hayırcı bölgelerin ahlaki zaafiyetleri

    1.
  1. yoktur öyle bir zaafiyet şeklinde başlanıp şöyle devam ettirilebilecek açıklama;
    evet ellerinde, masalarında bira şişeleri kollarında sevgilileriyle rahatça gezip tozarlar. ancak yıllar öncesinden beri evetçiler kızkardeşlerine tecavüz ederken hayırcılar komşularını bile kardeşleri gibi görüp sevgili bile olmuyorlardı.
    edit: başlık başa kalmıştır.
    10 ...
  2. 2.
  3. 5.
  4. basit ve klasik bir evetçi zihniyetidir çok görmemek gerekir. onlara göre ahlak vücut üzerine giyilen kumaşla orantılı çünkü, çünkü onlar kendi sapık zihniyetlerini gizlemek için kendileri gibi olmayan insanlara sataşmayı maharet sayarlar.

    ahlak denilmiş ya hayır verilen bölgelerdeki ahlaki üstünlüğü, oradaki kız çocuklarına yapılan baskıları ve intiharları, çok eşliliği vb. durumları hayırsızlar görmezden geliyorlar sanırım. sonra oradaki cemaat etkinliklerine bağlı dönen kutsal fahişelikleri....

    ama onlar bunları bilmez çünkü peşlerinde koştukları zihniyette bu mevcuttur gayet doğaldır, bu duruma karşı gelecek kadar yürekli insanlara hakaret etmek ise en doğal haklarıdır değil mi?

    çok sürmeyecektir sizlerin böyle salyaları akarak gezmeniz, sizler karanlığı seven sinekler olarak güneşten nefret edersiniz ve güneşle barışık olanlara saldırmaktan haz alırsınız. sizin en büyük düşmanınız olan beyindir ve 200 gr'lık beyin ile sizin ortalama 70 kg lık boş vücudunuz arasındaki savaşı her zaman olduğu gibi beyin kazanacaktır.
    2 ...
  5. 8.
  6. hayat üzerindeki göreceli kavramlardan biri olan 'ahlak' kavramının belirli bir yaşam tarzı -ki bu genelde muhafazakar yaşam tarzı olur- çerçevesinde incelenerek bu çerçecenin dışına taşan, dışında kalan herkesin, her şeyin ahlak sınırlarını aşmış veya bir adım daha ileri gidilerek 'ahlaksız' olarak nitelendirilmesi, bu kişilerin bir ahlaki güçsüzlük durumu içerisinde bulunduklarını söylemek ne derece doğru olur? dünyaya bakış olarak da tanımlayabileceğimiz yaşayış biçimleri olan liberal, özgürlükçü, aşırı özgürlükçü, muhafazakar veya anarşist gibi kavram kümelerinin içinde bulunan insan popülasyonunun bu kavramlardan herhangi biri tarafından bir diğerinin kendisi gibi olmadığı için yanlış düşündüğünü, yanlış yaşadığını söylemek ne derece mantıklı, ne derece doğrudur?

    öncelikle bu hususları iyi analiz etmek, bu konuları açıklamak gerekir. her kümenin kendi içerisinde oluşturduğu temel değerler ve ahlak kavramları o kümeyi oluşturan değerlerle incelenip anlaşılmalıdır ki 'ahlak' kavramı ve kümesel ahlaki değerler ortaya çıkabilsin. aksi taktirde muhafazakar bir insanın, anarşist bir yaşam tarzına veya aşırı özgürlükçü bir yaşam tarzını ahlaksız olarak nitelendirmesi sadece kendi bakış açısı üzerinden bir yorum olacağı gibi objektif de olmayacaktır. bu tip yorum ve düşünceler kişinin kendi egosunun tatmin etme çabalarının ötesine geçmeyeceği gibi herhangi bir çözüm veya iki küme arasında herhangi bir orta değer yaratma girişimi de maalesef ki yaratamaz. bununla beraber bu sadece subjektif düşünceli yaklaşımlar dört kolda belirttiğimiz, daha da fazlalaştırılabileceğimiz bu yaşam tarzı, dünya görüşü kümelerinin arasındaki uçurumları arttırmakla beraber dialog imkanını da azaltır ve hatta köreltir.

    ***

    bir kimse kendi sahip olduğu dünya görüşünün, tüm dünyanın bu görüş üzerinden yaşaması gerektiğine inanması sadece ve sadece cehaletten kaynaklanır. yedi milyar insanın tek bir bakış açısı üzerinden dünyayı yorumlaması günümüzdeki dünyada imkansız olmasının yanı sıra temel olarak insanın doğasına bile aykırıyken, bunun olabileceğini savunabilmek ve hatta olması gerektiği üzerine düşünceler ve tezler üretebilmek dünyayı sadece kendisinin düşündüğü kadar olduğunu zannetmekten kaynaklı bir davranış olur.

    bu konu biraz daha localleştirtilip ülkeler, şehirler seviyesine indirilip incelense dahi sabit bir dünya görüşünün herkes tarafından benimsenebilme olasılığının mümkün olmayacağı, dünya görüşü dediğimiz olguları oluşturan, geliştiren ve tetikleyen faktörlerin her şehirde her bölgede, her doğa şartı ve demografik özelliklerde değişiklik gösterdiği anlaşılacaktır. bu düşünce sistematiği çerçevesinde bir bireyin bir başka birden farklı bir görüşe sahip olması gerçeği ve gerekliliği daha net bir şekilde anlaşılabildiği taktirde diğer bireyleri kötülemek, ahlaksızlıkla itham etmek ve aşağılayacak ithamlarda bulunmak, ithamlarda bulunan kişinin konu üzerinde yeteri kadar düşünmediğini ve kendi tezini savunabilecek kadar bile bilgiye sahip olamadığını gösterir.

