en çok küfürü yine kedi, köpek ve sinekler yerdi. bonus olarak her sahipli hayvan psikiyatrist muamelesi görürdü kesin. insanlar çok dertli, insanların anlatacakları çok şey var yiğen!
- max koş getir oğlum.
+ yeter amk gece koş gündüz koş. arap atımıyım lan ben.
- max ne bok yemeye büyüttüm besledim seni?
+ sanki karideslerle bifteklerle büyüttün pezevenk 3 yıldır artıklarını yiyorum.
tarkan; atil kurt, parcala su herifleri.
kurt; kusura bakma tarkancim. az önce doktordaydim, disleri temizlettim, iki saat agzima birsey alamazmisim, artikin bu seferlik kendin idare et.
tarkan yaralarini iyilestirmek icin kaynar sulara dalmistir.
tarkan; atil kurt, su cok güzel.
kurt; ya bi siktir git amk, aklimi deli mi sikmis benim senin gibi.
tarkan hatunlarla savisirken kurt birden odaya atilir ve olaylar gelisir;
tarkan; hayrola kurt bu sefer "atil" dedigimi hatirlamiyorum.
kurt; e be pezevenk, savaslarda dövüslerde her boka atil diyosun ama karilarla alem yaparken bi katil demiyosun. amot.
Hayvanlarla konuşmak mümkündür aslında,bizim konuştuğumuz herşeyi anlıyorlar ve eğer arada duygusal bir bağ kurulursa bizlerde onların ne istediğini az çok anlayabiliyoruz. örneğin aç mı-tok mu, bir yeri ağrıyor mu,sevgiye mi ihtiyacı var,sinirli mi gibi...
sürekli kafesinde duran muhabbet kuşlarım kesin bana küfrü basardı. 3 senedir hayvanların uçmuşluğu yok, doğal seçilimle kanatlarını kaybedecekler diye endişeleniyorum ama evin pislenmesi daha büyük bir problem olduğu için şimdilik bu durumun değişme ihtimali zayıf.
hisleriyle iletişim kurulabilen varlıkların konuşması insanlaşıp şimdiki mükemmelliklerinden uzaklaşmaları manasına gelir. ki bu hiç mi hiç istemediğim birşeydir.
o bal gözler benim yüreğimi görüp şifa olurken konuşmasına hiç gerek yoktur. zira insanın konuşarak başaramadığını çok şey anlatan gözleriyle çoktan başarmıştır hayvanlar.
darısı insanoğlunun başına.
Kızılderinin teki bizonlarını otlatıyormuş.
Derken bir cow-boy gelmiş sormuş:
- Köpek senin köpeğin mi?
- O köpek benim olmak!
- Onunla konuşabilir miyim?
- Köpek konuşamamak!
Cow-boy köpeğe yaklaşır.
- Nasılsın?
- Fena değil! (Kızılderili şaşkın...)
- Bu kızılderili senin sahibin mi?
- Evet.
- Sana iyi davranıyor mu?
- Evet,çok iyi. Günde iki kez tuvalet için
dolaştırıyor, bana yemek
veriyor ve benimle oynuyor.(Kızılderili bu
arada kafayı yemektedir)
Cow-Boy kızılderiliye sorar.
- Bu at senin atın mı?
- O at benim olmak!
- Onunla konuşabilir miyim?
- At konuşamamak!
Cow-boy ata yaklaşır.
- Nasılsın?
- Fena değil! (Kızılderili daha da şaşkın...)
- Bu kızılderili senin sahibin mi?
- Evet.
-Sana nasıl davranıyor?
- iyi. Bana hergün gerekli yürüyüşleri yaptırıyor,
fazla yük bindirmiyor, günde 2 kere ve her
terlememden sonra terimi siliyor, ve içinde yiyecek
ve yataklık olan ufak bir ahır inşaa ediyor.(Kızılderili
ne gözlerine ne de kulaklarına inanmaktadır)
Cow-Boy tekrar kızılderilinin yanına gelir.
- Bu dişi eşek senin mi?
- Eşek benim olmak, konuşmak ama çok yalan
söylemek...