Hafız şüphe yok ki herkes bir sınav üzere geldi bu dünyaya. Kimi varlıkla kimi yoklukla sınanır. Vatana millete hayırlı evlatlar olalım amacımız gayemiz bu olsun şükretmeyi bilelim yeter.
Sürekli kendi kendime sorguladığım sorulardan birisi...
Gerçekten amacımız ne birşeylerin peşinden koşmaktan çok yorulmadık mı? Bize dayatılanlar peşinde sürekli koşuyoruz nereye kostugumuzu bilmiyoruz, birileri koş dediği için koşuyoruz sadece... Artık birşeylerin farkına varmaliyiz ne için yaşıyoruz? Sizi bilmem ama bence bu dünyadan ayrılırken iz bırakmak en güzeli sanırım, tarihin raflarında bir yerlerde yer almak güzel şeylerle anılmak...
15 yaşındayken ansiklopedilerde adımın geçeceği bi şeyler kesin yapacağım diyordum. Google yoktu o zaman. ana britannica karıştırıyorduk öğrenmek için.
20 yaşına gelince, bi rehavet çöktü, pipoları tüttürürken en fazla mutant olsak ya demeye başladık. Olay çok büyüdü, peygamber olmak isteyenler olunca konuyu kapattık.
25 yaşına gelince, dedim benden indiana jones olur. Yardır. Bu süreç 5 senemi yedi. Gizemli, büyülü, efsanevi şeyler yokmuş ya lan.
35 yaşından sonra da amaan, kafam rahat olsun yeter gibi bi amaç edindim.
Ansiklopedi olmasa da kıyısından sanat tarihi literatürüne girdik.
Zaman içinde, için ısdırap doluyken gülebilmeyi geliştiriyor bünye, bu da bi nevi mutantlık.
indiana jones' tan daha gerçekçi bir akademisyenlik yaşamı elde ettim. Üniversite çıkışı, kgb ile değil tavuklu pilav yapmakla uğraşıyorum.
Amaç, geçici. Her dönem değişiyor. Bi şeye kafayı takıp başka şeyleri kaçırmamak lazım.
Önünde sonunda hayat sizi bildiği gibi yapıyor.