    ***

    kuruluşundan çöküşüne kadar her dönemde birbirinden farklı bir çok tebaaya sahip olmasından mütevellit pek çok kez kutuplaşan ve sonunda bölünmek ve yok olmak zorunda kalan osmanlı imparatorluğunun ardından kurulduğu ilk günden beri gerek ırk, gerek din, gerek mezhep olarak kutuplaşmakta olan Türkiye cumhuryetinin son zamanlarda da yaşayış biçimi üzerinden kutuplaşması ve bu kutuplar arasındaki iletişimsizlik ve bunun getirdiği uzaklaşmanın bir kin, nefret ve kavgaya dönüşmeden önce engellenmesi için düşünürken, konuşurken hatta bu gibi platformlarda yazarken daha detyalı ve daha bilgiye dayalı düşünce üretmek ve insanları birine düşürmekten ziyade birbiriyle bütünleştirici düşünceleri akıllarda sorgulatmaya sarfettirmek daha doğru bir fikir olacaktır.
    2 ...
  7. 7.
  8. bir ülkenin başbakanı ve önde gelen siyasileri ahlaksızlığı topluma empoze ediyorsa eğer, her kesimden beklenmesi gereken ahlaksızlıktır bu. televizyonda haber izlerken artık çocuklarımızı diğer odaya gönderiyoruz, bu kadar çirkin bu kadar ahlaksız bu kadar bayağı siyasi konuşmalarına şahit olmasınlar diye. bu ülkenin doğusunda aşiretler arası tecavüzler gerçekleşirken, yine doğu illerinde tecavüzü gerçekleştiremeyen vatandaşlar hayvanların ırzına geçerken, namus davası adı altında karılarına kızlarına analarına kıyarken, pkk ya yardım ve yataklık ederken bahsettiğimiz aynı ahlak olgusunu yastık altı yapıyorlar değil mi?

    ahlakı; sofrada duran içki şişesiyle kıyaslayan rezil zihniyete sormak lazım, batı illerine gelen rus turistleri ekrandan izlerken kabaran duygularına(!!) sahip çıkmak için bunun acısını kimlerden çıkartıp adını ahlaklı iş yaptım olarak yaftalıyorsun acaba. birbirini seven iki insanın sevişmesini fuhuş olarak görüp, ağaç altında, kaya arkasında, samanlıkta zorla sahip olarak harcadığı insanların biletini yine kendi keserek ahlak abidesi görünen ey insan müsfettesi. insanların düşünce özgürlüğünü savunarak, savunduğu özgürlüğün sadece kendi benimsediği fikir olmasını dayatan insandan her zaman korkmalı ve en büyük ahlaksızlık onda aranmalıdır. ahlak ki sofrada yatakta değildir. o ahlak ki insanın beynindedir. zihin ne kadar pis ise ahlaksızlık o denli büyüktür.

    referanduma gelecek olursak, bu ülkede evet diyenler değil, hayır diyenler toplum tarafından dışlanmıştır. referandum öncesi tartaklanan, tahrik edilen, yaptıkları propagandalar polis tarafından çeşitli illerde engellenen grup; bu referanduma hayır diyen gruptur. evet diyen kesim bilgisiz cahil değildir belki ama yoğun olarak tayyip fanatiğidir diyebilirim. dün başıma gelen bir olayda referanduma evet deme sebebini yurt dışına rahat çıkış olarak gösteren insanlar yaşıyor bu ülkede. hangi ahlaktan bahsediyorsunuz siz? ülkesini yurt dışı biletine satan insan var bu ülkede, hangi referandum, hangi ahlak? ahlakmış..bu ülkeyi ikiye bölerken izledikleri yol itibariyle kışkırtan, seçim yapmak zorunda bırakanlar ahlaksız değil, bir yol seçmek zorunda bırakılan vatandaş ahlaksız değil mi? pes!!

    merak ediyorum anayasa metnini okuyarak evet ya da hayır diyen kaç insan var. ve merak ediyorum ahlak kelimesinin içerdiği anlamı anlayabilen kaç insan var.
    1 ...
  9. 3.
  10. turistlik açıdan gelişmemiş adana'dır. yani adana insanının ahlaki değerlerini klavye başından değerlendirmeye çalışan ahlaksızları, memlekete bekleriz.

    adana adamın ... *
    0 ...
  11. 6.
  12. türkiye'de geri kalmışlığın tarihine geçebilecek eksik akıl önerme.

    fosfor eksikliği nelere kadir yarabbi, insanlar kendilerine haksızca cahil denmesine tepki göstermek için karşısındaki fuhuşçu diye yaftalayabilmekte.

    şimdi kalkıp da evetçi bölgelerin kültür seviyelerinin sıfıra yakınsaması diye başlık açılsa gidip ağlarsınız altında ama.

    nihayetinde, sahil şeridine sıkışıp kalanlar "biz neden içerilerde yokuz ?" demedikçe, okuma-yazması olmayanların anayasa metnine evet demesinden medet umanlar "eğitimli vatandaşların bize bu tepkisi neden" diye sormadıkça bizden bir bok olmaz. açık ve net.
    1 ...
  13. 4.
  14. türkiyede yüzde 42 hayır dediği zihniyetin ve bu zihniyetin bu ülkede ne niyetle nelere heves ettiğinin çok net bir örneği olan tanımdır.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük