AFRIKAANS ja
ALBANIAN po
ALSATIAN ja
ARABIC نعم (naam)
ARMENIAN ayo
AZERI beli
BAMBARA awo
BASQUE bai
BELARUSIAN Так (tak)
BENGALI ha
BOBO hoon
BOSNIAN da
BRETON ya
BULGARIAN Да (da)
BURMESE hoke te / hman te
CATALAN sí
CHEROKEE v
CHINESE 是 (shi) / 对 (dui)
CORSICAN iè / si
CROATIAN da
CZECH ano
DANISH ja
DUTCH ja
ENGLISH yes
ESPERANTO jes
ESTONIAN jah
EWE é
FAROESE ja
FIJIAN io
FINNISH kyllä
FRENCH oui
FRISIAN ja
FRIULAN se
GALICIAN si
GALLO yan / vais / vaer
GEORGIAN ki / diakh
GERMAN ja
GREEK ne
HAITIAN CREOLE wi
HAWAIIAN ‘ae
HEBREW ken
HINDI हाँ (haan)
HUNGARIAN igen
ICELANDIC já
INDONESIAN ya
IRISH yes
ITALIAN sì
JAPANESE hai / éé
KABYLIAN eh
KHMER cha (Kadın) / baht (Erkek)
KINYARWANDA yego
KOREAN ney
KURDISH ere / bele
LAO doy
LATIN sic
LATVIAN jā
LIGURIAN sci
LINGALA èh
LITHUANIAN taip
LOW SAXON ja
LUXEMBOURGEOIS jo
MACEDONIAN да (da)
MALAGASY eny
MALTESE iva
MAORI ae
MONGOLIAN za / tiim (За / Тийм)
NORMAN veire
NORMAN (JÈRRIAIS) vethe
NORWEGIAN ja
OCCITAN òc
OSSETIAN о
PAPIAMENTU si
PERSIAN bale
POLISH tak
PORTUGUESE sim
ROMANI ova
ROMANIAN da
RUSSIAN Да (da)
SARDINIAN eja / giai / si
SANSKRIT आम्। (ām)
SCOTTISH GAELIC aye /
SERBIAN da
SHIMAORE éwa
SHONA ehe
SINDHI ha
SINHALA ovu
SLOVAK ano
SLOVENIAN da
SOBOTA da
SONINKÉ yo
SPANISH sí
SWAHILI ndiyo
SWEDISH ja
TAGALOG opo / oo
TAHITIAN e
TAMAZIGHT wah
TAMIL ஒம் (om) ou ஆம் (aam)
TATAR aye
TELUGU avunu
THAI ใช่ (chaï) kadın / ครับ (khrap) erkek
TURKISH evet
UDMURT ben
UKRAINIAN Так (tak)
URDU han-ji
WALOON oyi
WELSH ydw
WEST INDIAN CREOLE wè
WOLOF waaw
YIDDISH yoh
YORUBA beeni
ZULU yebo
Yok, öyle değil, olmaz anlamlarında onamama, inkâr , haykırış. dur deme, yeter artık, o kadar da değil anlamına gelen söz. kullanın. hayır demeyi öğrenin.
Ulkeyi, milleti seviyoruz. Birbirini kontrol eden mekanizmalar ortadan kalktiginda her turk bireyi gibi baskan kisisinin de sapitacagini biliyoruz. (Erdogan'i kastetmiyorum sadece kimse kalici degildir.) akabinde her seyin sonu oldugu gibi evetcilerin de ruyalarinin bitebilecegini biliyoruz. Ama gotunuz sikistiginda kurtaracak darbe girisimi de olamayacagini biliyoruz. Cok severdiniz kenan evren'i cok severdiniz menderes'i. Birazcik rakam okuyun, birazcik kafa calistirin. Cok sevdiginiz erdogan o kadar musluman olsa paralari alip 4 milyon suriyeliyi turk sokaklarina sarmak yerine suriye'deki terore mudahale etmez miydi? Biz kime sirtimizi donmusuz? (bkz: guney kore) de senin deden savasmadi mi? (bkz: kibris cikartmasi) nda hic bir akranin yok muydu? Biraz sesli dusunup olcup tartin tarihi ve olanlari.
Tek adamlik rejime hayir. Ataturk bile kalkip gelse yattigi yerden #hayir!
Bugün Hristiyan damgası yedim bu hayır yüzünden. Bir arkadaşım mesaj atmış. Hayır demem çok normalmiş çünkü Hristiyanmışım. Evet bende bugün öğrendim Hristiyan olduğumu. Bu yargıya nerden ulaştığınıda açıkladı sağ olsun. Yeğenimin adından dolayı. Dalga geçmiyorum ciddiyim. Bu çok normal çocuk iki isimli biri annesi yabancı olduğu için diğeride Türk ismi. Hatta biz Hristiyanlar kulağa ezanla isim söylerken incil'den seçiyoruz isimleri.(Elif) Her neyse, bu yargıya varan insan evladı birde oy kullanarak geleceği belirleyecek öyle mi ? Vah vatanım vah...
