güzel hikaye, hoşuma gitti. hayri'yi de tebrik ederim en sonunda doğru yolu bulmuş.
aklıma bir lise anımı getirdi, anlatayım biraz.
daha lisenin 1. sınıfı, sınıfta metin diye sessiz, mülayim ve biraz da sav bir arkadaş var, gariban bi çocuk; bir de emre miydi neydi bir çocuk var.
bu emre istisnasız bu metinle her gün uğraştı, her gün dalga geçti, metinle ilgili aşağılayıcı şarkılar yaptı, metinle ilgili küçük düşürücü sözler türetti vs. metin de garibim öyle gülüp geçerdi hep, tek bir laf etmezdi.
aradan zaman geçti tabi neredeyse bir okul yılı kadar. bu emre artık işin dozunu iyice abarttı işi el şakası, ense tokat, göte parmak durumuna getirdi. Bir gün tenefüsün sonları, tuvalette sigaramı içip, kalanını kotikçi piçlerin birisine verip en arka sırama kuruldum. Ulan bir gürültü koptu, metin tahtanın önünde emre'ye bir girişiyor ama öyle böyle değil, emre'yi yumruk manyağı yaptı, dan dun, bi sağ bi sol, emre'nin ağız burun kanadı metin hala geçiriyor ama ben metin'i ilk defa böyle sinirli görüyorum.
sınıfta kimse de ayırmadı, dedi siksin anasını! en son artık metin dövmekten mi yoruldu noldu bilmiyorum ama emre'nin ağız burun gitti, dağıldı, kan içinde kaldı resmen.
Metin'im benim yaa, çok efendi çocuktu yemin ederim. geçenlerde gördüm, hiç değişmemiş, hala aynı. sarıldım, tokalaştım. gel kardeşim uğra yanıma çay içelim felan dedim gelmedi. muhtemelen rahatsızlık vereceğini felan düşündüğü için gelmemiştir.
çok severim böyle saf temiz insanları, bana hep güzelliği hatırlatırlar arada insan olduğumu hatırlarım.