hayır oyu vereceğiz demek yetmez

entry3 galeri0
    1.
  1. malumunuz pazar günü referanduma gidiyoruz. ''hayır'' oyu vereceğiz demekle maalesef bir şeyleri kazanmış olmuyoruz. öncelikle bu referandum türkiye cumhuriyeti'nin bekasını belirleyecektir. ya yok olacağız ya da mevcudiyetimizin istikbalini ilelebet muhafaza ve müdafa etmeye devam edeceğiz.

    peki neden hayır diyoruz ?bu sorunun cevabını çok iyi bilmemiz icab eder. çünkü evet diyecek kardeşlerimizinbize bu soruyu yönelttiklerinde gerekli cevabı verip en azından düşünmelerini sağlayalım.

    1) evet oyu vereceğini söyleyen kardeşlerimizin bazıları amerika örneğini önümüze sunacaklar. evet amerikada başkanlık sistemi mevcut ama işleyişi nasıl ve bizde uygulanmak istenilen başkanlık sistemi arasındaki farklar neler bunu bilmemiz gerekiyor. nedir başkanlık çok sert geçen kuvvetler ayrılığı demektir. bugün amerika'nın haricinde bu sistemle yönetilip büyük güç olmuş bir ülke yok. amerika'nın sistemi başkan yasamayı fesih edemez. biz de uygulanılması düşünülen bu sisteme bakacak olursak başkan meclisi fesih edebilir. şöyle ki abd başkanı bir partiye ait değildir. biz de ise partili cumhurbaşkanı seçilmesi hedeflenmektedir. tarafsızlığı ortadan kaldırmaktır.

    2) son cümlede partili cumhurbaşkanı konusunu açmışken '' ama atatürk partili cumhurbaşkanı değil miydi ?'' diyenler elbet olacaktır. bakın sene 2017 oldu tek bir insanın eline verilmek istenilen bu yetkiler ulu önder mustafa kemal atatürk'e asla verilmedi. 1924 anayasasına bakın cumhurbaşkanının meclisi fesih yetkisi vermesiyle ilgili madde o dönemin milletvekillerince sert bir biçimdeeleştirildi. tek parti döneminde meclis yasamayı fesih yetkisini mustafa kemal atatürk'e vermedi. şükrü saraçoğlu ile mahmut e. bozkurt en sert eleştiriyi yapmışlar ve bakan olmuşardır. bugünün türkiye cumhuriyetinde tek bir insana verilecek yetkiye hayır diyoruz.

    3) sakarya muharebesi olmadan önce mustafa kemal atatürk'e başkomutanlık yasasıyla beraber sahip olduğu yetkileri örnek göstererek evet diyecek olanlarda var. o yıllarda eskişehir ve kütahya savaşı kaybedilmişti. sakarya savaşı sırasında atatürk'e muhalif olan insanlar '' şu ordunun başında ol, seninle zaderlere koşalım'' dediler. bunun üzerine başkomutanlık yasası ortaya çıktı ve ciddi manada yetkiler verildi. hoş çıkan bu yetkiler ordu ile sınırlı kaldı. meclis yetkilerini mustafa kemal atatürk'e asla devretmedi. o dönemde başkomutanlık yasası 4. kez uzatılması için meclis tartışması esnasında mustafa kemal atatürk muhaliflere hitaben şu konuşmayı yaptı.

    --meclis konuşması--
    efendiler, başkomutanlık kanununun uzatılması görüşmelerinde rahatsızlığım sebebiyle bulunamadım. fakat tutulan tutanakları gözden geçirdim, verilen oyları inceledim ve bulunmuş kadar bilgi sahibi oldum.

    efendiler! başkomutanlık kanununun kabul edildiği günü hep birlikte hatırlayalım. yunan ordusu ankaraya yürümek üzereydi. yüksek heyetiniz düşmanı durdurmak ve durumu kurtarmak için bir tedbir düşünme zorunluluğu duydu. sonuç olarak başkomutanlık kuruldu ve ona yeteri kadar yetki verildi. bu kanunun 3 ay süreli olmasını teklif eden benim. bugüne kadar 3 defa görüşüldü ve uzatıldı. ancak işin başında da başkomutanlığın varlığından şikayetçi insanlar vardı. bugün de aynı şikayetçiler yüzünden bilinen sonuç doğmuştur. ben gereksiz bir makamın devam etmesinden yana değilim. bu konudaki görüşlerimi açıklamadan önce meselenin özünü ele almak için bazı arkadaşlarımın iddialarından yararlanmak istiyorum.

    mesela, salih efendi şöyle demiş: ''mustafa kemal paşa hakkımızı gasp etmek istiyorsa, verirsek aptalız''. efendiler! lütfen hatırlayınız. ben hiç kimseye beni başkomutan yapınız demedim. aksine tüm meclis bana behemal başkomutan olacaksın dedi. bu kanundan şikayetçi olan arkadaşlarım, bu kürsüden ordunun başına geç birlikte zafere yürüyelim diye feryat ediyorlardı.