Harry G. Frankfurt “Gerçek Üzerine” kitabında “Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki çok sayıda eğitimli, vasıflı insan gerçeği saygı duymaya değer bir şey olarak görmüyor. Politikacılar ve halkla ilişkiler mensupları tipik olarak saçmalığın, yalanın ve diğer tür sahtekarlıkların, dolandırıcılığın en üretken mensupları…Gerçek olmadan yaşayamayız. Gerçeğe sadece nasıl iyi yaşayabileceğimizi anlamak için ihtiyaç duymayız, hayatta kalabilmek için de ona ihtiyacımız var. Ayrıca gerçek öyle kolayca gözardı edebileceğimiz bir şey de değil. Gerçeğe kayıtsız kalmak sadece ihmalkar bir düşüncesizlik değildir. Böylesi bir tutumun ölümcül sonuçları olduğu kısa zamanda anlaşılır. Gerçeğin bizim için ne denli önemli olduğunu anladığımız müddetçe, makul olarak, gerçeği istemek ve onu elde etmek çabasından uzak duramayız” der.
Erdoğan/AKP Türkiye’sinde ‘Yalan, gerçeği algılama biçimine hasar vermek icin tasarlanır.’ Sonra büyük yalanlar gerçek gibi sunulur..Bu da medya aracılığı ile yapılır. Objektiflik ve tarafsızlık adı altında biat gösterisi vardır. Biat ayinlerinde sadece gerçek kurban edilir.
Gerçeğin yeniden hayat bulması için mesleğim için “Hayır” diyorum
Bu sadece bir referandum degil... Bir memleket meselesi... Laik Cumhuriyet’in varlığı meselesi. Ülkeyi tek bir adama teslim edip etmeme kararı. Bu kararı verirken aklınızda bulunsun. Bugünkü Tayyip Erdogan “Ne istediniz de vermedik” “Sor bakalım bir emri var mı?” diyen Tayyip Erdogan’ı Fetulahçılıktan hapse atar. Bugünkü Erdogan “Terör devleti israil, terör estiriyor. Zalimler için yasasin cehennem” diyen Erdogan’ı hapise atar. Bugünkü Erdogan “imralı’ya Oslo’ya ben gönderdim. Sıkıntısı olan bana söylesin” diyen Erdogan’i PKK’dan hapse atar. Avrasyaci Erdogan, BOP Eş Başkanı Erdoğan’ı hapse atar. Bugünkü Erdogan “Gerekirse papaz elbisesi giyerim” diyen Erdogan’ı hapse atar. Bugünkü Erdoğan “Milliyetçiliği ayaklar altına alıyorum” diyen Erdoğan’ı “hain” diye hapse atar.
Bunun için “Hayır” diyorum
Çocuklara tecavüz edilirken susanlara
Çocuklar diri diri yanarken seyredenlere
Etnik ve mezhepsel ayrımcılara
Yasama, yürütme ve yargının tek bir adamım emrinde olmasına
Hakikat peşinde koşan gazetecileri hapse atanlara
7 yaşında çocukla evlenilir diyen pedofili savunucularını baştacı edenlere
Laik Cumhuriyet’i yıkmak isteyenlere
Rejimi sadece bir adamın varlığı için değiştirmek isteyenlere
Kendisinden olmayan herkesi terörist ilan edenlere
Çimentoyu ağaçtan daha çok sevenlere
Rıza’yı, Mehmet Cengiz’i Ali ismail’den daha kucaklayanlara
“Türkiye’yi bir şirket yönetir gibi yönetmek istiyorum” anlayışına
wolfgang borchert nedir, ne zaman kullanılmalıdır, kullanılmazsa neler olur sorularına aşağıdaki şiiriyle en güzel cevabı vermiştir. Israrla kullanınız, kullanmayanları uyarınız. Lakin tünelden önce son çıkıştayız...
sen. makine başındaki adam ve atölyedeki. sana yarın su boruları ve vanalar yerine
çelik miğferler ve makineli tüfekler yapmanı emrederlerse, yapılacak bir tek şey var:
hayır de!...
sen. tezgahı ardındaki kız ve bürodaki kız. sana yarın bomba doldurmanı ve keskin
nişancı tüfekler için hedef dürbünleri monte etmeni emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
hayır de!...
sen. fabrika sahibi. sana yarın pudra ve kakao yerine barut satmanı emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
hayır de!...
sen. laboratuardaki araştırmacı. sana yarın eski yaşama karşı yeni bir ölüm icat
etmeni emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:
hayır de!...
