büyük olasilikla, bir hafta icinde cumhurbaskani secilecek olan akp kayseri milletvekili abdullah gül'ün hanimi.
ülkesini aihm'ye sikâyet ettigi, basörtüsü taktigi icin elestiriliyor. elestiriye bir sey demiyorum. hakli veya haksiz bir sekilde de olsa, hakaret olmadigi sürece elestiriye kimsenin bir sey diyecegi yok sanirim.
aihm'ye sikâyet ettigi icin yerden yere vurulmasina gönlüm râzi degil. türkiye, avrupa insan haklari sözlesmesi'ne(aihs)taraftir.
ülke icinde, ilk derece mahkemesinin verdigi karara karsi, karardan memnun olmayan taraf, gerekli sartlarin da gerceklesmesi durumunda bir üst mahkemeye basvurabilir. bundan da memnun olmayan taraf, icerde, tüm hukukî yollari tükettikten sonra, aihm'ye basvurabilir. bu, bir haktir ve ülkemiz de bu hakkin kullanilmasina engel olmamistir.
siz, bir hakkinizin ihlâl edildigini kabul ederek, ic hukukta bütün yollari tükettikten sonra aihm'ye basvurmazsaniz, bu haktan feragat etmis olursunuz. basvurursaniz, bu hakki kullanmis olursunuz. bir hakkin kullanilmasinin elestirilmesinin yerinde bir elestiri olmadigini düsünmekteyim.
unutmayalim ki, bugün-yarin bizim isimiz de aihm'ye düsebilir.
kaldi ki, bu sorunun kendi icimizde cözülememesi, hayrunnisâ hanim'in aihm'ye basvurmasindan daha cok elestirilmeye degerdir.
basörtüsü ile türban arasindaki farki, net bir sekilde ifâde etmemiz mümkün müdür? siyasal simge deniliyor. basörtüsü ya da türban takip da ''siyasal islâm '' diye nitelenen düsünceye sahip olmayan bir cok insan var hâli hazirda. siyasal simge oldugunu sadece niyet okumayla aciklamaya kalkmamiz, yerinde olmayacaktir. kaldi ki, insanlarin niyetleri bu olsa bile, niyetlerine göre insanlari yargilayamayiz. elimizde somut veriler varsa, hukukî yola basvurursunuz, kamu adina dava acarsiniz neticeyi mahkemeye birakirsiniz. mahkemenin sonucundan memnun olmadiysaniz, yüksek mahkeme, ordan da memnun degilseniz aihm'ye gidersiniz olur biter. laik cumhuriyet, böylece tehlke(ler)den korunmus olur.
gönül isterdi ki, hayrunnisâ hanim'in kisisel tercihinin yerine sayin abdullah gül'ün secildigi takdirde nasil bir cumhurbaskanligi vazifesini yerine getirecegini ve ne kadar tarafsiz (gerek atamalarda ve gerekse diger görevlerini yerine getirirken) ve kucaklayici olacagini gündeme getirseydik.
irticanın sembolü olan türbanı başörtüsü diye kakalamaya kalkan ve bu günlerde ünlü bir modacıdan yeni türban kreasyonları hazırlamasını isteyen gericidir.
(bkz: türban başörtüsü değildir gericiliğin sembolüdür)
Bazı insanların gerçektende kılık kıyafetini değiştireceğini düşünüp komik duruma düşmelerine neden olan kişidir. Eğer onun böşörtüsünün ülkeyi 80 yıl geriye götüreceği bir gerçek olsaydı, onu çıkararır belkide kafasını kazıtıp 80 yıl daha ileriye gitmemizi sağlardı.
Aslında şöyle bakmak gerek 80 yıl önce herkes güzel bir şekilde giyinirken, şu anda psikolojik baskı yaratılıp ülke 80 yıl geriye götürülüyor.
Cumhurbaşkanı ve karısının ülkeyi yansıtması gerektiği vurgulanıyor, şöyle bir çevreme bakıyorum ki zaten hanımların çoğunda başörtüsü var. Buradan otobüse biniyorum 40 dakika sonra beyoğlu'na varıyorum oradada çoğu kişinin başı açık, bu insanların hepsi Türk vatandaşı ve eğer şu an beyoğlu'nu temsil eden bir cumhurbaşkanı varsa bırakında yenisi bayrampaşa'yı temsil etsin. (tabi eğer ülkeyi başörtülüler başörtüsüzler diye bölme niyetiniz bu kadar azmışsa.)
