tahta kalemi ile ortasından ikiye ayrılmış yumurtanın bir tarafı ipanayla diğer tarafı sıradan macunla fırçalanır sonra bir müddet sirkede bekletilir, bu deneyi hatılarsınız...
sıradan macunla fırçalanan tarafa dokunulduğunda direkt sünger gibi çürük çarık bir vaziyette içe göçerdi, ipana ile fırçalanan taraf ise tık tık ses verirdi. ayrıca artık nasıl bir sıradan macunla fırçalıyorlarla direkt sararırdı o taraf (tutkal mı kullandın be adam macun diye).
işte hayatın kendisi de böyle , tam orta yerinden bölünmüş vaziyette yaşıyoruz bu dünyada, her güzelliğin bir sıradan macunlu hali var. her olumsuzluğun da bir ipanalı formatı...
öyle de olması gerekiyor belki de, her şey güllü dallı olmuyor. ruslar bir özdeyişlerinde güzel açıklarlar bu karmaşayı; "tatlıyı anlamak için tuzluyu sevmelisiniz, çünkü o tadın kıymeti tuzluyu bilmeyende olmaz"
sosyal mesajımız şudur ki; iyisiyle kötüsüyle hayat işte, yaşayıp gidelim çok feryat figan etmeden. tek sıkıntımız hayatın sıradan macunla fırçalanan tarafının sararması, o da olmasa tam süper olacak.