sen. odasındaki ozan. sana yarın aşk şarkıları yerine nefret şarkıları söylemeni emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
hayır de!...
sen. hastası başındaki doktor. sana yarın savaşa adam yazmanı emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
hayır de!...
sen. kürsüdeki din adamı. sana yarın savaşa dair kutsal sözler söylemeni emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
hayır de!...
sen. vapurdaki kaptan. sana yarın buğday yerine top ve tank taşımanı emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
hayır de!...
sen. havaalanındaki pilot. sana yarın kentler üzerine bomba ve fosfor yağdırmanı emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
hayır de!...
sen. dikiş masası başındaki terzi. sana yarın üniformalar dikmeni emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:
hayır de!...
sen. cübbesi içindeki yargıç. sana yarın savaş mahkemesine gitmeni emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:
hayır de!...
sen. istasyondaki adam. sana yarın cephane treni ve kıt'a nakli için kalkış sinyali vermeni emrederlerse,
yapacağın bir tek şey var:
hayır de!...
sen. kentin varoşlarındaki adam. sana yarın gelir de siper kazmanı emrederlerse, yapacağın bir tek şey var:
hayır de!...
sen. normandiya'daki ana ve ukranya'daki, sen frisko ve londra'daki ana. sen hoangho ve missisippi' deki
ve hamburg ve kore ve oslo'daki ana., bütün toprak parçaları üzerindeki analar, dünyadaki analar, sizden
yarın yeni kırgınlar için hemşireler ve çocuklar doğurmanızı isterlerse, dünyadaki analar, yapacağınız bir tek şey var:
hayır deyin!... analar, hayır deyin!...
çünkü eğer hayır demezseniz, eğer hayır demezseniz analar, sonra, sonra:
gürültülü vapur dumanlarıyla yüklü liman kentlerinde büyük gemiler inildiye inildiye sessizleşecek, dev mamut
kadavraları gibi su üstünde ölgün ve hantal, su yosunu, deniz bitkileri ve midye kabuklarıyla kaplı, önceleri
öyle ipildeyip çınlayan gövdesi mezarlık ve çürümüş balık kokusuyla yüklü, yıpranmış, hasta ve ölü gövdesi
rıhtım duvarlarına karşı, ölü ve yalnız rıhtım duvarlarına karşı yalpalanacak.
çamur grisi, pelteleşmiş, kurşuni bir sessizlik dönenecek ortalığı, her şeyi unutarak, büyüyecek okullarda ve üniversitelerde
ve tiyatro salonlarında büyüyecek, stadyumlarda ve çocuk parklarında, korkunç ve hırslı kesintisiz bir sessizlik büyüyecek.
güneşli taze bağlar yıkık yamaçlarda çürüyecek, kuraklaşan toprakta kuruyacak, pirinç ve patates ekilmeyen tarlalarda
donacak ve sığırlar katılaşmış bacaklarını devrilmiş iskemleler gibi dikecek gökyüzüne.
enstitülerde büyük doktorların dahi buluşları asitlenecek, çürüyüp, mantarsı küfle kaplanacak.
mutfaklarda, hücre odalarda ve kilerlerde, soğuk hava depolarında ve ambarlarda son torba un, son kase çilek, kabak
ve diğerleri bozulup gidecek, ekmek ters çevrilmiş masaların altında, parça parça olmuş tabakların üstünde yemyeşil kesilecek,
ortalığa yayılan yağ arap sabunu gibi kokacak, tarlalarda buğday paslanmış karasabanların yanına düşüp kalacak, yok edilmiş
bir ordu gibi ve tüten tuğla bacalar, demirci ocakları ve yıkık fabrika bacaları sonsuz çimle kaplanarak ufalanacak, ufalanacak,
ufalanacak.
sonra son insan dökülüp parçalanmış barsaklarıyla ve kirlenmiş ciğerleriyle zehir gibi kızaran güneşin altında yalnız ve yanıtsız
ve yalpalayan yıldızların altında bir yanılgı gibi ordan oraya dolaşacak, o kocaman beton yığınları, tenha kentlerin soğuk putları
ve gözden kaçması olanaksız toplu mezarlar arasında yalnız, son insan, kupkuru, delirmiş, allaha küfrederek, yakınarak o korkunç
soruyu soracak : neden? bu ses bozkır derinliğinde yiterek duyulmaz bir hale gelecek, yıkıntılar üzerinde esecek, çatlaklar
arasından akacak, bu ses, ibadethane enkazları içinde ve sığınaklara çarparak şaklayacak, kan birikintileri üzerine düşecek,
duyulmayacak, yanıtlanmayacak, son insan-hayvanın son hayvanca bağırışı.
tüm bunlar olacak, yarın, yarın belki, belki hemen bu gece, belki bu gece, eğer-eğer-eğer siz.
hayır demezseniz!...