Başı açık bir hanımın eğer Hayrunisa hanım köşke çıkarsa en sağlıklı bakış açısı şöyle olmalıdır: Evet benim başım açık, annemin kapalı Hayrunisa hanım başını kapatıp mini etek giyerek Türkiye özeti olmaya çalışamayacağına göre, evet, bu benim cumhurbaşkanım ve onun eşidir. Başörtüsü gibi bir nedenle onları yıpratmak saçmalıktır.
not: bunlar Sadece köşkteki başörtüsü konusundaki fikirleridir. Abdullah gül idela bir cumhurbaşkanımıdır olmalımıdır olmamalımıdır onlar farklı konulardır. Burada bir Abdulah gül yandaşlığı aranmasın, lütfen.
eşiyle küçük yaşta evlenmesi kendi tercihidir. zorla evlenmemiştir elbette. ve çokta mutludur gözleri parlar. demek ki eşi onu mutlu etmiştir. hani kendisini çok düşünüyormuş gibi bu durumu durmadan gündeme getirenlerde ayrıca komiktir.
herkes kendi istediği şekilde yaşar ama yorum yapmak başkalarına düşer nedense... özgürüz biz ya özgür!
cumhurbaskanı adayı abdullah gul'un hanımının adıdır. suni gundemcilerin bitmek tukenmek bilmeyen malzemesi turban mevzusu yuzunden ısıtılıp ısıtılıp onumuze gelecek kadındır.
Başörtüsünün değilde o başın içindekilerin öneminin olduğunun ne zaman anlaşılacağını merak ettiğimi aklıma getirir bu hanımefendi. Devleti memleketi Tayyip Erdoğan ve seçilirse Abdullah Gül yönetiyor.Bir garip başörtüsünü simge haline getirip beyinleri asıl görüşleri hiçe saymanın mantığıda politikası da yoktur. Türban,başörtüsü, sıkmabaş,adı herneyse ne zaman bunlarla uğraşılmaz ne zaman asıl savaşın beyinde başladığı anlaşılır o zaman memleket adam oluyordur demek. (bkz: türban)
abdullah gül'ün karısıdır. yakında first lady olacak insandır. türbanı olay olmuştur. türbanı bir simge olarak kullanmaktansa, kendi içinde dini inançlarını yaşaması ve kamusal alanlarda böyle boy göstermemesi gereken insandır.
evet, israrla siyaset araci olarak turban kullandigi icin, onu alet ederek bir de memleketime dava actigi icin, sonra da isine gelmeyince o pek kutsal davasini geri cektigi icin kendisine uyuz oluyorum. benim gibi bir suru insanda var.
ataturk devrimlerini yikma cabasinda olan herkese de ayar oluyorum. nefrette kusarim, yazarim da!.
hakkıyla dışişleri bakanlığı bile yapamadığını, teslimiyetçi bir politika izlediğini, uluslararası aktörlerin çizgilerinin dışına çıkamadığını düşündüğüm için birey olarak cumhurbaşkanlığına karşı olduğum kişinin eşidir,
fakat hala kadını erkeğin aksesuarı olarak gördüğümüzden olsa gerektir ki, bu hanımın kişisel tercihi, üniversiteyi dahi bırakmasına neden olan ve yıllar önce aldığı kişisel tercihi, eşinin kriyerinde referans kabul edilmektedir,
evlilik bazı hukuki sonuçları olan bir bağdır, fakat iki insanı bir ve tek yapacak, daha doğrusu, bir insanı diğer insana tek taraflı olarak tabi kılacak bir akit olmaktan onlarca yıl önce çıkmış bir kurumdur.
bir eş elbette siyasi tercihlerimiz doğrultusunda bize kriter olabilir, birey olarak veya meclis üyesi olarak karşı rey kullanmamızın gerekçesi olabilir,
ama baz eş için siyasi kısıtlama konusu haline getirildiği an, eşlerin birbirine tabi olduğu geri görüş kabul edilmiş olur,
bu hanımın türkiye yi aihm e şikayetinin de yanlış bir tercih olduğunu düşünüyorsak, ki yanlıştır, siyaseten beğenmediğimiz bu hareketin karşılığını eşinin adaylığına destek vermeyerek verebiliriz, fakat eşinin adaylığını bu anayasal hak yüzünden yasaklayamayız.
sonuç itibariyle, başının örtülülük durumu, bu bayanın tercihidir, abdullah gül kafasında sarıkla köşkte oturma hayali kurmadğı sürece anayasal adaydır, kişisel temennim, şahsi siyasi duruşu yönünden, demokratik usuller içerisinde yenilgiye uğramasıdır.
türkiye cumhuriyetinin nadir güzel first ladylerinden biridir, ki ilk siradadir.
