Hayvan sevdiğini iddia edip, taksimin göbeğinde hayvan hakları için şarlatanlık yapanların, neden bir mezbahanın kapısına dayanıp, bu zavallı koyunları, sığırları kestirmeyeceğiz demediklerini, oldum olası merak etmişimdir.
Hasan şaş ve volkan demirel gibi futbolculardır! Hasan şaş carettaların yumurtladığı sahile otel yapmayı düşünmüştü. Volkan da Felipe melo'yu kastederek "belediye gereksiz sokak köpeklerini zehirlesin" demişti.
hayatında bir kere bile bir köpeğin çapağını temizlememiş, bir sokak köpeğinin göbeğini kaşımamış insanların kendilerine koydukları sıfat. ulan sen daha bir hayvanı nasıl sevmen gerektiğini bile bilmiyorsun ki. evcil hayvanlarımın yanına yaklaşıp sevmesine izin vermediğim ve hoşlanmadigim tipler.
hayvansever olduklarını farketmelerinin başlangıcında gayet sevilesi insanlar olup sonradan kafayı sıyırmaya başlayanları da çokça görülmektedir. hayvanlara zarar verenlerin genelde insan olduğunu düşünürsek , hayvanseverler zamanla insanlardan nefret etmeye başlar ve elinden bu hayvancağızlar için bir şey gelmediğini düşündükçe çıldırır , aşırı tepkiler vermeye başlar. bu da toplum tarafından bu insanların deli , kafayı yemiş olarak adlandırılmasına yol açar ki bu şahsımı son derece üzmektedir. Bu insanlar sadece ayarı biraz fazla kaçıran birer yardım sevenlerdir.
Kimi dahilerin altında keşke hayvanlara verdikleri önemi insanlara da verseler dediği başlık. Tabi bunu diyene sebep sorsan, önce insan cevabını verecek sana. içindeki sevginin daha değerli, daha saygın olduğunu düşünecek. Büyük bir iş başardığını, bu sevgi ile insanlara yardımcı olabildiğini söyleyerek kasılacak. Birazcık empati kur, senin yardıma ihtiyacın olsaydı ve insanlar sen yerine hayvanlara yardım etseydi gibi bir cümle kuracak. işte o sıra sağ elini havaya kaldırıp, Allah yarattı demeden asılacaksın bu ibneye tokadı. Ulan gebeş, senin sevginden banane. ister insanı sev, ister ağacı, ister ayakkabı bağcığını sev, ister Nihat Doğanı. Hangini daha çok seversen sev, sikimde değil. Senin ne yaptığın benim sikimde değilken, benim neyi ne kadar seveceğime sen ne karışırsın.insan sevgisi ve Empati kısmına gelince, şöyle bir şey yapalım.. Aç googleyi, görsellerde yrak kafasını arat. Arattın mı? Olmadı mı? Olmaz tabi, önce aradaki harfi tamamla mal adam. Yine mi olmadı? Oğlum uğraştırma beni, ben senin yerine aramayı tamamlayayım. al bak bu sensin:
şimdi gel googleye geri, arat bakalım mısırda tecavüze uğrayan gazeteci diye. Çıkan videolardan birini izle. Kur şimdi empatini. Kuramadın dimi? Kuramazsın, çünkü senin başına öyle bir şey gelemez. Kızsan kendini bilen kızsın, erkeksen zaten delikanlı adama neden tecavüz etsinler. Her iki durumda da senin başına gelmez bu. Peki aç bak bakalım sadece türkiyede, 2013 yılında kaç kişi tecavüze uğramış. Baktın mı? Şimdi dön videoya. Videodaki adamları gördün mü? Tamamı insan. Diğer tecavüzcülerde insan. Trafikte Yol kavgasında adam öldüreni yine insan, elinde palayla kalabalıklara dalanı da insan, bakire olmadığı için kızını öldüreni yine insan. Ama tüm insanlar öyle diye bir durum yok ki. Peki artık ne kadar çoklar, farkında mısın? Ne kadar yakındalar sana bu adamlar. Aldıkları nefesi senin çok uzağında mı alıyorlar sanıyorsun? Seviyor musun bu insanları da? Neyse, konuyu dağıtmayalım. Empatideydik. Şimdi koy kendini bir kedinin, köpeğin yerine. Bildiğin tek şey kedi olmak. Sokakta doğdun, küçük insanlar tarafından taşlandın, daha büyükleri tarafından kıştlandın. Yemek bulabileceğin tek yer çöplükler. Havalar ısınınca suya hasretsin. Arabaların lastiklerinin altında can verme ihtimalin her daim var. Şöyle bir saat bir gölgede uyuyayım dediğinde büyük bir ihtimalle yine bir insanın tekmesiyle ya da yaptığı bir agresiflikle uyanacaksın. Peki tüm bunların sebebi? Var mı mantıklı bir sebebi? Kimseye tecavüze kalkıştın mı, öldürmeye, gasp etmeye, hiç birini karşına alıp yalan söyledin mi, ya da kırdın mı? Aksine, seni iki okşasalar gösterivereceksin sevgini. Kurabildin mi empatini, koyabildin mi kendini bu kedinin yerine? Yine olmadı değil mi? Zaten senin insan sevgisi söylemin muhtemelen marjinal görüneyim, farkı bir duruşum olsun, dikkat çekeyim kaygılarıyla çıktı ortaya. Neyse sen aç verdiğim linki, resmini incele biraz. inceledikçe anlarsın belki, ne seni ne de samimiyetsiz sözlerini sevmediğimi...
