yakılandır.
haydarpaşa garı'nı* yaktılar. biraz daha öldü istanbul... martılar yasta.
(şimdi yerini araplara falan satarlar, ya da biçimsiz bir plaza konduruverirler yerine.)
uzaktan bile göründüğü anda gözünüz takılır, dalarsınız; çünkü o an huzur bulursunuz ve o an'ı kaçırmak istemezsiniz. böylesine bir ihtişama sahiptir haydarpaşa garı.
ben hic kimseyi yolcu etmedim ordan. ya da karsilamadim. icine bile girmedim. önünde bir fotograf cektirmisligim bile yok. ama istanbulun en sevdigim binasi herhalde. ilk gördügüm zamani hatirliyorum. hakketten güzeldi be. icim yanmisti hayadarpasa yanarken. birini ona doyamadan erken kaybetmek gibi bir sey olmustu benim icin. hala da bir gün sevdigimi bu güzel binada karsilarim ya da yolcu ederim diye hayaller kuruyorum. cok romantik bir mekan atmosferi veriyor da.*
insanı hayallere daldıran, özellikle maddi gücü çok iyi olmayan üniversite öğrencilerinin bir süre sonra resmini bile görünce içinin cız ettiği, istanbul' un sembollerinden tarihi bina. hey gidi hey.
tabiki rant uğruna heba edilmiş ve daha binlercesi edilecek olan tarihi mekanlarımızın gözdelerinden. tamirat ve hızlı tren yalanlarıyla otel ya da avm ye çevrilecektir.
Mutluluklarin, Uzuntulerin, Ozlemlerin, Beklentilerin, Hayallerin ve bir cok guzel duyguyu daha bir arada yasattiran her insanin ufakta olsa bir anisini tasidigi essiz mimari olan Haydarpasa'dan duygularin yolculuk edecegi son tren bugun kalkiyor...
hızlı tren bahanesiyle, rant alanına çevrilen tarihi tren garı. bazı gerzeklerin hala anlayamaması ya da anlamak istememesi, ne kadar vefasız bir toplum haline geldiğimizin en güzel örneğidir.
Hangi ülkede bir tren garı dünyanın en güzel gar binasıyken, "en az" 2 yıl boyunca kullanım dışı kalabilir ki?
Tabi ki klavye başlarında, kahve ortamlarında "otel yapacaklar canım işte, belliydi zaten" diyen ve sonra da televizyondan ağlak ağlak yıkımı izleyen yurdum insanlarının ülkesinde.
Hadi yapılan herşeye "evet" demeyi bir ibadet gibi görenleri anlıyorum, neticede sevap kazandıklarını düşü...nüyorlar. Peki ya gerçekten içi acıyanlar, öfke duyanlar... Ne düşünüyorsunuz gerçekten merak ediyorum. Gelip tek tek sizin surat ifadenize mi baksın yıkıcılar? "Sevgili vatandaşım suratınızdan düşen bin parça. Üzüldünüzse vazgeçelim biz bu işten?" mi diyecekler? Bir örgütlü yıkım var burada. inşaat şirketleri, turizm şirketleri, AVM'ciler belediyeleri aracılığıyla örgütlü biçimde yaptırıyor bu saldırıları. Öyleyse buna cevap da televizyonların ve bilgisayarların başında değil, örgütlü biçimde verilebilir. Avrupa'yı örnek verip dururuz da, Avrupa insanı tarihinin yıkımına böyle bigane kalıp ihanet etmezdi herhalde!
Sevdiğiniz, değer verdiğiniz birşeye sahip çıkmıyorsanız sizin sevginiz sahte demektir.
Değilse eğer çıkın ortaya ve "burası bizim!" deyin.
sadece ülkenin komünist partisinin değil, koskoca bir tarihi, kendi tarihini korumak isteyen, onu para babalarının eline kaptırmak istemeyen bütün herkesin: muhalif partilerin, sivil toplum kuruluşlarının, sanatçıların, sosyal medyanın sahiplenmesi gereken yer. içi boş eylemlerle değil de yapıcı önerilerle ses çıkarma zamanı diye düşünüyorum.