işte irdelenmesi gereken konu da budur. olanların anlattığına göre, aşk öyle bir duygudur ki; insanın gözünü kör eden, ayaklarını yerden kesen, sevdiceğinden başka bir şeyi düşünemez hale getiren, onun kusurlarını bile görmezden gelen.
hayır, entry'm "aşk şöyle böyle", "bahar, çiçekler böcekler", "yetmiyor, sevişmeler yetmiyor" şeklinde devam etmeyecek. gerçekler acıdır bebiş.
içinde bulunduğumuz bilgi ve teknoloji çağında, hayriye isimli bir kıza -kız demeye dilim varmıyor, avrat yahu- sırılsıklam aşık olabilmek; sağlam bir mide, düşük kriterler, duygusal açlık ve gerçekten yüksek bir tahammül derecesi gerektirir. ben ki; kız isterse banu güven tipinde ve zekasında olsun, ismi hayriye olsun, dönüp bakmam arkadaş.
ayşe ve fatma'yla birlikte çiftetelli triosuna dahil olmak demektir. tehlikelidir bu yüzden.
ayrıca hayriye isimli bir erkeğe aşık olmaktan da iyi olsa gerek...
dağları delebileceğin,** bir bakı$ı için roma'yı bile gözünü kırpmadan yakabileceğin,* denizleri kurutmayı bile göze alabileceğin sevdiceğin hayriye isimine haiz bir kıza a$ık olmu$sa, hasetinden çatlayıp, kıskançlıktan kudurup anlamayacağın ve anlamak istemeyeceğin bi durumdur.
efendim bu isimde bir kız bulursanız gayet hoş olacak durumdur lakin günümüzde çocuklara garip garip isimler koyulduğu için zor bir durumdur. örnek olarak : ilayda, kayra, su, melisa gibi.
anlamlarını bilmeden isimlerle küstahça dalga geçme özgürlüğünü kendinde bulabilen insanların altına saçma sapan şeyler yazma ihtimalinin bulunduğu başlıktır. not: güzel ve mantıklı şeyler yazan yazarlarımızı saygıyla selamlıyorum.