yılmaz erdoğan'dan, haybeden gerçeküstü konuşmalardan uyarlanmış, bkm'de yaklaşık 1100 kere pick to pick kahkaha koparan, dünyanın hiç eskimeyecek konusuyla, aşkla ilgili, demet akbağ ile beraber oynadıkları iki kişilik dev oyunu.
--spoiler--
aşk; sonsuz bir şımarma hali, hiç sonsuza kadar sürer mi?
--spoiler--
iki buçuk saatlik oyun boyunca karakterlerin ismi zikredilmez. yılmaz erdoğan bununla evrenselliğe bir çıkarım yaparak her kesime hitap edebileceği yanılgısına düşmeyecek biri olsa da oyun, bu konuda kendi içinde bir tezat oluşturuyor; hem evrensel, hem bu coğrafya insanını anlatmak ve partilerde ayakta duran -biri kırsal kökenli- çifte giydirdiği üslup yeterli evrenselliği yakalayamamış denebilir. bu arada dünyada başka hiç bir yazar da kendi ürettiği karakterlerle bu kadar taşak geçmemiştir.*
brokoli içinse, parti insanı olmayıp oturmayı tercih etmemizin, bütün faydalı ama lezzetsiz şeyleri sevmemizin -yurt olarak- metaforu yapılır.
--spoiler--
kadın: dur bi dakika... sence aşk nedir?
erkek: bence?
kadın: yazara soruyorum aslında...
erkek: yazar, kendi kendine soruyor aslında...
kadın: elma şekeri gibiymiş ya aşk, elinde sopayla kalana kadar yiyorsun işte...
erkek: aşkla ilgili, pek çok şey gibi, onu tarif etmeye çalışmak da haybeden gerçeküstü bir çabadır...
kadın: tarif edilemez mi yani?
erkek: içine etmek daha kolaydır...
--spoiler--
demet akbag'in muhtesem oyunculugu, yilmaz erdogan'in * sirinligi ve konusunun siradan kalmasi cok mumkun olsa da bundan kurtulan iki kisilik bir oyun. bir iki kisilik oyun. bir-iki kisilik oyun.
kadınların istediğini yaptırabilme ve konuyu istediği yere çekme kabiliyetinin vurgulandığı sahnelerde sinir bozan ve oyun boyunca karakterlerin ismini öğrenemediğiniz müthiş yapıt.
yılmaz erdoğan'ın her zaman yaptığı gibi kelime oyunlarını ana ekseni üzerine oturttuğu ve bununla beraber vermek istediği mesajı izleyicilere vermeyi başardığı iki kişilik oyunu. *
* * *
yılmaz edoğan bu oyununda son dönem türk sitcomlarında sıkça başvurulan bir yola başvurarak sürekli yanlış anlama üzerinden oyunu sürdürmeyi denemiş. oyuncular arasında birşey anlatıldığında her seferinde diğer oyuncu konuşulanları bilmiyormuş ya da bahsettiği kişi kendisi değilmiş gibi davranıyor. bu tarz bir işlem tadımlık olarak kullanıldığında izleyicinin hoşuna gitse de belli bir süre sonra izleyici sıkıldığının farkına varabiliyor.
* * *
aşk kadim bir konu o yüzden onu anlatmaya yeltenmek biraz cesaret ister. çünkü bugüne kadar her ozan, aşık, yazar, şair vs. onu anlatmanın her yolunu denemiş. bunun için böyle bir konuda kalem oynatmayı göze almak bile başlı başına bir cesaret ister ki yılmaz erdoğan bu konuda gayet cesaretli davranıyor. ama bu oyunda yılmaz erdoğan modern hayatın çıkmazlarına ve çoğu erkeğin 'kabullenemediği' şeylere bir anlamda değinmeye çalışmış. örneğin oyunun bir yerinde yılmaz erdoğan'ın eşi olan demet akbağ eski sevgilisinin evindeki barbekü partisine yılmaz erdoğan'ı da götürmek istiyor ama bunu erkekliğine bir türlü yediremeyen erdoğan bir erkeğin aklına gelmesi muhtemel tüm olasılıkları sıralayarak işin içinden sıyrılıp gitmemeyi başarıyor ve beklenen soruyu soruyor: insanlar bir zamanlar sevgili olup ayrıldıkları insanlarla neden tekrar bir araya gelmeye devam ediyorlar?
