-gidelim mi?
-evet.
-şanzelize cafe diye bir yer varmış
-ha...sii
-noldu bir şey mi dedin?eğer başka bir yere gidelim diyorsan
-ha..
-tamam o zaman
(ben sonlarını getiremedim.hayal gücünüze kalmış.)
belli bir zamandan sonra kullanılmışlık hissiyatı yaratıp, kendinizden nefret etmenize sebep olabilecek bir huy.. derhal değiştirmeniz gerektiğidir.. kendini sevmeyen bir insanın doğal olarak psikolojisi bozuk olur... sürekli birilerine mecbur hissedersiniz kendinizi ve artık bir işkenceye dönüşür...
yok ben mutluyum herkesi mutlu etmek istiyorum kendim önemli değilim derseniz.. o zaman da hayatınızın hiç bir safhasında kendi adınıza bir şey yapamayacaksınız haberiniz olsun..
- hayır diyemiyorum doktor bey
- sizi henüz tırlatmamışlar, o kıvama gelin bakın nasıl diyeceksiniz..
karşındaki insanın senin isteklerini, duygularını, gelirini, zamanınını,moralini, psikolojini düşünmemesine rağmen, bütün bunları kendisi için feda etmeni, katlanmanı istemesine rağmen...
senin hala karşıdakini kırmamaya çalışman, karşındaki mutlu olsun diye, kendini 'sen' yapanlardan, "senin" için fedakarlık yapmayandan, "onun" için fedakarlık yapman hatta bazen vazgeçmen demektir.
her "hayır diyememek" başkası için nefes almaya devam etmek demektir.
bende garip bir biçimi varolan davranış. ben sevdiğim insanlara gayet rahat hayır diyebiliyorken, tanımadığım ya da daha az sevdiğim insanlara hayır diyemiyorum.
mesela küçükken annem bakkala gönderemezdi, komşular istediğinde kıramaz giderdim. keşke sadece annem için gitseymişim.
bana çok zarar verdiğini düşündüğüm bir özellik bu.
işbu entrynin referandumla alakası yoktur. ha ille de alakası olsun derseniz tabii ki de hayır amakoyim.
evet sözlük, zaman zaman hayır diyemiyorum. bir şeye benim ihtiyacım var, bir başka arkadaşım da rica ediyor. "benim ihtiyacım var, veremem" diyemiyorum. veriyorum. sonra da "amma pısırık herifim ha" diyorum kendi kendime. pısırıklık mı bu, yoksa kibarlık mı hala çözebilmiş değilim.
bazen de vermiyorum. "peki" diyor karşımdaki. sonra ben de "ne şerefsiz adamım, bir yardım etmedim" diye kendimi suçluyorum. kendimi hain, karşımdakini de üzgün ve kırgın olarak görüyorum.
işte böyle ikilemlere sürükleyen pis bir duygudur hayır diyememek.
insanın dediği anda pişman olduğu durumdur..kırmamak, üzmemek amacıyla yapılsa da bir süre sonra bu özelliğinizi bilen insanlar tarafından kırılarak, üzülerek karşılık almanız kaçınılmazdır...
yüz verdiği yetmezmiş gibi bir de astar istenilen, elini verip kolunu alamayan insan davranışıdır.
çevresindeki herkes kendisinin "hayır" kelimesi fakiri olduğunu bildiğinden, "hayır" demeye yeltendiği vakitler, çevresindeki o insanlarca; "ama sen çok değiştin, eskiden böyle değildin, n'oldu sana böyle?" gibi triplere maruz kalacaktır.
her şeye "tamam" deyip, bir şeye de "hayır" deme cesaretini gösterdiği vakit, yaptığı bütün iyilikler bir anda unutulacak, yapmadığı o bir tek şeyle anılacak, ölçülüp biçilecek, değerlendirilecek, bardağın boş tarafı olacak kişidir.
'evet demeyi sevin hayır demeyi öğrenin' demiş bilir kişi pamela fakat pratikte oldukça zor bir eylemdir kendileri. sömürülürsün ve de üzülürsün. ama yetmez ertesi gün yine sömürülürsün.
eğer hiç hayır demiyorsanız evetlerinizin bir değeri kalmaz diye okumuştum bir yerde ama sanırım hala diyemiyorum. ve belki en kötüsü de hayır demeniz gerektiğini bildiğiniz anlarda da** evet demenizdir.
- sinemaya gelir misin?
+ hay..
- küfür etme yaw, sordum sadece
+ hayı!!
- neden ayı diyorsun be?!
+ hayır!! oh be diyebildim sonunda.
şeklinde kerizsel iletidir.
insanın aklını dinleyemeyip, duygularına ve iyi niyetine her defasında yenik düşüp, söylenilen çoğu şeye evet demesidir. kesinlikle insanın başına çok iş açtığı kesindir. fakat zamanla hayır demeyi öğrenmek mümkündür. hatta öyleki öğrenildiğinde insanda bağımlılık yaptığı da söylenebilir.
dokuz senedir kullandığınız hattı uzunca bir süre, yani hayır diyebileceğinize hazır hissettiğiniz zamana kadar kapalı tutmaktır... soranlara fatura çok geliyordu demekle yetinirsiniz... aslında fatura çok gelir ama manevi faturadır bu...