Melamiliğin kolu olan heterodoks bir tarikattır. hoca ahmed yesevi'nin dervişlerinden olan Seyyid Kutbettin Haydari tarafından 13. yüzyılda kurulmuştur. O dönemlerde Anadoluda var olan Babailer, Kalenderiler, Hurufiler gibi, Haydari mürşitleri de halkın içinde yetişmiş, halktan kişiler olmadıkları için, tarikat geniş bir yayılma alanı bulamamıştır. haydarilik daha çok kalenderilik ile yeseviliğin sentezi olarak karşımıza çıkıyor esasen.
genelde göçebe türkmenler arasında yaygın olan haydarilik yerleşim merkezlerinden uzaktadır ve batıni olmanın etkisi ile ayinlerine yabancıları almazlar, birbirlerini tanımak için haydari denen kolsuz, kısa aba, hırka giyerler, sakallarını keserlerdi, nitekim kalenderi, babai gibi bazı tariklerin dervişlerinde belirgin özellikler olurdu, kılık kıyafet ya da saç sakal şekillerinde. mesela bellerine çıngırak takarlardı. Kadınlar ise başı açık dolaşırdı. Haydarilikte islamiyetn kati naslarına rastlayamıyoruz diğer heterodoks yapılarda olduğu gibi.(beş vakit namaz, oruç, hac gibi) sebebi ise yine batıniliğin etkisidir. Ayinlerinde ilahiler, duazdehler mersiyeler okurlar 12 imamları yad ederlerdi ve genellikle dem alınırdı yani şarap içerlerdi. panteist özellikler gösteren bu yapı, daha çok tasavvufi bir ekol olmakla birlikte, uzak doğu etkisindeki bazı ritüelleri de içinde barındırıyordu. genelde zillet içinde yaşamayı hakk'a ulaşmanın bir gereği sayan haydariler, vücutlarına çaputlar bağlamayı, yalın ayak dolaşmayı bir onu sayarlardı.
işin daha da ilginç tarafı hindistan'daki saddhu münzevileri gibi dilenirlerdi, bu dilenmenin altında yine ve yeniden ''batıni'' etkiler vardı, kendilerince yani. o da nefis terbiyesi, zillet duygusu ve bununla allah'a ulaşmak diyebiliriz. ayrıca anadolu'da faaliyet gösteren kalenderiler, bektaşiler ve melamiyeye bağlı birden fazla tarikte bu dilenen ve zillet içindeki derviş tiplerine rastlamak mümkündü. bu geçişliliğin hint mistik felsefesinin birebir islami ekole kopya edildiğini gösterdiği gayet açıktır. saddhularında zillet içinde yaşadığını dilendiğini yazmıştık. islami algıda vücut bulmuş hali ise, kalenderi, haydari sufistlerin öğretileri ve yaşayış tarzlarıdır.
ve yine ilginçtir ki, anadolu'yu yeri geldiğinde terörize etmekten geri durmamışlardır, diğer batıni/tasavvufi gruplar gibi.
Haydarilik, Anadoluda Bektaşiliğin osmanlı eli ile yayılmasıyla birlikte değişik tarikatların içine karışıp özgünlüğünü yitirmiştir. haydariler bilindik tarikatlarda olduğu gibi hz. ali ve 12 imamcı şii ekollerdi.
on iki imama bağlılıklarını göstermek için on iki dilimli taç ve külah giyerler. sakallarını keserler, buna karşın bıyık ve perçem bırakırlar. kollarına halkalar takarlar bellerine demir çıngıraklar asarlar.