* * *
çoğu erkeğe bu maço bir tavır gibi gelebilir lakin kıskançlık her insanda belli oranda mevcut bir duygu. modern zaman onu bastırılması ve mümkün olduğu oranda açığa çıkarılmaması gereken bir duygu gibi sunuyorsa da erdoğan son oyununda bu duygudan pek de kolay bir şekilde kurtulamayacağımızı gösteriyor.
*: Çıplak üstelik. ne ee? Sevişmek, çıplak... eesi, yani. Bazı olaylar bazı bünyeye gidiyo, bazısına gitmiyobiliyo yani. Ya bütün tedirginliklerimi açık açık söyleyeyim mi yoksa biraz kıvırayım mi?
*:Yok sen söyle bakiyim, gerekirse ben kıvırırım onları
*: Şimdi oraya gidicez ben her şeye uyuz olucam aslında. Adam bana bi iyi davranıcak ev sahibi ya, onun manevra alanı geniş tabi. Köfteleri mangallıyo bütün karizmayı almış, ben de gidiyim beni seviyo mu? ben onu niye seviyim ki? Beni niye sevsin ki o? Bi yandan böyle köfteleri yellerken ben aslında niyetini de biliyorum onun aklından geçen. Bi yandan böyle köfte yelleyip bi yandan senin memelerine bakıp "ulan siz bide bunları benim zamanımda görücektiniz" diye düşünmesi... beni rahatsız eder bu.
*: Haklıymışsın tatlım bak iyi ki sormuşum çünkü bunların hepsini kıvırmak lazımmış gördün mü? Yapma Allah aşkına yapma ya, çok kısa sürmüştü Kürşad'la ilişkimiz.
*: Allah allahh, nerden buldu bu meme işini ben anlamıyorum ki giderayak yani. Tatlım sanırım bir sorun bulamadın bir tane imal etmeye çalışıyosun.
*: Hayır efendim hayır. Ben anlamıyorum. Ben sadece şunu anlamıyorum. Ben ayrılan insanların zırt pırt görüşmelerini ben anlamıyorum. Ne gerek var kardeşim Allah allah? 'tanıştıriyim; eski sevgilim, yeni sevgilim. Eski sevgilimin yeni sevgilisi, yeni sevgilimin eski sevgilisi. bu zibidi bi ara şunla da fingirdedi ama şimdi karıştırmayalım, sktir et onu. ne güzel değil mi? Hepimiz hepimizin her yerini ezbere biliyoruz.
*: Ay inanamıyorum. inşallah orda da yapmazsın bu şakaları, inanamıyorum ya. Tatlım tamam bak çok tatlıydın, çok güzeldi her şey ama yine de... bitti mi?
yılmaz erdogan & demet akbag ikilisinden sahane bir oyun. herkesin yasadıgı olaylar öyle sahane dialoglarla aktarılmıs ki, insan hayran oluyor, bol bol da gülüyor.. *
ne yalan söyliyeyim ilk 10-15 dakikası biraz sıkıldım, basit laf esprileri ile dolu sıradan bir oyun zannettim. ancak ilerleyip, konu ilişkinin içine girince o zaman esas neşe başladı.
bir gözlem ve analiz şaheseri. sonu da ayrıca enteresan ve çok güzel.
--spoiler--
-zaten geçen hafta ben salonda mumları yakarken ne o tatlım ayin mi var lafın hiçte güzel bi espri değildi yeri gelmişken onu da belirtmek isterim.
-sen şeyi diyorsun, hani bir gece sabaha karşı birdenbire allahım mum yok allahım mum yok gecesini diyorsun, allahım mum yok....
geçen yine bilmem kaçıncı kez izlediğim ve en kısa zamanda tekrar izleyip güleceğim oyundur.
bir oyun bünyesinde bu kadar güzel espri, tespit, özlü söz barındırınca seyrine doyum olmuyor tabi.. üstüne de iki zavallı 'tatlım'.. daha ne olsun..
+ aşkla ilgili pek çok şey gibi aşkı tarif etmek de haybeden gerçeküstü bir çabadır.
- tarif edilemez mi yani?
+ içine etmek daha kolaydır..
-keşke ikimiz de beni dinleyip en azından bugün bana gelseydik.
+iyi de o zaman bu tatlı telefon konuşmamız olmazdı.
-tatlı faturası da olmazdı işte..
+nasıl yani
+şakasındayım ben. 4 saati bulunca dedim böyle bi şaka yapayım. ben seni aradığım için şaka yapmak bana düşer. *
--spoiler--