bazen hayatınızı, olduğunuzu veya olmak istediğinizi birkaç mısraya sığdırabilen şiirdir:
Ben Milletim uğruna adamışım kendimi
Bir doğrunun imanı, bin eğriyi düzeltir.
Zulüm Azrail olsa, hep Hakk'ı tutacağım
Mukaddes davalarda ölüm bile güzeldir.
Yürüdüm adım adım
Masallardan ışık aldım
Güleç yüzüm mahçup kalbim
Kıpkırmızı yürüdüm
Yürüdüm aşık oldum
Yürüdüm kaşif oldum
Öğrenmekle geçmiyor hayat
Ağırlaştım yürüdüm
Yürüdüm babam öldü
Yürüdüm kızım oldu
Bazen bahar bazen kara kış
Sızım oldu yürüdüm
Yürüdüm evsiz kaldım
Yürüdüm sensiz kaldım
Hiç gitmez sanıyordum
Sevgi gitti yürüdüm
Yürüdüm alev aldım
Yürüdüm kül olup kaldım
Gül bahçelerinden geçtim
Dikenlerde yürüdüm
Yürüdüm oyun oldum
Gerçeğim oyun oldu
Ardımda bir çocuk kaldı
Dönüp baktım yürüdüm
Yürüdüm avaz avaz
Yürüdüm çığlık çığlık
Boğazımda yaşlı bir hıçkırık
Yutkunarak yürüdüm
Yürüdüm savaş oldu
Yürüdüm yarış oldu
Kaybolmaktan korktuğum dünya
Bir karış oldu yürüdüm
Yürüdüm dur dedi tanrı
Yaşanacak neler kaldı
Anlat dedi ne anladın
Siyah beyaz yürüdüm
Gözümün önünden geçip gittim
Bulutlara yürüdüm.
Ben bu dünyanın devri devranını izzeti nefsini s.keyim
Bırakın yansın ibneler su veren itfaiyenin hortumunu s.keyim
Ben deli miyim mecnun gibi bir am için çöllere düşeyim
Verirse verir vermezse leyla'yı da s.keyim
Susmak aşkın dilidir diyen sevgili
Konuş şimdi kelimelerine ihtiyacım var
Parça tesirli sancılar düşüyor kalbime
Düştükçe uçurum sancıdıkça aşk
Ve aşklaştıkça kalp daha çok parçalanıyor hayat yaklaştıkça daha bir özlüyorum.
Kabul ediyorum galibimsin!..
Ve ben her şeyini savaş alanında bırakan mağlup bir komutan gibiyim şimdilerde
Tüm zaferlerimi sende yitirmişim
Kör bir şahinin gözleriyle yol arıyorum kendime.
Sana çıkmayacağını bildiğim yolları görmekten korkuyorum belki de kim bilir?
Çıkmaz sokaklarda kısır kalıyorum döngülere
Ve ben dönemezken kendime labirentlerinde kaybolmuşken
Sağım sen solum sen yolum sen yönüm sen olmuşken
Senden gayrısına yok yokluğuna ram olmuşken Susma ömrüm!..
Yol kesil cehenneme
Keskin bir virajsın içimde bir türlü alamadığım
Ne zaman geçmeye kalksam senden;
Ya bir uçurum boşluğu ya bir şarampol oluyor sonum
Uzanan elleri tutmuyorum
Yüreğime taktığın alyans tutuyor içimi
içimi bırakmıyorum
Dul bir hasrete yadigar kalıyorum ötelerde.
Yar dediğimi ağyar yaban dediğimi yar sanıyorlar
Sancılanıyorum sessizliğine
Tam vakti;
Susturucu takılmışken yüreğime
Haykıramazken her kurşun içimi parçalarken
infilak ederken isyanlarım sensizliğe
Ve akarken gözümden ırmak ırmak Susma ömrüm!..
Ateş kesil cehenneme
Tüm piyonlarım tükendi
Elimde bir şah
Nereye koysam kendine mat çekiyor
Cemreler ihanet ediyor adına
Aslı hükümsüz Kendini bile ısıtmıyor
Adım lal kalıyor zemheri ayazlarına
D-üşüyorum!..
Muhaciri değilim gayrı bu Arafın
Ne cennet kokabiliyorum ne cehennem yanabiliyorum
Kendimsiz bir kent kuruyorum yokluğunun sokağına
Baykuşlara sakinlik yapıyor kentimin ıssızlığı
Sesine parazit yapan bir sesle yıkılıyorum
Uğraşma aşk!..
Kal(n)dıramazsın;
Kumdan kaleler gibi bir rüzgarlık değil bir cümlelik yıkımlarım
Bilmem ki hangi rihter ölçer sarsıntılarımı
Artçı sellere verirken sitemimi
Sana "sus"arken
Ölüme "sus"arken
Müptelasıyken kahramanı bıçaklanmış masalların
Aşk için aşıkları ezip geçmişken Susma ömrüm!..
Şehadet getir cinnetime
Öznesi sen olan bir ömre verdim adını
Ki ölüm yar olana kadar tek yar dediğim ol diye!..
Sana geldim ölüme yar etme diye.
Susma diye çırpınışlarımın tek müsebbibisin
Biliyorum aldırmıyorsun
Dönmeyeyim istiyorsun sultanlığına.
Ve aslında AŞKtan korkuyorsun
Zulmetin sırtımda yama olurken yaralarıma!..
Hani olur da geldiğimde bir gün;
Kapanacaksa yüzüme şehrinin kapıları
Her lisanı lal bırakan bakışlarım anlamını yitirecekse eğer
Ve el elini tutacaksa ellerin
Elimde değil yanacağım!..