başbakanı ve ailesini nasıl yalasam, nasıl yalasam diye düşünmüş ve nihayetinde türgev ile ilgili yazılar yazarak bu amacına ulaşmıştır. insan biraz utanır lan!
adaşı olan galatasaraylı eski kaleci hayrettin'den farklı asla ters köşeye yatmamasıdır. her zaman, olması gereken tarafta durmayı becermiştir. aslında yaklaşık üç yıldır tv, gazete dahil yandaş medyaya bakmazdım. dün günün ik saatleriyle beraber bu şahsın, tövbe ve istiğfarı konu alan bir yazısına tıklama gafletinde bulundum. yazının başlığndan kendisine fazla yüklenen gülen lobisi yazarlarına ''yapmayın,etmeyin, insaflı olun,hepimiz müslümanız'' nevinden bir makale döşediğini düşünmüştüm. meğersem uyanık çorumlu tübitak'ın son raporu üzerine başbakanının rüşvet,ihaleden pay alma ve para transferi iddialarını gündeme getirenlere bu hitapta bulunuyormuş. bakın tübitak'tan da rapor çıktı diyor ve ciddi ciddi milleti cehennem azabıyla korkutuyor, hemen tövbe istiğfar etmelerini söylüyor. anamıza alenen sövse bu kadar müteessir olmazdım. hemen aklıma godfather 1 'deki açılış sahnesi geldi. bonasera'nın baba'ya zengin iki gencin kızına yaptıklarını, sonra mahkemeden beraat ettiklerini,çıkarken de ona nasıl güldüklerini anlattığı sahne. işte hayrettin karaman o mahkemenin yargıcıdır, bize pişmiş pişmiş sırıtarak dalga geçen o gençlerdir. adalet için dizimiz üzerinde sürünerek gidebileceğimiz bir don corleone yok ama zebanilerimiz var.
Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) hakkında çok konuşuldu, yazıldı, tartışmalar yapıldı. Bu projenin bize ait olmadığı, bölgede ABD menfaatleri ile israil'in güvenliğini ve tarihi hedeflerini gerçekleştirmeye yönelik bir proje olduğu açıktır.
iktidar bu projeye bir şekilde katılırken elbette yukarıda özetlediğim amaca hizmet etmeyi düşünemezdi, onlara bunu yakıştırmak zulüm olur.
Üç tavır sözkonusu olabilirdi: Kenarda durup seyretmek, içine girip yönünü değiştirmeye çalışmak, şerrini azaltmak, hayrını çoğaltmak, buna karşı bir başka proje oluşturmak.
Şimdiye kadar Batı'nın, islam dünyası aleyhine, kendilerinin veya israil'in lehine
olan birçok projesine karşı ya stratejisi eksik, hamasi ve
duygusal karşı çıkışlar yaşandı veya kenardan seyredildi; onlar da yapacaklarını yaptılar, alacaklarını aldılar, işgal edecekleri vatanımızı (dâru'l-islamı) işgal ettiler, sömürecekleri kadar sömürdüler.
Büyük Ortadoğu Projesi şimdilik rafa kaldırılmış veya ertelenmiş görünüyor. Fırsat elverdiğinde yine devreye sokulacağından şüphe etmem; çünkü bugünün zalim dünya düzeninde uluslar kendi çıkarları, Batı da sağlam islam'ı engellemek için vardırlar.
Bazı yazarlar Arap Baharı'nı da BOP'un uygulama aşamaları içinde görüyorlar. Ben buna katılmıyorum. Batı ile yerli işbirlikçileri engelleyemezlerse Arap Baharı, BOP'un değil, BÜP'ün aracı olacaktır. Çünkü bu baharın hakim gücü, laik diktatörlere baş kaldıran, müslümanlara mahsus ve dünyaya örnek bir demokrasi ile ülkelerini yönetmek isteyen müslüman halktır. Bunların en örgütlü ve tecrübeli olanı Müslüman Kardeşler'dir (ihvan). Müslüman Kardeşler'in islam anlayışları mutedil ve sağlam, tecrübeleri de yeterlidir. Harekete katılan diğer gruplar arasında aşırılar, kendidlerine ve ümmete zarar vermeleri muhtemel olanlar da vardır; ama bunların zaman içinde ya ortaya gelecekleri veya etkisiz durumda kalacakları umulmaktadır.
Eğer Arap Baharı başarılı olursa, ABD, isral, AB, Çin, Rusya onu durdurmazsa, yıllardır müslüman halklara zulmeden, ülkelerin servetini çarçur eden, yabancılara peşkeş çeken, iktidarları babadan oğula devreden veya aralarında paylaşan diktatörler, zalimler, müstebidler birer birer ortadan silinecekler, islam ülkeleri sahipleri tarafından yönetilmeye başlanacak ve bunun sonucu da 'BÜYÜK ÜMMET PROJESi'nin hayat bulması, gerçekleşmesi ve inşaallah ümmetin, islam rahmetini temsil ederek dünyanın yüzünü güldürmesi olacaktır.
iktidar dün BOP'un zararını engellemeye çalışıyordu, bugün de BÜP'ni gerçekleştirmenin ilk adımları olan Arap Baharını destekliyor. Allah yardımcıları olsun!