bunlar aslında çoğunlukla kedi köpek sever. isimleri de bu şekilde olmalıdır. hangimiz hayvan sevmeyiz ki. bunu dile getirmek, özel isme bağlamak bile ayrı bir kibirdir.
yani bunlar der ki; ben insanım çok yüceyim, hayvanlara acıyorum, onlara iyilik ihsan ediyorum.
bir nevi tanrılığa soyunmaktır bu. çok tehlikeli, aman dikkat.
bunların büyük kısmı ikiyüzlü insanlardır. sıkıldıkları hayvanları sokağa atıp başlarına bi iş geldimi ciyaklarlar. abi sokaklarda herşey gelir o hayvanların başına sen onları dışardan besleyeyecene al evine bak oluyor mu böyle saçmalıklar. ya da hiç yapma o hayvanlar nesiller boyu rezillik çekmesinler.
empati kurabilen en mükekkem insan çeşididir. tırnakları bakımlı saçları yapılı olduğu halde vicdani değerlerinden birşey kaybetmemiş evdeki eşini çocuğunu bırakıp eyleme katılabilmiş, nasolsa param var rahatım da yerinde deyip adamsendecilik yapmamış, kimsenin acısının kendisininkinden az olmadığını bilen eğitim ve kültür seviyesi yüksek insandır.
bunların bir diğer kısmı da o çok özendiğiniz birliğine girmek için yırtındığınız ama başaramadığınız avrupalıların yüzde 85ini oluşturan insanlar topluluğudur. ayrıca eğitim seviyesi yüksek insanların dahil olduğu guruptur. ''ad bi daş gidivesin remezeeeeen'' cılar kadar varoş değillerdir.
keşke herkes olsa dediğim. evinde alıp beslediğin, şefkat gösterdiğin bir hayvanla işkence çeken tüm hayvanların kaderini değiştiremezsin belki ama o baktığın masum hayvan için değer. en azından onun kötü şartlarda yaşamasına engel olursun.
bi arkadaşımın köpeği var, yemin ediyorum köpek köpeklikten çıkmış artık. sahanda bira içen , boxer giyen bi şebeğe dönmüş hayvancaaz. yapmayın gözünüzü seveyim. böyle sevgi olmaz.
ülkemizde yaşayanları gerçekten talihsiz olan insanlardır. hayvanlar için üzülüp, onlara yardım etmek, bu bilinci yaygınlaştırmak için çabalayıp dururken hakaretin envai çeşidini,ön yargılı klişelerin tonlarcasını göğüslemek zorunda kalan yüreği zengin insanlardır.
hayvanseverlere yöneltilen saldırıların başlıcası onların insanları sevmediği ya da pek sevmediğine dair saçma inanıştır. dünyada o kadar aç varken, yardıma muhtaç onca çocuk varken diye başlarlar lafa. peki, kardeşim ben aynı zamanda insanlar için de uğraşıyor olamaz mıyım? benim yılda kaç kez çocuk esirgeme kurumuna gittiğimi, darülaceze'ye kaç defa ziyarette bulunduğumu biliyor musun? seni ikna etmek için bunları sana sayıp dökmek zorunda mıyım? ya da şöyle sorayım, sen ne yapıyorsun muhtaca,düşküne yardım adına da bana hesap soruyorsun? hangi sıfatla?
pek sevilen bir başka klişe de hayvanseverlerin ilgilerinin sadece kedi ve köpekle sınırlı olduğunu varsaymaktır. hiç şüphen olmasın sevgili kardeşim, istanbul sokaklarında yardıma muhtaç gergedan olsa hayvanseverler onların da imdadına koşar.
hayvanseverlerin genelde zengin,imkanları ve zamanları bol insanlar olduğu veri kabul edilir. işte,parası batmıştır,vakti çoktur,serde marjinallik te var, o yüzden hayvanlarla bozmuşlar akıllarını. öyle mi? değil canım,hayır arkadaşım, ben o çevrelerin içindeyim yıllardır, allah seni inandırsın kahir ekseriyeti kıt kanaat geçinen, kendi gibi hayvan dostları ile dayanışan,lokantaların,şirketlerin artık yemeklerini organize etmeye çalışan kişilerdir.
nerelerinden uydurdularsa,özellikle hayvansever kadınların evde kalmış ( buyur, bir iğrenç kavram daha) kızkuruları oldukları söylenir.çocukları olmadığı için bir nevi teselli meşgalesi. ah benim kıt zekalım,nasıl anlatmalı sana insan yüreğinin içine aldıkça genişlediğini,orada insan,hayvan,bitki,ağaç her türlü canlıya ferah feza yer bulunduğunu,hatta senin gibi sevgiye aşina olmayanlara bile.