bunca yıl kahrını çeken ebeveynlerine büyüyüp kendi ayakları üstünde durmaya başladıktan sonra bi kenar atıp ,onlara bir paçavra gibi davranmayan saygı duyulası evlat.
ailesine saygıyı yitirmeyen evlattır.
yalnız yasayabilen evlattır.
maddi yönden aileyi rahatsız etmeyecek evlattır.
işi olan evlattır.
okumus olan evlattır.
bi de güzel hatun yapmıssa o evlattan kralı yok.
bu tür evlatlar bas taci edilmesi gereken evlatlardir. tabi ki bazi evlatlar vardir ki gercekten, hayirli mi degil mi allah bilir.
mesela;
eve isten gelmis bir evlat mutfaga gider, acikmistir. mutfakta bakinir bakinir yiyecek hic birsey bulamaz. annesi gelir ve "a ha! sen de mi yiyecektin?" der.
Burada evladin düsüncesi (icten); "yaslaninca, ikinizi de en ucuz huzur evine kapatacam."
tabi ki isin sakasidir bu. ne yazik ki bilim ve teknolojinin gelismesiyle beraber de bu tür evlatlarin sayisi gittikce tükenmekte, duygularini yok etmis canavarlar halini almaktadirlar.
Aile baskısına ses çıkartmayan evlattır. Öyle evlattır ki öss tercih kağıdını gıkını çıkartmadan babaların annelerin isteyip de olamadığı, komşulara göğüs kabartarak anlatabilcekleri mesleklerle doldurur taşırır. Hiç sevmese de, uzatcağını bile bile.. (tıp tıpıı tıp tıp/ tıpıı tıpıı tıp.)
Babasının veya annesinin çaktırmadan eline tutuşturduğu oy pusulasını hiç düşünmeden alıp oy atandır. Soru bile sormaz. "Neden?" diye bir sözcük yoktur lugatında. Baba da gururlanır oğluyla; "Bizim oğlanda xxx'e oy verdi. AA pardon pardon xx partisine oy verdi gurur duyuyorum oğlumla!" (Film adı;gelecek gençlerimizin. oynayan;gençler. Senarist;Büyükler)
istenirse görücü usulu hiç düşünmeden evlenir. Kız ise parası olan dağ ayusuna, erkekse minyatür godzillaya. (Büyükler anlaşmış umarım partnerlerin içleri çok güzeldir)
Akşam ezanlarını hiçbir zaman geçirmeden yaşına başına bakmadan evde olur. Öyleki arkadaşının doğum günüymüş, sevgiliyle başbaşa yemekmiş, sinema filminin tam ortasıymış, statta Türk takımı-zırt takımı şampiyanlar ligi maçıymış, sevgilinin burnunun dibiymiş hiçbiri akşam ezanından önce evde olmaktan önemli değil. (kışın akşam ezanı 4.30 gibi yazın da 7.30 gibi okunur dikkat etmek lazım)
Okuması için oğluna harcadığı paralardan, altına çektiği arabadan, en üst düzey tuttuğu yurttan, sömestrda gönderdiği tatilden, tuttuğu özel derslerden, arasıra yanına uğrayıp aferim benim oğlum demesinden "Ben oğlum okusun diye her şeyi yaptım yemedim yedirdim, içmedim içirdim paşalar gibi baktım" diyerek bahseden aileye ses çıkarmayan evlattır. Ses çıkarsa ne olur ? "baba ben paranızı istemiyorum, araba da istemiyorum, aile istiyorum, bana yol göstercek birisini istiyorum, tecrübe istiyorum, bana hayatı tanıtacak birini istiyorum".. babasından gelcek cevap ne kadar olumlu olur ? (herkesin kafasında cevaplar canlanmıştır yazmiyim)
(bkz: Nankör)
Komşuya, sağa, sola gidildiğinde ailesinin kendi adına konuşmasına ses çıkartmayandır. Karşı taraf "çocuğunun dili yok mu kendi söylesin" dese de ailesinin yüzüne cevap verin bakalım şimdi der gibi bakandır. Hatta otobüste yan yana otururken yaşlı gözlerle bakan teyzelere çakı gibi olmanıza rağmen "çocuğum hasta ayakta gidemiyor kusra bakmayın" diyen anneye ses çıkartmayandır. Konudan haberi olmayan gariban yaşlıların da ezici, yokedici, yerin dibine batırıcı bakışlarına maruz kalıp koltuğuna iyice gömülüp ses çıkartmadan otobüsün içi dışında her yere bakandır. Kulağında kulaklık yoksa "şu gençlere bak yazık, yazık, hiç utanma kalmamış, yaşlı başlı adamlardan yer alıyoruz hayırsızlar oturuyor" sesli fısıldaşmalarını duyar. Hep susar, hep..(Senaryoda öyle yazıyor evladım oyna sen irdeleme)
Kendi iradesiyle gönül verdiği bir takımı olmayandır. Küçükken ailesinin çevreye saçtığı "o xxx kulüplü".. Büyüyünce "doğru yolu kendi seçti xxx'i tutuyor" cümlelerine maruz kalandır. (Nerede doğmuşsan oranın takımını tutacaksın uleynnn. Pendik de doğdun pendik sporlusun o kadeeaarrrr!)
Yemekten kalkarken önceki gün annesinin "kalkarken sofrayı topla 3-5 bişi götür dolaba ninaları aklına gelip masayı toplayıp yanlızca 1-2 bardak bırakarak kalkmasına rağmen annesinin "bak gene toplamamış, pissin pis, kaç kere dicem topla diye!!" çığlığına ses çıkarmayandır. Haklı olup olmaması umrunda değildir. Bir teşekkür beklemez. Sonraki gün hem masayı toplar üstüne de iyice yalar sorunu çözer. ("Bu masa neden ıslak?!!!")
Sizin 100lerce kere "anne ben bu tarz giymem, baba beyaz ayakkabı sevmiyorum, gömlek giymem, çok renkli giymiyorum" demenize rağmen inatla gidip alan aileye ses çıkartmayandır. Hayırlı evlat olmak için evde bir kaç kere giyip görünen ama onlarla asla dışarı çıkmayandır. Kesin bunun azarını bir çok kez işitir ama gene ses çıkartmaz. En önemlisi de annesi sizin dışarda bakıp güldüğünüz kıyafetlere "moda moda o, sen ne anlarsın" diyince de cevap vermez. (Kuklamızın kıyafeti de hazır)
En son hayırlı evlat tüm bunlara rağmen ailesi düştüğü zaman onlara bakandır. Doyurandır. Sırtında taşıyandır. Günlerce hastanede onlar için koşturan, uykusuz nöbetler tutandır. Yaptıkları anlamsız inatlara büyük sabırla katlanandır. Ve tüm hayatı ailesinin oluşturduğu senaryodan ibaret olsa da hayırlı evlattır ailesini her şeye rağmen seven.
her zaman annesine babasına iyi davranır. her ay düzenli para gönderir. evleneceği kızı/erkeği ailesi seçer. çocuklarının ismini bile ailesine sorarak koyar.