Bir yandan haklı olarak BOP'a karşı çıkanlar bir yandan da (şimdi) haksız olarak Arap Baharına karşı çıkıyorlar.
'Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu' derler ya, işte misal budur.
türkiyedeki ender islam alimlerinden biridir. sözleri bazılarını rahatsız etse de bu rahatsız edişden anlıyoruz ki hoca doğru konuşuyor. bık bık bık yapan, mıymıntı, ılımlı hoca arayanlara bu adamdan malzeme çıkmaz. zekeriya beyaz, yaşar nuri filan dinleyebilirsiniz.
bilecik üniversitesi merkez gülümbe kampüsü nün hemen yan tarafında üniversite tarafından yaptırılan "ulu çınar camii" açılışına gelen ve bir konuşma yapan(daha doğrusu fetva veren) yazardan bozma profesör.
"ülkemizde ilimle din arasına kara kedi girmişti, artık o kara kedi çekildi, artık üniversitelerimizde böyle ibadet yerleri açılıyor.." gibisinden birşeyler dedi:
kendisine göre "türkiye normalleşiyor"muş, ama kendi normaline doğru kayma var, o doğru, gerçekte acayip bir anormaliğe doğru gidiyoruz, o da ayrı bir gerçek.
'' laikler için gettolar kurulsun'' önerisini ortaya atmış bilim adamı(!). onur hamzaoğlu gibi değerli bilim insanları hakkında soruşturmalar açılırken bunun gibi insanların ortalıkta bilim adamı olarak dolaşmaları ne kötü.
" tahammül mü hoş görmek mi? " başlıklı 3 gün evvelki yazısını yeni okuma fırsatı bulduğum yazar. yazı tamamen kışkırtıcı, ayrıştırıcı. ama biraz farklı buldum. mesela, kendisinden olmayanlar için "aykırı fiillerini gerçekleştirebilecekleri mekanlar ihdas edilmesi... " gibi bir söylemi var yazıda. bunu yazmak, hatta düşünmek bile çok ağır faşist bi kafa gerektirir, kendiside sahip anladığım kadarıyla. ama en azından dürüst, çevresine hoşgörü ayağı çekip bu zihne sahip olan adamlar gibi değil. ne diyeceğimi bilemiyorum, elimizden geldiği kadar bu zihniyete geçit vermeyeceğiz elbette...
"Peygamberimiz 'Yahudi mutlaka Müslüman olsun!' demiyor , 'Hristiyan mutlaka Müslüman olsun!' demiyor" gibi bir cümleyi, polemik değil dialog kitabında sarfettikten sonra, tevbe edip, geri adım atacağı yerde, savunmaya kalkmış, nefsinin esiri olmuştur. afghanileri, abduhları kaynak olarak, delil olarak ortaya koymaya kalkmaktadır. mezhepsizliğin sözcüsüdür. yukarıdaki sözleri sebebiyle de kimin kefere olduğu bellidir.
hz muaviye yi sevmiyorum diyeni ben de sevmiyorum. sen kimsin lan peygamberin ashabına dil uzatacaksın!!! hocaymış. hocaların hocasıymış!! yalakaları da hemen çıkmış kefere mefere zart zurt konuşuyor. uyanın müslümanlar, uyanın. peygamberin sohbetine katılma şerefine erişmiş bir vahiy katibine dil uzatılıyor, cevap verenlere kefere deniliyor uyanın...
itibarı sıfır bile olmayan kişi. hz muaviye rha dil uzatmış biri. şimdi çıkmış oruç tutan müslümanlarla müslüman olmayanlar arasında getto bölgeler olsun istiyor. eminim böyle bir şeyler saçmalamıştır. okumadım bile yazısını elbette. vakit israfı. tıpkı bu entry gibi.
hoşgörü yerine tahammül ifadesini kullanarak şiddet yancılığı yapan kişi.
hoşgörünün sınırı yoktur, sonsuza kadar hoşgörü gösterirsiniz ama tahammülün bir sınırı vardır ve bittiğinde yerini şiddete bırakır.
şiddeti övmek iste çoğu ülkede olduğu gibi türkiye'de de suçtur. yani açık açık suç işleyen kişidir. ha bir tane adam gibi savcı olsa anasını ağlatırlar tabi ama işte yeni düzen.
son yazısında gayri islami hayat yaşayanlara karşı takınılması gereken tavrın hoşgörü değil tahammül olduğunu söylemiş hocaefendi. çok doğru söylemiş efendim.
zira bazen ona bile gücümüz yetmiyor, komşu apartmanın çöpleri arasında boş bira şişeleri görünce yaşadığımız mahalleye lanet ediyoruz malesef.