oecd bronz madalyamızı görkemli bir seramoni ile geçirdi boynumuza.
açlık sınırında yaşayan çocuklarımızla elde ettik bu madalyayı.
çok çalıştık, çok çabaladık ve başardık.
başardık, çocuklarımızı aç bırakmayı.
yarınlardan korkarak büyüdük ya, onları da kendimiz gibi yarınlardan korka korka büyütüyoruz.
acaba yarın aç kalacakmıyım desinler ki, biz başarımızı bangır bangır haykırabilelim.
ülkemiz çocukları, dünyada üçüncü sıraya yerleşti.
çünkü çocuklarını aç bırakma konusunda ısrar eden üç ülkeden biriyiz.
bronz madalyamızı gurula taşıyalım şimdi.
en çokta hükümetimiz taşısın.
çocuklarını aç kalmalarına ramak kala besleyebildikleri için kendileriyle ne kadar övünseler azdır.
inşallah seneye altın madalya da bizim olacaktır!
azimliyiz, kararlıyız, başaracağız.
durmak yok, yola devam!
bu arada oecd ne olaki diyeniniz olabilir.
ekonomik kalkınma ve işbirliği örgütü oluyor kendileri.
olimpiyatlara en çok sporcuyla katılan ilk 5 ülke arasına girmemize rağmen 10 günün sonunda nara attığımız cümledir. az olaydı öz olaydı dediğimiz olimpiyatlarda bir umut olarak görünen kadın basketbol takımı* kalmıştır.
görmemişin oğlu olmuş tutmuş ..... hesabı. millet altın madalyaları birer ikişer götürsün biz bronz madalyanın sevincini yaşayalım. oh olsun tayyibe oh. adamın elini attığı her şey kuruyor.
ben diyorum ki kafile olimpiyata gitmeden önce verilen yemek fakire fukaraya verileydi mübarek ayda hayır işlenirdi. sonradan da düşündüm ki sporcuların 3/4'ü zaten fakir, o yüzden sıkıntı yok. bronz madalyayı da kesip pilava koyalım sünnettir en nihayetinde.
40 gün 40 gece düğün yapılıp, şenlikler organize edilip hatta ve hatta 6 ağustos'u resmi tatil ilan etmemizi gerektiren madalyadır. bu günlerde madalya bulmak öyle kolay değil. buldun mu altın, gümüş ayırt etmeden indircen cebe.