hayatın tek amacı

entry18 galeri0
    18.
  1. Hayatta kalmak. Her şey oyunun içinde kalmak için aslında.
    0 ...
  2. 17.
  3. Yemek sevişmek kimseye bulasmadan huzurlu bir sekilde bir böcük gibi gezmek tozmak. Ancak bu ülkede ikincisine ulaşmak için, yemek haricindeki diğer şeylere giden zamana çok acıyorum efendim. Tam bir erişilemez karadelik.
    1 ...
  4. 16.
  5. 15.
  6. her şey güllük gülistanlıkken bazen bunu düşünüyorum. ağzıma sıçılıyor. net bi cevap bulamıyorum. belirsizlik sinirlerimi bozmuştur her zaman.
    2 ...
  7. 14.
  8. Zengin koca bulmaktır. Bizim gibi bazıları doğuştan elenmiş olarak dünyaya gelir.

    Bazıları ise şanslı seçilmişlerdir.

    (bkz: Şeyma subaşı)
    0 ...
  9. 13.
  10. iman selameti içinde ölmektir.
    1 ...
  11. 12.
  12. doğ,büyü,oku,iş bul,evlen,çocuk sahibi,emekli ol, sonrası beyaz ışık ve pamuk.
    1 ...
  13. 11.
  14. Yaşamaktır. Alabildiğince yaşamak, boşlukları doldurmak, asla dolmayacak o boşlukları doldurmaya ısrarla devam etmektir.
    2 ...
  15. 10.
  16. Ölmek için yaşıyoruz, başka birşey değil.
    6 ...
  17. 9.
  18. hayattan zevk alırken kendi yolundan gitmektir.
    1 ...
  19. 8.
  20. hayatin amaci tamamiyla yaşamak için çalışmak .
    0 ...
  21. 7.
  22. Şuan ki yaşamdan bahsetmek oldukça manidar olurdu . Para kazanmak için yaşıyoruz,ama biz ölüp gideceğiz ve para hala bu dünyanın sonuna kadar yaşayacak
    1 ...
  23. 6.
  24. verilen nefes sayısını tüketmek, bu süre zarfında iyi insan olmaya çalışmak.
    1 ...
  25. 5.
  26. Ye, iç, sıç.
    Devamında bir çok şey yaşasak da bunlar olmadan yaşamak imkansız.
    6 ...
  27. 4.
  28. varış, vuruş, çoğalış. çünkü hayat çok sekxs.
    1 ...
  29. 3.
  30. paradır para.
    çıkarana sokam yara. tövbe est.*
    2 ...
  31. 2.
  32. Allah'ın rızasını kazanmaktır.
    4 ...
  33. 1.
  34. Bir kız ve bir erkek...
    Sessizce gökyüzünü izliyorlar.

    Bir kumsalda sırtları kumlara bulanmış,
    Ve ayakları zirifi denize bakarken.

    Birbirlerine dokunmuyorlar. Gecenin karanlığında birbirine uyumlu yatan vücutlarıyla sessizce duruyorlar. Biraz sessizlik içerisinde kendileriyle başbaşa kalmalılar.

    Kızın saçları omuzlarına dökülmüyor.
    Selvi boyu, ince zarif parmakları, dolgun dudakları, küçük ve kalkık bir burnu, kar beyazı teni yok.

    Erkek de yakışıklı değil ve de cebinde bir tomar parayla gezmiyor, insanları yönetebilecek hüküm gücü yok.

    Ceplerindeki son kuruşa varasıya aldıkları ucuz şarapla ve birayla sarhoş olmuşlar tüm gece. Bağıra çağıra sokaklarda gezmiş, nedensizce atm tekmelemişler. Hatta bir ara tanımadıkları bir evin, tanımadıkları bahçesindeki, onlara yabancı çiçekler arasında sevişmişler.

    Pişman değiller.
    Aşık ya da sevgili değiller.
    Peri masallarına inanmıyorlar.
    Hüzünlü ya da mutlu değiller.
    Kafalarına takılan bir şey yok.
    Yarın daha kargalar bokunu yemeden, sırf para kazanmak için uyanmak zorunda değiller.
    Ödemeleri gereken faturaları ya da bir ev kredisi yok.
    Daha kendilerine sahip çıkamazken başkalarını benimseyen aptallardan da değiller.
    Saçma kıskançlıkları yok.

    Sarhoş, şehvetli ve yorgunlar.

    Etraflarındaki sirkleri umursamıyorlar. Karınları aç. En yakın zamanda işemeleri gerekiyor. Evlilik prangalarına takılma, düğün, gelinlik, damatlık, çocuk gibi şeyleri arzulamıyorlar.

    Tek arzuları istediğikleri yerde sertçe düzüşüp, gezip, bolca eğlenip, konuşmak. Sürekli birbirleriyle konuşup düşünmek istiyorlar. Vücutsal olarak tatmin oldukları kadar zihinsel olarak da boşaltabiliyorlar birbirlerini.

    Eve, arabaya, dev aptal kutularına, son model telefonlara ya da koltuk takımına sahip olmak için hayatları boyunca çalışmayı kabullenmemişler. Karınlarını doyurabilmek için paraya ihtiyaçlarının olmadığının farkındalar.

    Orada, o kumsalda sessizce yatarken ne denli yorgun, doyuma ulaşmış ve uyuşmuş olduklarından başka bir şeyi düşünmüyorlar.

    Uykuya dalmadan önce yavaşca birbirlerine sokulmuşlar. Elleri birbirlerinin beline ve boynuna dolanmış, bacakları birbirlerine doğru kıvrılmış. Tenleri şu kısa sürede birbine o kadar alışmış ki bir yapbozun bütünü gibiler.

    Ne kadar da yorulmuşlar.

    Bu yorgunluk ne kadar da canlı hissettiriyor...
    12 ...
© 2025 uludağ sözlük