büyükelçi eşlerine çankaya köşkü'nde vereceği yemeğe fransa'nın ankara büyükelçisi'nin eşini davet etmeyerek fransaya tepkisini gösteren ve çok doğru bir adım atan först leydimiz.
BAŞI KAPALI AMA ceketleri hep kısacık maşaallah bu ne yaman çelişki anlamış değilim. biz açık halimizle yeri geliyo kıçımızı örtsün diye uzun hırkalar, tunikler giyiyoruz. bu tayfayı anlamak hakikaten güç.
benim gördüğüm kadarı ile içlerinde layıkıyla kapanan bir bülent arınç'ın karısı var.
emine erdoğan ile araları çok uzun zamandır açık olan cumhurbaşkanı eşi. rivayet odur ki emine erdoğan, çankaya köşkü'nün restorasyonu mevzusunda hayrünnisa gül'ü, sonradan görmelikle ve çok şatafatlı bir hayat yaşamakla eleştirmiştir. o yüzden de araları açılmıştır. dikkat edin ikiliyi hiçbir yerde yan yana göremezsiniz. son ingiltere ziyaretinde de topuklu ayakkabıları olay olmuştur hayrünnisa gül'ün. ingiliz basını biraz dalgaya almıştır o 15 cm'lik topukluları. her şekilde kendinden bahsettirmeyi biliyor ama ben moda danışmanı olsam biraz osmanlı esintileri olan modern tarzda bir kaftan giydirirdim. öyle olunca baş örtüsü de çok sırıtmazdı. şimdi böyle daracık, modern tarz bir elbise giyince o başörtüsü sırıtıyor gerçektende ve o topukluları da gizleseymiş keşke. dolayısı ile emine erdoğan mı yoksa hayrünnisa gül mü daha sonradan görme bilmiyorum, bu tartışmada da hangisi haklı çözmem imkansız ama görünen o ki hayrünnisa gül'ün bir gösteriş merakı var. sade olmayı pek sevmiyor. e düşününce de normal aslında diyor insan. 15 yaşında görücü usulü ile evleneceksin, toplumda muhafazakar olarak yaşayacaksın, devletle pekte barışık olmayan bir cemaatin içinde yetişeceksin, belli bir dönem radikal sayılacaksın devletin o zaman ki sahipleri tarafından ama gün gelecek o devletin en başı olarak ingiltere saraylarına gideceksin. bu kadar kapalı ve muhafazakar bir hayattan sonra fırsatını ilk bulduğunda gösterişe kayması normal. yalnız sade bir hayat aslında en iyisi en huzurlusudur. huzur sadelikte azizim.
dost başa düşman ayağa bakar demişler. hayrünisa hanımın ayakkabılarını bir yana bırakalım da * elin kraliçesi kara kaşına kara gözüne mi çağırdı abdullah gül cumhurbaşkanımızı ona kafa patlatalım emi?
türkleri arap zanneden avrupalıların ekmeğine yağ sürmüştür. ulan insan first lady sinden utanır mı, utandım valla sözlük. şimdi türkler haricinde galatasaray ve istanbul haricinde hiçbir fikir sahibi olmayan avrupalı, hayrünnisa hanımı gördükten sonra türk kadınları hakkında ne düşünür diye kendi kendimi yemeye başladım. eğer ki birgün türkçesi olan bir ecnebi okursa burayı bilsin ki, bizim ülkemizin bayanları dar kefenlik altına 39 cm topuklu giymiyor. bunu bil yeter. kafayı, zihniyeti falan geçtim. ugg seviyoruz biz.
henüz 16 yaşında liseyi bırakıp kendinen 15 yaş büyük bir adamla evlendirilmiş, şimdilerde Buckingham sarayında türkiye cumhuriyeti ni ve türk kadınını temsil eden abladır.
ingilizler'e rezil oldu diyeceğim, ama ingilizler de rezil olduğu için anlamsız olacak. var öyle dünyanın değişik kabilelerinden gelip sarayda yerel kıyafetlerle boy gösteren elemanlar. bari yerel dans yapmamış, iyi olmuş.
dun giydigi elbisenin onundeki motif ile jetgillerden firlamis gibiydi first lady.
bugun muson ormanlarinda yetisen adam yiyen kocaman mor bir cicek gibi .var bizim milletimizde boyle enteresan bir moda anlayisi ama iki foto'dan da goruldugu uzere hanimefendi konuyu tamamen yanlis anlamis. bugun ne giysemde cikan 15 yasindaki yeni yetmeler bile cok daha iyiler.
