hayatını tek kişiye endekslemiş acınası insan

entry29 galeri0
    1.
  1. ona herşey müstehakdır, elbet bir gün akıllanır.
    3 ...
  2. 2.
  3. belki de hayatında değer verebileceği tek insan olan, yalnız bir insandır.
    3 ...
  4. 3.
  5. Yusuf : Çocuk neden sakat abi?
    Bekir : Doğuştan... Doğuştan denmez aslında. Hamileyken babasından ağır bir dayak yemiş.
    Yusuf : Babası nerde?
    Bekir : Sinop'ta
    Yusuf : Hapishanedeki?.. Geçen gün Uğur ablayı hapisaneye giderken gördüm.
    Bekir : Sevgilisi.
    Yusuf : Onu için mi bu şehirdesiniz?.... Sen?...
    Bekir : Uzun hikaye.. Karışık.. Bu kaltakla aynı mahallede büyüdük. Mevlana Kapıda.. Babası zabıtaydı.. Alkolik hasta bi adamdı.. Rahmetli erken gitti zaten.. Bu anasıyla yoksul, perişan.. Bizim tuzumuz kuruydu. Hacıbabam yapmış bişeyler.. Bi de Zagor vardı.. Bizim eski evin kiracısının oğlu.. Babası filmciydi Yeşilçam'da.. Cepçilik, arpacılık, her yol vardı itte.. Ama sevimli, yakışıklı oğlandı.. Bizimkini aşık etmiş kendine.. Ben efendi oğlanım, okul mokul takılıyorum o zamanlar.. Öylece büyüyüp gittik işte.. Ne bok varsa askerliği bekledim hep.. Dört sene kaldı, üç sene kaldı.. Sonunda o da geldi gittik.. Bizde de herkes bunu bekliyormuş; gelir gelmez yapıştılar yakama. Ev düzüldü, kız bulundu falan filan. Nikahlandık.. iki taksi bi dükkan verdi peder. dükkanda koltuk moltuk satardım.. Bi gün bu orospu çıka geldi.. Hiç unutmam.. Görür görmez cız etti içim.. Böyle basma bi etek dizine kadar, çorap yok..Üstünde açık bi bluz.. Saçlar maçlar.. Pırlanta anlıyacağın. Şunun bunun fiyatını sordu, dalga geçti benimle.. Kanıma girdi o gün.. tabii taktım ben bunu kafaya.. Ertesi gün bir soruşturma.. Dediklerine göre yemeyen kalmamış mahallede.. Ama asıl Zagor'a kesikmiş.. Zagor da kaptiden içerde o zaman.. Bi gün süslenmiş püslenmiş zınk geçti dükkanın önünden.. Yazıldım peşine.. Tuhafiyeciye gitti.. Pastaneden çıktı.. Minibüs, otobüs geldik Sağmacılar'a.. Benim içimde bir sıkıntı.. işi anladım tabi.. Zagor'u ziyarete gidiyor.. Bir tuhaf oldum.. Piçi de kıskandım.. Uzatmayalım, çaresiz evlendik ötekiyle.. O ara Zagor içerden çıktı.. Sonra bi duyduk kaçmış bunlar.. Altı ay mı, bir sene mi kayıp.. Hep rüyalarıma girerdi orospu.. O gün dükkana gelişini hiç unutmadım.. Benimkine bile dokunamaz oldum.. Sonra birde duydum ki iki kişiyi deşmiş Zagor.. Biri polis.. ikisinin de gırtlağını kesmiş.. Karakolda beş gün beş gece işkence buna.. Arkadaşlarının öcünü alıyorlar..Kaltağa da öyle... Önce öldü dediler Zagor'a; sonra komalık.. Ankara'da oluyor bunlar.. Bizimki bi gün çıka geldi mahalleye.. Zagor içerde.. En iyisinden müebbet.. Bi sabah dükkana geldim baktım bu oturuyor.. Önce tanıyamadım.. Anlayınca içim cız etti... Cız etti de ne