efendim aihm e gitti, yok söyle oldu yok böyle oldu, lan sen adam asani cumhurbaskani yaptin, sevindin, anayasa kitabi atip ülkenin ebesine kaynayanlari yakistirdin da, bu mu cok geldi ? (bkz: hastir be rifat abi)
hakkını kullanmıs ve haksızlık yasadığını düsündüğü bir durumda devleti aihm ye sikayet etmiştir. gayet normal bir durumdur. zira türk devleti vatandaslarına bu hakkı vermiştir. beni istediğiniz zaman aihm ye sikayet edebilirsiniz diye uluslararası anlasma imzalamıstır. bu bir basbakan cumhurbaskanı veya dısişleri bakanı eşi olabilir. sonucta adalet herkese adalet. doğal olarak herkes haksızlığa uğradığını düsünebilir. komik olan devletin verdiği hakkı kullandığı için eleştiren zihniyette.
aihm ye yaptığı başvurudan dolayı, dünya vatandaşı olmanın hakkını kullanmış kadın. şu an da ülkemizin 11. fırst lady si. ancak kafasındaki örtünün bir düşünce tarzının bayrağı olduğu için kabul edilmediğini anlayamamış kadın ne yazıkki. ve sadece bu sebeple babaanne ve anneannelerimizin başını örtme modellerini bize tekrar hatırlatmış belki de başlarını öyle kapasalardı her yere girebilirlerdi dedirtmiştir. çünkü laik türkiye cumhuriyetine sıkma baş türban takan bir cumhurbaşkanı eşi yakışmıyor.
1923 ten beri karşı devrim ateşiyle yanıp tutuşan yobaz zihniyetin, en sonunda atatürk ün makamına türban bayrağını dikmek suretiyle muradına ermesinin simgesi olacak kadın.
önce türkiyeyi aihme şikayet etmiş daha sonra eşinin başbakanlığı döneminde devletini zor durumda bırakmamak için davasını geri çekmiştir *
(bkz: leyla şahin)
insanların hakkında yorum yaparken daha dikkatli olması gereken hanım hanımcık insan. her şeyden önce o bir anne ve eş. çocuğu bu sözlüğü okuyabilir ve kendini iyi hissetmez heralde hakkında yazılanları okuyunca. biraz kendimizi karşımızda ki insanın yerine koyalım. insan annesi hakkında ne kadar hassastır ve ona en ufak kötü bir şey söylensin istenmez. eşinin başarılı olması onun suçumu da bu kadar üstüne gidiyorsunuz yoksa özgür ülkemizde başörtüsü/türban rahatsız ettiği için mi?
Ben bu iki yüzlülüğü anlayamıyorum. bunun dinle şeriatle laiklikle ilgili olduğunu düşünmüyorum. "ülkesini aihm'e şikayet eden... " ile başlayacan cümleler kurmanın iki yüzlülüğü benim bahsettiğim. Tabiki edecek. Bir insan haklı olduğu halde içinde olduğu devletin yasaları yüzünden bu haklarını yitiriyorsa. ve bunun düzeltilmesi ve birilerinin gözüne sokulması için en elzem yöntem olan aihm'e başvuruyu gerçeleştirmiyorsa vatan hainidir. Ben de büyük ihtimalle 2 ay içinde ülkemi aihm'e şikayet edeceğim. Ne yapayım. Bu ülkede ne olduğu belli olmayan bir yök yasası yüzünden 1 yılım karardı. Edeyim ki bu kanunla değişsin. Militanlar, teröristler, sözde laikler itiraz edince bravo işte toplum bilinci işte hakkını arayan dört dörtlük vatandaş oluyor. Başkası edince mi olmuyor? Bu kadın haklıdır haksızdır demiyorum. Neden ettiğini ise bu yazımı bitirdikten sonra okuyacağım. Ama ülkesini şikayet eden ile başlayan yazılar yazmak cehaletdir.
kendisiyle de başörtüsüyle de zerre ilgilnmediğim insan. hatta köşk e çıkarsa zerre umurumda olmaz. çünkü benim hayatımda kendisi de, kocası da ekstra bir degişiklik yapmayacaklar, yapamazlar.
ayrıca önce herkes bir kendine baksın eleştirmeden önce, etraf o kadar çok hıyarla doldu ki herkes sanki en iyiyi biliyor. fitil oldum bak, çaylak olucam sizin yüzünüzden aşlghaşgh.
cümlemi bitirirken çok zarif bir hanımefendi olduğunu söylemek istiyorum. ve kendisinin bu ülkeye karşı süper gizli komplo planları içerisinde olduğunu düşünmüyorum. evet.