Eğer geri sarıp olaylara müdahale etme gibi durum söz konusuysa doğarken tam çıkmadan önce doktoru bıçaklardım belki annemin rahminde oksijensiz kalıp ölürdüm. Direk cennetliğim yani.
o vizite parasını verdiğim ana dönerdim. 64 yaşında olana değil 58 yaşında olana verirdim.
*hemen tepki amk. hayırdır yahu milf sevemez miyiz ? küflenmiş kaşar da mı sevmeyah..
kar yağıyor, kar kasıklarıma kadar uzanıyor. ben yıllarca bir daha hiç o kadar çok kar yağmadığını sanmıştım. boyumun uzayabileceği yeni aklıma geliyor. şimdi kasıklarına kadar kara batan küçük çocuk olmak istiyorum. ben artık kötüyü oynamak istemiyorum. yaptıklarımdan pişman olduğum yaşlara dönmek istiyorum.
17 Ağustos 1999. Deprem. O gece annem ve ablamı elinden tutup ananemlerin evine gitmek isterdim. Enkaz altından onları korumak isterdim. O karanlıkta annemin adımı haykırmasını duymak yerine ananemlerin evinde güvende olmak isterdim.
kıbrıs'tan türkiye'ye geldim.
zeynep ile buluşacaktık mersin'de.
o da antalya'daydı.
ben geldim mersin'e. o da yoldaydı.
eve geçtim.
o da mersine vardı.
bana mesaj attı.
"şehir merkezine indim..."
evde onu bekledim saatlerce.
gelmedi gelmedi.
aradım açmadı.
şehir merkezine gittim.
otogarlara baktım yok.
en sonunda bir hastaneden haber aldım.
amcamdı arayan.
zeynep trafik kazası geçirmiş.
ameliyatta dediler.
başımdan kaynar sular döküldü.
nefesim yok oldu.
ortamdaki bütün oksijen çekilmişti sanki.
oturdum bir kaldırama ağladım.
hayatımda ilk defa ağladım.
sonra hastaneye gittim.
bekledim saatlerce.
ağır yaralıymış.
zeynep çıkamadı ameliyattan.
öylece kalakaldım ortalıkta.
cansız bedeni beyaz bir örtüyle kaplanmış duruyordu.
yanına gitmekten bile korktum.
delirdim isyan ettim.
08 eylül sabahı.
zeynep'in cenazesini aldık.
08 eylül akşamı.
onu defnettik.
3 gün mezarlıkta kaldım.
hayatımdaki en uzun 3 gün en yaşlı 3 gündü.
nerden geldi aklıma bilmiyorum ama bu sabah seni özleyerek uyandığımı farkettim. yine uyandığımda hatırlamadığım rüyalarımdan birine gelmiştin sanki.. yataktan kalkar kalkmaz benim için yaptığın o resmi aradım tozlu ama hatıra kokan kutuların içerisinde...
resimdeki sahne donukluğuna inat öyle canlı ki hafızamda. üniversite 2. sınıf ve benim dibe vurduğum zamanlar. okulu bırakacağım ben diye direttiğim, sen ve mert' in beni ikna çabalarınız. kafa dağıtmak için gittiğimiz inciraltı cafeleri. benim sizi tuvalete gidiyorum bahanesiyle oracıkta bırakıp da deniz kenarına gidişim, beni nerede bulacağını bilen sen... hiç konuşmadan nasıl anlaşabiliyorduk seninle hala hayret ederim bu kutsal birlikteliğe. sessiz yapılmış anlaşmalarımızın huzuru...
Bir daha asla senin gibi bir arkadaşım olmayacağını çok iyi biliyorum. hani aşk bir kez yaşanır derler ya bence gerçek dostluklar da öyle... biz bunu yakaladık da neden ayrıyız şimdi? neden sen orada dev dalgalarla dövüşürken, ben burada senin yanında olamayıp küçük rüzgarlarda savruluyorum... yine taburelerimizi birbirine yanaştırıp, merhaba desek ya birbirimize. ne kadar naif bir tanışma öykümüz vardı değil mi? okulun ilk günü bir merhaba ile başlayan ve zamanın akıp gitmişliğinin hayreti içerisinde geçen 2 saatlik sohbet. nasıl olur da iki farklı kişi başka şehirlerde neredeyse aynı hayatı yaşayabiliyor?
şu an sadece senin yanında olmak istiyorum... bırak yine uykusuz kalalım, ekmek alacak paramız olmasın, parklarda sabahlayalım, elektrik faturasını ödemeyi unutup mum ışığında gölge oyunu oynayalım, aptal videolar çekip kendi halimize gülelim, gözlerimi açtığımda dalgalarını göreyim sadece, ben susayım ve sen benim yerime küfret yine... öyle özledim ki seni... ve senin de beni şu an özlediğini biliyorum. arasam şimdi diyeceğin cümleyi biliyorum "sen de mi"...
evet canım ben de...
Tek bir an...
O ani geri sarabilmek olan biten her seyi degistirmek demek.
Hayatimin akisini su an oldugundan cok farkli bir yone dogru cevirmek demek.
O ana donmek ve her seyi degistirmek bu hayattan istedigim tek sey saniyorum ki. Olmayacagini bile bile...
2011 yilina donmek ve hayati basa sarmak...
Hayaller, umutlar, beklentiler, her sey susmusken...
Tam da simdi!
güzel kadının yüzüne '' seni seviyorum ve gitmen benim ruhumu çalar '' diye bağırmak için çoğu kişinin yapmak istediği düşünülendir. ama çekip gitmişlerdir bir kere. artık bitmiştir.
Elbette tekrar hazzını tatmak istediğim anlar yaşadım, epeyce çok. Bir anlık hatayla, ani kararla mahvettigim zamanlar da oldu. Ama bunlar beni ben yapanlar, asla degissinler istemem. Geri sasarsak, istemsiz değişir anılar.
Yaşadığım herşey aynı kalsın.