Öyle düşünceli bakma yüzüme
Sana vereceğim şeyler belli
Et veririm istersen
Yumurta veririm
Süt veririm
Dile dilediğin kadar
Saadet duygumu al götür
Tepe tepe kullan darılmam
Arslan olmasına arslansın
iyi niyetlerim var senin için
içine girilmedik düşüncelerim var
Bu pazardan tezi yok
Hepsini sana getirebilirim
Öyle düşünceli bakma yüzüme
Sana vereceğim şeyler belli
Hürriyet veremem mesela
tamamiyle karşı olduğum, hayvalara eziyet edilen yerlerdir. izmir'deki kapatılmıştı bildiğim kadarıyla. çok rezaelet (koca fili afedesinizi göt kadar yere koyup etrafına keskin çivi tarzı şeyler çakmış adamlar. sözde adamlar!) bir yerdi. kapatılmasına çok sevindim! yerine açılan modern bir tesis devreye girdi. hayvanlar için çok daha rahat olduğunu düşünüyorum ;
neden o kadar fotoğraf çektirildiğini anlayamadığım yerdir.
hayır hippopo denir denmez kıkırdayan sen, hipopotam'ı goril falan sanarsın şimdi, zürafaların yanına gidersin sonra bir iki gülümsersin, makinan digitalse sorun değil, istersen sonra silersin, yok değilse 36'lık filmi heba edersin. 36 poz 36 hayvan. gidersin sonra lamaların bulunduğu kısıma. dayarsın sırtını tellere ama tahminimce albümündeki en güzel poz budur. sırıtırken sen, tükürür lama kafana. şakk yakalanır hemen o sahne. lama mutlu, poz güzel, kafa ıslak, pozu çeken yerlerde. oh olsun. zaten anlamam ne diye çekilir onca fotoğraf..
"Böyle işte. Bir şarklı garba gidince uçaktan inip doğruca hayvanat bahçesine dalar. Her şey ilgi çekici, her mimari değişik, her insan yüzü farklıdır. Hemen bir harita bul, görülecek yerleri işaretle, mümkünse bir turizm informeyşın bureau. Tüm sokaklara ayak basılmalı, bütün kahveler içilmeli, tatlılar tadılmalı, trenlerle seyahat edilmeli (ulan ne güzel be) bütün barlara girilmeli, insanlarla tanışılmalı gramatik açıdan doğru cümleler kurulmalı, biraz da ülke tanıtımına katkı belki. Nasıl yaptılar bunu? Eğer bahçenin ziyaretçileri bizsek hayvanlar nasıl göreli izleyici kılındı. Koca kıtayı nasıl kafese çevirdiler, kafesin dışında biz, içinde garplılar, ama bi pislik var bu işte, bilet almak için para ödemiş miydik, tam bir açıkhava müzesi, üstelik biletsiz, parayı da onlar ödemiş, sırf kafesi izlememiz ve sanki şaşırmamız için. Sonrası; iyilik güzellik biraz oryantalizm çokça.." *
hayvanların kafese kapatıdığı ve insanların da "aaa", "ooo" nidalrı ile onları seyrettiği yer. ulan biz kendi hayatımızın ne olduğunu bilmezken hayvanların hayatını merak ediyoruz.
maymunlara bakarken; insanların maymunları değil, maymunların insanları seyrettiği anlaşılarak, utançla kafesin önünden uzaklaşılmasına, bir daha o bahçeye uğranmamasına sebep olmuştur. dikkat edilirse; bütün hayvanların, özellikle maymunların, insanları tepeden tırnağa, küçümseyen bakışlarla süzerek,adeta "hıh ! bakacak şey bulamadın mı?" dercesine yerin dibine geçirdiği görülecektir.
Dünyayı okumayı öğrenmiş atlar
gözlerinin sırça yemişleriyle.
Beyaz mercanların çıplak topluluğu.
Zürafaların çikolata vinçi.
Claude Debussy
farelerin gramofon iğnesi.
Boa yılanlarının elektrikli trenleri.
Denizci pantalonları fillerin.
Stravinsky, dolunayda damlarda gezen kedilerin ergenliği.
Kuş mermilerinin madeni.
iguananın bakır rafı.
Develer gibi hangi tepe yükselebilir?
Hangi gemi balinalar gibi suları yarabilir?
Coğrafya, salyangozun sezgisi.
Marx'ın bilgeliği, karıncalar topluluğudur.
Göğün kara gömlekleridir penguenler.
Charlie Chaplin ceylanların sıçrayışı üstüne yaptı doktorasını.
Kimse yılan X'in cebir denklemini çözemeyecek.
Hangi ingiliz hemşire daha iyi olabilir kangurudan?
Freud libidoyu onda öğrenmişti.
istiridyelerin saatçi dükkânı.
Hangi kadın kışları vizon gibi giyinebilir?
Zebraların pazar giysisi.
Hızlı devekuşları tüyden otomobillerdir.
Örümcek, billur iskelenin kuklası.
Bütün bunlar, yarasa gecenin şemsiyesini açsın diyedir.