tornavida yemiş gibi oldum.. Çökmüş... Zayıflamış..Bembeyaz bi surat, ama busefer başka güzel orospu.. Orhanın şarkıları gibi... Kalktı böyle dimdik konuşmaya başladı.. Dedi para lazım.. Çok para.. Zagor'a avukat tutacakmış.. ileride öderim dedi.. Esnafız ya biz de nasıl diye sormuş bulunduk.. Orospuluk yaparım dedi.. istersen metresin olurum.. içime bişey oturdu.. Ağlamaya başladım... Ama ne ağlamak.. işte o gün bi inandım orospuya tam yirmi yıl geçti.. Uzatmayalım Zagor'a müebbet verdiler.. Ama rahat durmaz ki piç.. Ha birini şişledi, ha firara teşebbüs, o şehir senin bu şehir benim cezaevlerini gezip duruyor.. Orospu da peşinden.. Sonunda dayanamadım ben de peşinden..Önce dükkan gitti... Ardından taksiler... Karı terketti, peder kapıları kapadı.. Yunus gibi aşk uğruna düştük yollara.. iş bilmem, zanaat yok.. Bu durmuyor hiç.. ilk yıllarda ufak kahpeliklere başladı.. Sonra alıştı.. Gözünü yumup yatıyor milletin altına.. Gel dönelim diye çok yalvardım.. Evlenelim.. Pederi kandırırım... Zagor'a bakarız... Kancık köpek gibi izini sürüyor itin.. Ne yaptı buna anlamadım.. Kaç defa dönüp gittim istanbul'a.. Yeminler ettim, doktorlar, hocalar kar etmedi.. Her seferinde yine peşinde buldum kendimi.. Bir keresinde döndüm biriyle evlenmiş bu, hamile.. Beni ağbisiyim diye yutturduk herife.. Nedense rahatladım.. Ohh dedim kurtuluyorum.. Bu da akıllanmış görünüyor.. Yüzü gözü düzelmiş.. çocuk diyor bişey demiyor.. Sinop'ta oluyor bunlar.. Ben de döndüm istanbul'a.. Doğuma yakın Zagor bir isyana karışıyor yine.. Hemen paketleyip Diyarbakır Cezaevin'e postalıyorlar.. Çok geçmeden bizimki depreşiyor yine.. O halinle kalk git sen Diyarbakır'a.. Üç gün ortadan kaybol.. Herif kafayı yiyor tabi.. Dönünce bi dayak, eşek sudan gelinceye kadar.. Kızın sakatlığı bu yüzden.. Sonra çocuğu doğuruyor.. Durum hemen anlaşılmamış.. Ortaya çıkınca bi gece esrarı çekip takıyor herife bıçağı.. Çocuğu da alıp vın Diyarbakır'a.. Zagorun peşine.. Allahtan herif delikanlı çıkıyor da şikayet etmiyor.. Ben o ara istanbul'da taksiden yolumu buluyorum.. Epey bi zaman böyle geçti.. Yine her gece rüyalarımda bu.. Zagor'un Diyarbakır Cezaevinde olduğunu duymuştum o sıra.. Bi gece bi büyükle eve geldim.. Hepsini içtim... Zurnayım tabi.. Bi ara gözümü açıp baktım karlı dağlar geçiyor.. Bi daha açtım başımda bi çocuk kalk abi Diyarbakır'a geldik diyor.. Baktım sahiden Diyarbakır'dayım... Bi soruşturma, Kale mahallesi vardır oranın... Bi gecekonduda buldum.. Malımı bilmez miyim.. Görünce hiç şaşırmadı.. Hiç bişey demedik.. O gece oturup düşündüm.. Oğlum Bekir dedim kendi kendime "Yolu yok çekeceksin.. isyan etmenin faydası yok.. Kaderin böyle..Yol belli... Eğ başını usul usul yürü".. O gün bu gündür usul usul yürüyoruz işte..