    açık konuşacağım için beni mazur görünüz. her birinizin fevkalade yetkilerle seçilmesi ve burda toplanması için en çok ben çalıştım. ve bunun için pek çoğunuz bilir ki, en yakın arkadaşlarımla fikir mücadelesi yaptım, hayatımı ortaya koydum. sözün kısası, bu benim eserimdir. ve ben de herkes gibi, eserimi alçaltmak değil yüceltmek isterim.

    bu meselenin gizli toplantıda görüşülmesi de tartışma konusu olmuş. mehmet şükrü bey ''gizli toplantılarda konuşarak, hakikatleri milletten saklamayalım''demiş. efendiler! yüce meclisimiz, alelade bir yasama meclisi değildir. icra yetkisine de haiz olduğu için, bir büyük hükümet gibidir. devleti idare eden bir hükümetin bütün kararlarını açıkta konuşarak verdiği nerede görülmüş? dünyada örneği var mı? hele konu başkomutan ve ordunun durumu ise, bunlar düşmanın önünde tartışılabilir mi? ama şükrü efendi bu zarureti, komedi olarak vasıflandırmış. burada komedi oynayan biri varsa, o da şükrü efendinin kendisidir!

    hüseyin avni bey de demiş ki ''miskinler bu tarz hareketlerle milleti rezil edeceksiniz!''.

    -hüseyin avni bey: hayır paşam! ben öyle bir şey demedim.
    -mustafa kemal paşa: ama ne yazık ki bu sözler tutanakta yer alıyor beyefendi.
    -hüseyin avni bey: (mustafa kemal paşa konuşmasına devam etmek isterken araya girmeye çalışarak) hayır, olamaz, yanlış! müsaade buyurun!
    -mustafa kemal paşa: gevezelik yeter! burası mahalle kahvesi değil!
    -hüseyin avni bey: hayır, milletin kabesi.
    -mustafa kemal paşa: o zaman saygı duymayı öğren!

    efendiler! bir adam başkomutanlığı zorla ele geçirir ve kanuna dayanmayan yetkiler kullanırsa o adama diktatör denir. ben yüce heyetinizin buyurduğu kanunla bu göreve geldim. o kanuna dayanarak çalıştım. kanun yapma hakkınızı da bütünüyle bana devretmiş değilsiniz. bana verdiğiniz yetki sadece ordu ile ilgili ve sınırlıdır. yüce meclis bunu da istediği zaman geri alabilir. şu halde bu galeyana ne gerek var? bütün bu dayanaksız ve manasız iddialarla ne elde etmeye çalışıyoruz? niyetimiz orduyu kıpırdayamaz halde tutmak mıdır? ama vasıf bey demiş ki ''yerimizden kıpırdayamadık ve kıpırdayamayacağız''. ve bazı arkadaşlarımız ordunun kıpırdayamayacağını iddia eden bu gafilin sözlerini alkışlarla karşılamışlar. yalnız üzülmekle kalmadım çok da utandım. rica ederim, bu olayı buraya gömelim kimse işitmesin.

    efendiler, görünüyor ki sırf muhalefet duygusuyla hareket etmek insanları nerelere sürüklüyor. şimdi yüksek müsaadenizle görüşlerimi arz etmek istiyorum...

    --meclis konuşması--

    4) halk olarak cumhurbaşkanını kendimiz belirlemiş olmamız bu yürütülmek istenen sistemde hürriyetin biz halkta olduğu manasına gelmez. seçilen kişi yargı yasama, yürütme gücünü bu anayasayla birlikte eline alacaktır.unutmayın bir meclisin feshedildiği yerde illi irade asla temsil edilemez. bu sebeple egemenlik milletin olmayacaktır.

    5) malumunuz ülke olarak pek üretken değiliz. senelerce mütahit zihniyetince hareket edilen bir devlet politikası oldu. siyasi başarısızlıklar sebebiyle daha kötüye giden vatanımız. getirilmesi düşünülen bu sistemle çöküşe geçecektir.

    6) pkk terör örgütünün güçlenmesine sebep olan oslo'nun imzalanması. fetöcüleri devletin içerisine yerleştirenlerin, sınırı kapatmayıp işid denilen örgütün palazlanmasına göz yumanların bu şekilde kalkıp samimiyetsiz bir şekilde anayasa değişikliği yapmasına karşıyız.

    7) mesela abd kendi sisteminde yargıçları direk olarak başkan atamaz. sadece aday gösterme yetkisine sahiptir. ancak bizde hsyk'ya atamayı direk başkan yapacaktır. sonuçta yargı bağımsız olmayacaktır.

    8) bakın arkadaşlar. isteyen istediği partiye oy verebilir. muhakkak akp'ye oy veren kardeşlerimizin kendilerince haklı olduğu sebepleri vardır. bu sebeple onları küçümsemeye, hor görmeye çalışmayalım. biz helkız ! bu bir parti seçimi değil, ülkemizin geleceğini belirleyecek bir seçimdir.
    16 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. referandum için karar verememiş seçmenlerinde okuması gerekendir. ayrıca bazı kesimin uğramadığı başlıktır. saygılarımla.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük