sanrı olurdu galiba. kafamın içindeki o durmayan tiz sesi anlatırdım çoğunlukla. kendiminkinden çok da kafamda kurduğum hayatları anlatırdım. her bölüm bir hayat olurdu. o hayatlara dair bir günü ele alırdım. o tiz sesten kimin nasıl etkilendiğini yazardım. toplam bir kaç hayat ve sadece bir gün. o gün çarşamba günü olurdu. günü gece 00.00’dan başlayıp gece 23.59’a kadar anlatırdım.
bu sayede nasıl bi kafayı taşıdığım az çok kestirilirdi ve herkes gibi karşılaştığım genel geçer olaylara nasıl karşılık verdiğim anlaşılırdı. yanı dolaylı bir anlatım olurdu. bir otobiyografi olmazdı. zaten otobiyografi yazmaya değer bir hayat yaşamadım.