    masumiyet - zeki demirkubuz
    36 ...
  6. 4.
  7. 5.
  8. hayatın endekslendiği insan bir gün çıkıp gittiğinde mal gibi tek başına kalacak olan insandır. an itibariyle mutludur ancak, rutinlik kişiyi bastıkça farklı arayışlar içerisine girecektir. herhangi bir arkadaşlık yerine, her hangi bir insan boyutuna geldiğinde kendini sebepsizce aldatırken bulabilir. oysa her kişi kendi başına bir bireydir. önce kendine değer vermesi gerekir ki ancak bu şekilde başkasına verdiği değerden mutluluk çıkartabilsin. hayatı tek kişiye endeksleyen insanın tek arkadaşı tek dostu da yine aynı kişidir. o kişiyi kaybetmesi halinde hayatındaki herkesi kaybetmiş olur.

    oysa insan hayatında alternatif kişiler her daim olmalıdır, sevgili terk ettiğinde ağlayacak bir omuz, kavga ettiğinizde dertleşebileceğiniz bir dost, yanlız bırakıldığınızda güvenebileceğiniz bir aileye her zaman hayatınızda yer olmalıdır. tek kişiye endekslenmiş hayat, olası kötü bir durumda tüm hayatınızı da yanında götürür. bu, düpedüz hastalıklı bir bağlılıktır.
    1 ...
  9. 6.
  10. hayatında aşık olduğun bir kıza ilk defa saygı duyuyorsan, ve kader seni ayrılmaya itmişse,onunla ilgili bırak görmeyi en ufak bir şeyi duyduğunda bile kalbin yerinden çıkacakmış gibi heyecanlanıyorsan, işte o zaman hayatın bir kişiye çoktan endekslenmiş demektir, ha ben acımıyorum kendime, sen acıyorsan o senin problemin.
    1 ...
  11. 7.
  12. bu o kişinin seçimidir. "aciz" olarak nitelendirmek gereksizdir. ama yine de mantıken yanlış bulduğum durumdur. özellikle bazı kalitesiz, deneyimsiz çocuk gibi hareket eden, duygularınızı önemsemeyen bir insana denk gelirseniz, bu sizi gerçekten üzer. bu nedenle hayatınızı bence sadece kendinize endeksleyin. yarın bir gün sizin verdiğiniz sevgiyle kaba etinin hafif kalkıp, sizi tanımayacak bir takım şerefsizlere değil. üstelik bir de şaşıracak derecede bundan da sizi sorumlu tutan, "ben ne yaptım lan kafayı yiyeceğim" durumuna geldiğinizde, anlayın ki bu teori yanlıştır. sonra orada burada görürsünüz ki hakkınıza atıp tutmuştur, sizin yapmadıklarınızı kendi ufak beyninde yapmış gibi gösterip "ben tamamen suçsuzum, çok sevdim :(" modunda dolaşır.
    sadece kendinizi düşünün, çünkü bir süre sonra o değer verdiğiniz insan kendini bir halt sanıp, inanılmaz biçimde ben bulunmaz hint kumaşıyım havalarına girip, sizi s*klemez olur. hoş hatırlanmak yerine, (ki adı aklınıza geldiğinde bir süre sonra o kim yea dersiniz, çünkü hatırlanmaya değmeyen kişilerdir) nefretle anılmayı tercih eder bunu da on yıldızlı aferinle hak eder.
    3 ...
  13. 8.
  14. 9.
  15. sadece aşıktır, kötü düşünceleri, mutsuz sonları aklına bile getirmek istemiyordur..
    1 ...
  16. 10.
  17. aşık olmayanın, anne olmayanın, baba olmayanın anlaması mümkün olmayan gerçek.
    3 ...
  18. 11.
  19. o halde binlerce şair acınılası insanlardır.

    türkü yazıp söyleyen aşıklar ne kadar acınılası?

