yahudi değil türk musevidirler. yahudilik te soy anne üzerinden yürür ve biz türkler gibi dilimizi konuşuyorsa bizdendir mantığı yoktur. kesinlikle kan bağı gerekir.
orta asya'nın dışına göç etmeyen tek türklerdir. orta asya'da kalarak türklerin avrupaya göçlerini zorlaştırmış ve islamın kuzeyde yayılmasına da engel olmuşlardır.
Hazarların etnik kökeni hakkında kesin bir kanıt olmamakla beraber bu konuda araştırma yapmış bazı SSCB'li tarihçilere göre, Kuzey Kafkasya'nın yerli halklarından biridir. D. M. Dunlop ve P. B. Golden adlı araştırmacılarsa Hazarların, Tiele veya Uygur soyundan geldiğini kabul etmektedirler. 558'den sonraki yıllarda Sasanîler'le savaşa girişmiş Kafkaslar'ın hakimi bir kavim olduğu bildirilen Hazarlar, (daha doğrusu Sabarlar) "Hazar" adı ile 586 ' da Bizans'ta iyice tanınmış, fakat aynı zamanda "Türk" olarak anılmışlardır. Çin kaynaklarında "Türk-Hazar" (T'u-küe Ho-sa-K'o-sa) adı ile zikredildiği ortaya çıkmışsa da Peter Golden, Hazarlar ile Uygurlar arasında bir bağlantı kurmanın mümkün olmadığını ve gerçek bağlantının Ogurlar arasında var olduğunu belirterek Dunlop'a karşı çıkmıştır. Bazı bilim adamlarına göre "Hazar" adı "gezgin" anlamına gelen -kaz kökü ve "adam" anlamına gelen er ekinden türetilmiştir. Eski Rus kayıtlarında Hazarlar "Beyaz Ugriler", Macarlar da "Kara Ugriler" olarak anılmaktaydı. Yunan tarihçi Günah Çıkartıcı Teofanes kayıtlarında, Hazarları "doğudan gelen Türkler" olarak ifade eder. Hazarca'nın, eski Türk dili ve Uygurca'nın etkisinde kalmış, Hunca ve Bolgarca gibi Türk lehçelerinin Oğur öbeğine bağlı bir lehçe olduğu görüşünde birleşen araştırmacılar da vardır. Hazarların çağdaşı olan Arap seyyah ve coğrafyacı ibn Havkal ve istahrî, Hazar ismini; ne bir milletin, ne de bir halkın ismi olduğunu belirtip sadece başkenti itil olan ülkeye verilen isim olarak nitelemişlerdir. Hayfa Üniversitesi'nden Dr. Simon Kraiz, Eylül 2008'de Hazarlardan kalma Samosdelka köyünde bulduğu yazılarda Hazarların; Ruslar, Gürcüler, Ermeniler ve diğer milletler hakkında birçok yazı yazdığını keşfetmiştir. Buna rağmen Hazarlar, kendileri hakkında neredeyse hiçbir şey yazmamışlardır.
4. ve 9. yüzyıllar arası,hazar barış çağı olarak anılır. tek musevi türk topluluğu olduğu söylenir. hazar denizi adını bu topluluktan alır. araplar'a karşı verdikleri mücadeleleri,gayet kararlı olup,islamiyet'e karşı direnç gösterdiler.
türklerin değil biz ermenilerin atalarıdır. zaten ermenistan azerbaycan taraflarında bulunmuşlardır. ermeni destanlarındada bahsedilen devlet hazarlardır.
söylenenin aksine türk değil ermeni devletidir. ermenistandan kafkasyaya kuzeydoğu anadoluda hüküm sürmüştür. büyük ermenistan devletinin başka bir versiyonu.
ilk döneminde halkı göktanrı dinine mensuptur.
ileri dönemlerinde halkı islamiyet'i kabul etmiş ve bugünkü kıpçak türklerini oluşturmuştur.
hazar devleti hanedan mensuplarından bazı kişiler politika gereği museviliği kabul etmişlerdir. hıristiyan roma ve müslüman arapların arasında bertaraf olmamak için musevilik (kitaplı ve meşru) inancını seçtiler ama kesinlikle halkın tabanına etki etmedi.
hazarlara musevi türkler demek lise 1 tarih kitabı cehaleti olur.
tarihteki ilk musevi devletidir. aşkenazlarında hazarlardan geldiği söylenir. nitekim kaynaklar hazarların parçalanmasından sonra avrupaya göç ettiklerini söyler. bizans ile birleşip islam devletlerine karşı savaşmıştır.
sultan alparslan'ın babasının ve amcasının da isminin musevi kökende isimlerden olması nedeniyle ve selçuk bey 'in de müslüman olmadan önce musevi olduğunu göz önünde bulundurursak aslında selçuklu hanedanı/ailesi oğuz boyu kınık aşiretinden değil de ogur türklerinin hazar koluna bağlı oldukları düşünülmektedir.
