çoğumuzun umrunda olmayan haklar. milyarlarca hayvan çok kötü koşullarda yaşıyor. geniş alanlarda özgürce gezmek yerine ufacık kafeslerde hareket edemeden yaşıyorlar. öldürülürken ilk önce bayıltılıp baygınken öldürülmek yerine uyanıkken çok acı çekerek öldürülüyorlar.
insan türü olarak kendi yaşam koşullarımızı önceki yüz yıllara kıyasla çok iyileştirdik ancak hayvanların yaşam koşullarını kötüleştirdik. zavallı hayvancıklar konuşamıyorlar ve kendilerini savunamıyorlar. onların haklarını biz savunmalıyız.
sokak hayvanlarına zarar verenlere denk geldiğim yerde zarar vermişliğim var. kendi ailemden biri olarak kabul ettiğim evcil hayvana zarar vermeye kalkanı ise öldürür, en iyi ihtimalle sakat bırakırım.
not: belki her konuda goygoy yaparım ama aile konusunda asla!
bir barbar, fiyakalı SUV arabasını köpeklerin üstüne sürüp, birini ezip kaçmıştı.
Yakalanınca, "aracıma koşarak havladılar" dedi, sanki köpek tank gibi arabaya zarar verebilirmiş gibi, "birinin ayağının üstünden geçtiğimi hissettim" diye lafı kıvırdı.
300 lira ceza ödedi, serbest bırakıldı.
Çünkü Türk hukuku hayvanları "mal" olarak görüyor, ancak "sahipli hayvanın" öldürülmesini ya da yaralanmasını suç olarak kabul ediyor.
Sokak kedisi ya da köpeği mal bile sayılmıyor yani. Can da değil mal da değil, "itlaf" edilecek zararlı bir yaratık!
Bu durumda köpek öldürene nasıl "takdirname" vermemişler, hayret...
Zaten "trafik güvenliğini ihlalden" yemiş cezayı. Yani "suç" değil "kabahat" işlemiş sayılıyor.
Hayvanları kasten öldürene 4 aydan 3 yıla kadar hapis cezası öngören, bunu işkenceyle yapanın da cezasını yarısı kadar arttıran kanun tasarısı artık saymayı unuttum kim bilir kaç yıldır mecliste bekliyor... allah bilir geçmiştir de uygulanmıyordur belki de...
lisede ilk senemdi. net hatırlamıyorum, bi şehir efsanesi olabilir, çevreden birinin yaşadığı bi olay olabilir sınıfta bi muhabbet dönüyordu; kediye tecavüz etmeye çalışan bi orospu çocuğunun penisi, kedi kendini kasınca kedinin makatında kalmış falan. dingil bi ingilizce öğretmenimiz vardı, konu ona da sirayet etti ve kahkahalarıyla sınıfa katıldı. ters giden birşeyler olduğunu biliyordum. şimdi fotoğrafın bütününe bakınca, böyle insanların öğretmen olabildiği bir ülkede, ördeğe tecavüz, keçiye tecavüz, pedofili gibi şeyler çok beklenmedik görünmüyor, neticede nesil onların eseri.
kurban bayramına laf atıp dünyadaki diğer yerlerdeki uygulamaları görmezlikten gelmek bir de üstüne et ürünü yemek ne riyakarlıktır. amaç burda tabi ki islama saldırmaktır.
hayvan hakları ekosistemde onların haklarını gözeterek verilir. mesela aslanın geyiğe saldırmasına müdahale etmek geyiğin hakkını kollamak olamaz bu onun kendi ekosistemidir ve buna müdahale etmemek lazım.
ancak bu ekosistem insan eliyle tahrip edilmiştir. ( koridorda yürüyen aslan var hesap et artık) o yüzden hayvan hakları konusu saçma sapan bir hal alıyor ve hayvanlar doğal hayatlarından soyutlandığı için her türlü karar onları korumaya yönelik oluyor.
oysa bunun iyi veya kötü olduğu çok tartışmalıdır.
bir hayvana tasma takıp onu kendi ekosisteminden soyutlamak sonra da hayvan sever olduğunu iddia etmek bana saçma geliyor.
ayrıca kuşların kanatları vardır uçmak içindir bir kafese onları mahkum etmek bu canlılara yapılan zulümdür.
Öncelikle onlarında bizim gibi yaşama hakkının olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir.
Daha sonrasında kozmetik ürünleri, kürk, hayvanat bahçelerine kapatılmaları, sirklerde oynatılmaları, eğlence için avlanmaları , cinsel istismara uğramalarını engelleyecek düzey de olmalı ve dünya da genel geçer olması sağlanmalıdır. Bu dünya bize anlatılan hurafelerde olduğu gibi bizim değil biz dünyanın döngüsünde bir zinciriz hemde bu halkaları oluşturan diğer canlılardan daha tehlikeli bu yüzden bu konu da yıkıcı olmak yerine yapıcı olunmalı ve bizim gibi özgürce kendi doğal ortamlarında ve ya evcillerse de doğru ve insancıl koşullarda yaşamalarını sağlamalıyız.
insan odaklı, embesil, cahil ve bir o kadar da empati yoksunu andavalların katiyetle sikinde olmayan, üstüne üstlük karşı çıktığı haklardır. bu tarz önermelerde bulunan insan artıklarına karşılık olarak ''be amına kodumun oğlu onun da canı yok mu?'' şeklinde bir yanıt verilmeli ve kişi ile irtibat kesilmelidir. bunu diyen insan afrika kökenli siyahilerin hakları tartışılırken de ''beyazların bile hakları yok, sikeyim zencileri!'' diyordu. küresel gelişimden söz ediyorsak eğer, bu insancıkların katli vaciptir.
Bunları ihlal eden bir orospu çocuklarını sokakta, okulda, mahallede, köyde, metroda vesairede gördüğüm taktirde sorgusuz sualsiz dalıyorum. Elime ne geçerse vuruyorum orospu çocuklarına. Ayrıca bu başlığı açan yazarda ayrı bir orospu çocuğudur. insan hakları ve hayvan hakları birbirine rakip değildir. Her ikiside aynı derecede önem arzetmektedir. Aksini iddia eden katmerli orospu çocuğu olup toplumsal yargıların gölgesinde kaldığından aynı zamanda gerizekalıdır.
dünyada yaşayan her canlının haklarının olması gerektiğini düşünen bizlerin savunduğu, ama aşırıya kaçıp insan haklarının önüne de koyulmaması gereken haklardır.
insan türünden olmayan hayvanların çıkarlarına işaret eder, bu çıkarlara acı çekmeme hakkı da dahildir, insan çıkarlarına gösterilen aynı itinayla karşılanmalıdır. insan türünden olmayan hayvanların da hakları ve içsel bir değerleri vardır; söz konusu hak ve değer hayvanların insanlar açısından ne şekilde kullanılabilir /faydalı olduğundan bağımsızdır.
ilginç bir olgu bu. geçen gün muratpaşa'da Pitbull'ların toplatılmaması için yürüyüş yaparken 2 pitbull geldi bana saldırdı. Hayvan haklarını çok önemsiyoruz bence.