    evet o insan benim. fakat acınası mıyım? hayır!
    3 ...
  20. 12.
  21. aklını bir vestiyere emanet etmişçesine resepsiyonu arayan adam. kiii sonrada emanet verdiği vestiyeri hatırlamakta zorluk çeken aşağılık kompleksinin somut örneği.
    2 ...
  22. 13.
  23. 14.
  24. ya hiçbir şey yaşamayıp heyecan yapmıştır ya da yaşadıklarından öğrendiği birçok şey vardır ve sağlama almıştır bazı şeyleri..
    2 ...
  25. 15.
  26. hayatını tek kişiye bile ağlayamamış insandan daha saygıdeğer insandır.
    1 ...
  27. 16.
  28. bir bağyan olması kuvvetle muhtemeldir. **
    1 ...
  29. 17.
  30. 18.
  31. hayatının bir parçası değil onu hayatın olarak görürsün.
    seven her insanın içinde olduğu bir tutumdur ve acınılacak bir durum yoktur ortada.
    0 ...
  32. 19.
  33. genellikle sevgili yaptıktan sonra tüm dostlarını unutup tüm aktivitelerini aldığı nefesi bile sevgilsine göre ayarlayan, düzenleyen vefasız kişidir.
    0 ...
  34. 20.
  35. kaç kişiye endeklese acınamayacak hale gelir? üç-beş kişiyle aynı anda görüşüp sonra aralarından kura çekip birini mi seçsin? yada yok yaa şimdi o zamanda tek kişi olur. üç dört kişiyle hayatını zevk sefa içinde süründürüp gitsin.
    2 ...
  36. 21.
  37. o kişi hayatından çıktığında acınası olan insandır.
    0 ...
  38. 22.
  39. herşey bittiğinde durmadan ağlayıp sızlanan kendini yırtan insandır. genelde dişilerde görülür. ayrılınca kendini boşlukta hisseder ilk yavşayana bağlanmaya çalışır. bu safhada arkadaş çevresini kendinden uzaklaştırır gizli saklı işler çevirmeye yeltenir. 1 ay sonra sosyal ağlarında yeni ilişki durumuna dair iletiler görmek mümkündür. bağlanır ayrılır onu unutmak için yeni birine bağlanır ayrılır vs böyle devam eder.
    0 ...
  40. 23.
  41. ayrılalı iki buçuk yıl oldu, yaklaşık bir yıldır ise hiç görmüyordum onu. ta ki bu güne kadar... yaklaşık bir yıl sonra karşılaştık; karşılaşma dediysem yolda yürürken göz göze geldik. bir anda içim cız etti, kalbim yerinden çıkacak gibi çarptı. ilk günkü gibi; ona olan sevgim hiç bitmedi.

    o gittikten sonra düştüğüm bu boşluğa daha önce lisede tüm arkadaşlıklarım bittiğinde düşmüştüm. bu iki hadise dışında böyle boşluklara, bir başınalıklara düşmedim, çok şükür. lisede tüm arkadaşlarımla aram bozulduktan sonra o boşluktan kötü arkadaşlıklar kurup kötü alışkanlıkların olduğu ortamlarda takılarak çıkmıştım. sonra onu gördüm. ilk gördüğümde bir parçam olacağı içime doğmuştu sanki, tanımadan kıskanırdım onu. sonra birbirimizin olduk, iki buçuk yıla yakın yaşamlarımızı paylaştık. ben kötü ortamlardan uzaklaştım onun yanımda olmasıyla. sonra o gitti, o gittiğinden beri boşluğunu dolduracak bir şey bulamadım. ilişkilerim oldu elbette; hiçbir şey duyumsamadığım, sevmeden seviştiğim. hatta sokaklarda seviştiğim... düzgün kızlara da bağlanmaya çalıştım, şimdileri anlıyorum bunun nedenini; onunla olan ilişkime benzer bir ilişki olur belki diye ama olmadı tabiki. zaten suskun biri olduğum için arkadaşlık da kuramadım pek. bir iki eski dost dışında... onlarda sık sık görüşmüyorum.

    yani diyeceğim o ki, hayatımı ona endeksledikten sonra o hayatına devam etti, ben de devam ediyorum ama o olmadan onunla... pişman mıyım? asla! iyi ki tanımışım, sevmişim onu. acınası olduğumu sanmıyorum, halimizi şükürler olsun.

    yanımda sadece ailem var ve iyi ki ailem var, beni hiç yalnız bırakmayan, çok şükür allah'a.
    1 ...
  42. 24.
  43. unutması lazım. hayat tek bir kişiye adanacak kadar uzun değildir. sevmek, sevilmek güzel ama canım, cicim, aşkımla nereye kadar?
    0 ...
  44. 25.
  45. Cemal Süreya,Nazım Hikmet,Turgut uyar ve bunun gibi nice şairler de acınası insanlarmış meğersem diye düşündüm şu an!
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük