içinde her daim ukte kalan çocuktur.
benim işte o çocuk. hem çocukluğumu geçirdiğim şehrin her yanının merdiven ve yokuşlarla dolu olmasından dolayı, hem de maddi imkansızlıklar sebebi ile hiç bisikletim olmadı. sırf içimde kalan uktenin acısını çıkarmak için üniversite yıllarımda bit pazarlarından topladığım işe yarar plakları satarak bir adet castello aldım. yıllarca bindim ona, acısını çıkarırcasına çocukluğumdaki ezikliğin.
hiç bisikletim olmadı hep otlandım durdum mahallenin diğer veletlerinden.
içinde ukte kalmış çocuktur. parası olsa şimdi gider bisikleti alır. ama yıllar geçmiş üzerinden aynı tadı hayatta vermez 20 küsür yaşındaki bisiklet..
bisiklet sürmeyi 15 yaşında tesadür eseri öğrenmiştir. akranları bisiklet sürerken içini çekerek bakmıştır onlara. ailesini kıt kanaat geçindiği anlamaz o çocuk. sürekli annesini sıkıştırır ama nafiledir. bilmezki maaşın ay sonuna zor denk geldiğini.
Benim annem ve babamın içinde bulunduğu durumdur. Bisiklet sürmeyi bilmezler. Ancak oğullarını ( yani ben) bizim gibi içinde ukte kalmasın diye profesyonel bisikletçi yapmışlardır.
yaşamadım ama eminimki çok çok kötü bir duygudur,ileride çocuğum olursa ilk alacağım şey ona bisiklet olacaktır çünkü basit gibi gelebilir ama bisiklet bir çocuğun herşeyidir...
hayatında hiç deniz görmemiş çocuktan, hayatında hiç temiz yiyecek yiyememiş çocuktan, hayatında hiç karnı gerçekten doymamış çocuktan ilerdedir; tabi yalnızca hayatında hiç bisiklet sahibi olamamış çocuktan bahsediyorsak.
en azından içi sıcak evinin bulunduğu mahallede arkadaşlarının bindiği bisikletlerle tur atabilme şansına sahiptir.
arkadaşımdır o çocuk. Hergün benden izin alarak binerdi o kırmızı bisan bisikletime. Birgün karar verdim. Bisikletimi ertesi gün ona vercem. Sabah oldu. ilk işim onun yanına gitmek oldu. Kapıyı annesi açtı. Arkadaşımı sordum icerde olduğunu söyledi. Yanına gittim. Ve bisikletimi ona vereceğimi söyledim. Ağlamaya başladı. Çok ağladı. Hayır işin garibi bende ağlamıştım. Neyse kabul etmem falan dedi. Sonunda kabul etti. Eve gittim. Anneme anlattım. Tabi o zaman bisiklet kıymetli. Biz de zengin değildik nihayetinde. ikinci bir şansımız yoktu. Bisikletsiz kaldım. Olsun. Onun o gözlerinde gördüğüm sevinç bana ömrüm boyunca yeter sözlük. Buda böyle bir anımdır.
gururundan dolayı hiçbir arkadaşından bisikletini isteyemeyenleri de vardır benim gibi. öğrenemez o yüzden.sürmeyi bildiğini ama bunu sevmediğini söyler.bunun gibi koca bir yalanı arkadaşlarına yutturmaya çalışır.
Herzaman içinde bir acı oluşturan çocukluktan kalma üzücü acı bir detaydır ancak bu acılar yıkmaz güçlendirir ki büyüyünce malının, parasının, vefanın, yardımseverliğin değerini bilen insandır. Yoksulluğu yaşamıştır.
çocukken tüm arkadaşlarımın içinde bulunduğu durumdu ve ben bisikletimle dışarı çıkardım ama hiç binemeden eve girerdim. çünkü sırayla hepsinin sürmesine izin verirdim.
30'undan sonra inadına sahip olduğum ışıklı supap lambaları taktığım sinyaller, led ışıklar, elektronik korna derken insanların bana bir apaçi bir kro muamelesi yaptığı variyetlik yada yoksulluk adı her neyse işte; bir çocuk için ezikliktir.
bi yani yarim kalmis cocuktur. her sene karnede soz verilmis ama hic birisinde alinmamis bisiklettir, annesi hakli olarak cocugunun basina bisey gelir diye korkmakta kiyamamaktadir ama cocugunae korkulariyla yarim kalan bir cocukluk yasatmistir, gizli sakli arkadaslarinin bisikletine binmis ama icinde ki ozlem hic bi zaman gitmemistir ve her bisiklet gordugunde cocukluguna doner. yapmayin kiymayin her seferinde cocukluga itmeyin bi cocugun hayalleriyle oynamayin ve en onemlisi koca koca cocuklar yaratmayin ben gibi.