ıslak meşe odunuyla dövmek istediğim esnaf türüdür. bakkaldır manavdır girer alışverişinizi yaparsınız ve parayı verdikten sonra hayırlı işler dersiniz. ancak bu adam sizi duymamış gibi davranır. ilk seferde duymadı la heralde deyip boşverirsiniz fakat olay tekerrür ettiğinde anlarsınız ki adam odundur. hayırlı işler ve iyi günler lafınıza herhangi bir yanıt verme ihtiyacı hissetmez.
gün boyu yüzlerce kişiyle muhattap olmanın verdiği gerginlik midir yoksa ağız tembelliği midir nedir bilmem ama sırf bu yüzden 2 sokak ötedeki esnaftan alışveriş yapmayı yeğlediğim olur. bu adamlar beni gerçekten deli eder.
ha bu arada sadece esnaf değil süpermarketlerdeki kasiyer ya da ne bileyim ego bilet gişesindeki çalışan da bu sınıfa dahildir.
ortalıkta öylece sap gibi kalakalmanıza neden olan şahıslardır.
esnafın düşünce dünyası sanırsak '' ne diyo bu geveze be! hayrı mı kalmış şuna bak! gel de yardım et bari kepengi kapatmamıza töbe yarabbi! elalemin göt kadar çocuğuna da maskara olduk. defol git lan almıyım ayağımın altına! sen giderken biz dönüyorduk. hey allahım hayırlıymış. bide sineklere selam vereydin bari.'' gibi basit bir selamı karmaşık bir hale getirebilecek durumdadır.
şaka bir yana bazı durumlarda hoş görülmesi gereken esnaflardır. tüm günün yorgunluğu zaten üstlerindedir. üstüne bir de geçim derdi eklenince insanı konuşmaya bile hâli kalmıyor. bazı durumlarda ise kişi cevap veriyor ama öyle bir cevap ki bu kendi bile duyamıyor bunu.
iyi duyguların karşılığını veremeyen öküz yığını olarak adlandırlıabilecek, kimi yerlerde verilen selam karşılığında da, cevap vermemesi durumunda esnaf olarak bile algılanmayan moloz yığını.
özellikle, çarşı pazar tarzı bir yerde esnaflık yapıyorsanız ya da esnafsanız bu durum daah da belli eder kendini. her ne kadar mahalle arasındak, bakkal çakkal modunda takılanlar için, artık 'müşteriyi kaçırmayalım' düsturu benimsenip de, selamın zoraki olarak da alındığı görülmüşse de, esnafın indirim yapmamaktan çok daha öte bir denyoluk yapmasıdır belki de hayirli isler sözüne tepkisiz kalması.
böyle durumların da, her ne kadar hayatla bağlantısı büyükse de, faidelibilgi kardeşiniz de, bursa uzun çarşı da esnaf olaraktan demektedir ki, sabah 08.00 sularında dükkanlarını açan esnafların birbirlerine tanıdık ya da tanımadık, güler yüz ve de tebessümle;
- selamunaleyküm, hayırlı işler. demesi, saygı ve de sevginin, esnaflar arasındaki kardeşliğin en büyük kanıtlarından birisidir. zira, eğer bu tarz bir yerde müşteri olsun, esnaf olsun kendisini kibirin de vermiş olduğu gazla diğerlerinden farklı ve de üstün görüyorsa, hiç bir şey bilmediğinin kanıtıdır; kendisine has olan gururu...
böyle böyle başlar esnaflar arasındaki kardeşlik, hayırlı işler olsunlarla. yoksa, eğer kendinizi zamanla üstten alıyor,bir hayırlı işleri esirgiyorsanız, özellikle bir esnaf olarak bulunduğunuz toprakta bir yanınız eksik demektir. böyle böyle zamanla, kurulamamış diyalogların sonucunda ne kandilde kandilleşebilirsiniz, ne bayramda bayramlaşırsınız, ne de ileriki dönemlerde sizin de çağrılabileceğiniz bir düğün davetiyesine sahip olabilirsiniz...
gerçi, bu durum başlığı açan kardeşimin de dediği gibi, sadece esnaflara özgü bir durum olsa da, kendimize yabancılaştığımızın kanıtı olsa gerek. günümüzde, tanımadığınız sokakta yürürken gördüğünüz bir kişiye, allah'ın selamını vermeye bile çekinirken, kalkıp da tanımadığınız kişileri bırakın komşularınıza ya da tanıdıklarınıza bile selam vermediğiniz, ya da konuşmadığınız bir ortamda da, önce hayırlı işler denmesini beklemek ve de esnaflardan da iyi dilekler almak da zor olsa gerek.
işlerin hayırlı gitmesine olan umudunu yitirmiş esnaftır, pessimistir.
sizi terslediği zaman dokunmayanız, bu ülkenin şartları zaten onu yavaş dozda ölüme götürecektir.böylece hem siz elinizi kana bulamazken bir yandan da onun yavaş yavaş yok oluşunu izleyeceksiniz.**
ben tanıyorum bu esnafı. bu esnafın avurtları kesinlikle içe göçük değil. ayrıca yaşadığı acılar yüzündeki çizgilere yansımamış. öyle bir adam bu. bildiğin duyarsız bir adam. fena moral bozan bir adam.
işleri tıkırındadır yani, senin ona "hayırlı işler" demeni siklemez pek. bilir ki sike sike gidip ondan alışveriş yapacaksındır, "hayırlı işler" desen de demesen de...
devlet tarafından, esnaflık yapacak olan adamı yeterlilik testine tabi tutmayarak, iletişimi bilip bilmemesine bakılmaksızın iş yapmasına müsaade edilmiş insandır.
kısaca (bkz: öküz)
ondan sonra millet büyük marketlere gidiyor diye ağlarlar.
paraya doymuş veya kazancını az bulan esnaftır. ulan hıyar rızığını, ekmeğini kazanıyorsun işte, ufak bir tebessüm et diye çok iç geçirdim ama diyemedim.
Gerçekten sinir bozan insandır. Kolay gelsin, iyi günler, hayırlı işler...Bu laflar günlük hayatta karşımızdakine olumlu enerji vermek için söylenen sözlerdir, ağız alışkanlığı ya da değil. Bi 'sağolasın' lafını esirgemek nedir yani?
çok fazla üstüne gidilen esnaf. hayırlı işler genelde giderken söyleniyor zaten. ee adam niye senin ardına cevap versin ?
belki kimsenin ardına konuşmayı uygun bulmayan prensipli bir esnaftır.