gitmeden önce aşırı önyargıları olan. gidip gezdikten sonra aa yok canım daha neler diyebilecek insandır. zannettiğin aksine eli sopalı bacağı şalvarlı insanlar olmadığını görecek daha güzel hiçbiyerde kebap yiyemiceğini anlıyacak insandır.
çok şey kaçırmış insandır oysaki mekik çekmeden karın kası yapabileceğiniz bir şehirdir adana.. burda bütün insanlar roberto carlos un karın adelesine sahiptir..
gitmemiş olmamdan öte, hiç de gitmek istemediğim bir şehirdir adana.
doğal güzellikleriyle değil de, genelde gazete manşetlerinden veya ikinci sayfadan verilen aile içi şiddet, düğünde kavga, mahallede sürtüşme tarzı haberlerle aklıma yer edinmiş bir şehir olmasından dolayı yaşamayı hiç düşünmediğim şehir gibi duruyor.
aslında bu bahanesi, ben kışı severim, kalın paltolar giymeyi, yünlü kazaklara sarıp sarmalanmayı isterim. ne yaparım ben o sıcakta, şunun şurasında iki ay sıcağa dayanamıyorum zaten.
dilberler sekisini ilk duydugunda agzının suyu akacak ama sekiyi gördüğünde bu başlıgın kapsamından çıkacak olan insandır...ayrıca hayal kırıklıgına ugrayacaktır...
sıcakla gerçek anlamda tanışmamış,piyasayı karşıyaka'ya bağlayan o sallantılı köprüden geçmemiş,adana'nın kızılay'ı gazipaşa'da bir ileri bir geri dolaşmamış,dilberler sekisi'nde bisiklet sürmemiş,sevgi adası'nda uçurtma uçurmamış,şehirdeki müzik potansiyelini görmemiş insandır.
edit:kayıp değildir.gelir görürse hayatı için yeni bir bakış açısıdır, kazançtır.