iki şehri var gecenin, biri gözümde
tütüyor, birinin dumanı üstünde yağmur
gibi çöken siste, bana bu uykusuz
şehri niye bıraktın, göze alamadığım
bir şehrin yerine bütün şehirlerdesin,
gece değil istediğin hayli karanlık
bakışlı bir şehrin gözleriyle çarpışmak
hevesindesin! gözlerini anlıyorum henüz
bağışlayabileceği gözleriyle çarpışmadı kimsenin;
gözlerimizi uzaklıklar değil ki yalnız
göze alamadığımız yakınlıklar da acıtır,
ve gözleri ancak gözler bağışlayabilir,
öyle acıyor ki gözlerim kim bağışlayacak,
sis değil, uykusuzluk değil, iki uzak
şehir gibi ayrılıktan kavuşmuyor gözlerim:
biri hepimizle gözgöze gibi hala uykusuz,
biri sis içinde kirpiklerine kadar açık,
bu sessizliği kim bıraktıysa, göremiyorum
konuşkan gözlerinde tek sözcük bile,
gözlerimiz birbirine değmiyor gecenin iki şehrinde
küsecek kadar sevmeli insan birini
o gelince küsmeli: nerdeydin bunca zaman
niye sevmedin beni, küsecek kimsem yoktu demeli
o varken de kimseye küsmemeli
Alevi dedesi ve turk şiirinin yaşayan sağlam şairlerindendir. Nar imgesinin babası (bkz: sezai karakoç) ise, (bkz: Haydar ergülen) bu imgelemin en büyük oğludur. Bu anlamda (bkz: birhan keskin) de Haydar ergülen'in kız kardeşi gibidir...
(bkz: eskiden terzi)
yaz vurgunu
soluğun karışacak akşamüstünün sessizliğine
yaşanan acısı yüreğinde birikecek
yalnızlık artık acıyı duymamaktır
dağların kuşatılmış çocuk bu saflık niye
susmak yasaklandı durmadan sor kendine
- ey yaz sen miisn sığ denizler mi
bu yarayı düşüren rüzgarlı sesimize.-
hemen her dergide, şiirine, yazısına ya da söyleşisine rastlanabilecek, uzun yazdığı ve her yerde göründüğü için sevenlerinin gözünde bile zaman zaman antipatikleşen önemli şair.
Aşırı mütevazi, son dönem şiir anlayışına ve şiir dünyasına damga vurmuş, şairlere asla ideolojik yaklaşmayan, 'şiir çok değerlidir ama hiç önemli değildir' diyen önemli şair, önemli şiir okuru.
türk şiirinin en çok konuşulan, değerlendirilen, ödüllendirilen şairi. gelgelelim çağdaş türk şiir tarihindeki yeri ve kapladığı alan çok da büyük değildir.
terk edilen arkadaşlarınız olur ya hani anlatırlar kafanızı sikerler ama siz umursamadan dinlersiniz. bininci terk ediliş öyküsünü dinlersiniz belki ama ilk dinleyişiniz gibi şaşırmış gibi yaparsınız işte ben o adamım. atarlı ergenlik çağlarımdan itibaren çok konuşmanın yerini zamanla çok dinleme aldı. çok yazmanın yerini çok okumanın aldığı gibi.
neyse işte efenim işte bu derdini kapıp gelmiş terk edilgen arkadaşlarınız olur ya hani erkek erkeğe takılıp kafa dağıtınız işte ben onları dinlerken haydar ergülen'in bir şiirinin dizesi ile tahammül ederim hep. tekrar ederim içimden ama hiç sesli dile getirmem. belki de bu yüzden iyi bir dinleyiciyimdir. o eylül şiirindeki dizeyi de verelim.