan alnını,
nazım ustanın.
bir kırmızı gül dalı eğilmiş üstüne.
bir kırmızı gül dalı şimdi uzakta,
yatıyor oralarda.
bir eski gömütlükte,
yatıyor usta."
bu öyle bir şarkıdır ki, her melodi geçişinde siz de duygudan duyguya savrulursunuz, bir an gözleriniz dolarken diğer bir anda kendinizi gülümserken bulabilirsiniz.
tanım: çok güzel bir grup yorum şarkısıdır.
12 gün, 7 saat 43 dakika boyunca içten bile değildir ölüm. arzu edilmeyen bir kolaylıktadır ölüm ve aslında bir o kadar ürperten zorluktadır.
takvimlerin 1 temmuzu kovalamasıdır arzulanan.
ölmek zordur, yaşamak kapıdayken.
hasan hüseyin e selamıdır her haziran saniyesinin, insana şiirle ölüm arasında yaşattıkları.
parcanin konusu ile alakasiz olsada ; sicak bir haziran gecesi oynadigimiz bir frp seansinda olume kilic sallayan warrior'a parti arkadasi bard'in guc vermek adina soylemeye basladigi sarkidir benim icin. sonrasinda ise butun parti soylemeye basladi sarkiyi ve olumu yendi warriorumuz. (bkz: dm'in gozunun dolmasi)
adının önünde sıfat istemeyen şiir.
ne bir ön var bu dizeler için, ne bir arka.
ne bir şeyi, herhangi bir şeyi niteliyor bu şiir, ne de bir şeyin herhangi bir şeyin yerini tutuyor bu şiir.
ha hay ilahi.. sanki diğer aylarda ölmek kolay diye yavşakça bi cevap verilesi cümle.
edit : o kadar eksi alınca içim ezildi lan. haziran'da ölmek nedir? şiir midir, roman mıdır? bilemiyorum sadece cümle babında ele aldım. haziran da ölmek bi cümledir çünkü.