hayat hiç beklemediğimiz anlarda beklemediğimiz kontra ataklarla golü bulur ya da ofsayt olur ama tanrı golü verir. üçüncü bi ihtimalse gölü kendi kalenize atarsınız. benim yaşadığım ikincisi; ofsayttan gelen gol.. ki olay (felakette denebilir) söyle cereyan etti ruhu hasta edercesine;
anne ve babanızın olmasına rağmen (sözde varlar, gizli özneler bu iki insan) on sekiz sene boyunca size bakan, büyüten ve size ait, tek varlık olan babaanneniz vefat eder. yaşanılan acıyı buhranı yıkımı anlarsınız az çok, başınıza gelse daha bi 'zevkli' anlarsınız ya neyse. vefat eder ya bu insan siz bunca yıl ona alışmışken, onu yaşamışken birden silinmiştir hayatınızdan.
o vefat ettikten sonra (vefat kelimesini kullanıyorum hep ölüm kelimesini daha çok sevsemde. ama o insana ölüm kelimesi hakaret gibi geldiği için kullanamıyorum. kırılır bana diye düşünüyorum çocukca bi aptallıkla)
hayatın önce kimsesizlikle başlayıp ardından manevi ve maddi cephelerden amansızca saldırılarını düşünecek kadar sakinleşmemişse eviniz, kalabalıksa kafanızın içi gibi eviniz, şöyle küçücük bi durum olur küçücük dediğime bakmayın yarattığı acıyı bilemezsiniz. işte budur küçücük durum;
taziyeye gelen misafirlere kola ikram edilir. kola bitmiştir o an. evden seslenirler içerden 'sismezenci ooolum gidip bakkaldan bi kola al gel' gelirsin bakkala başsağlığı dileklerini dinledikten,müfredattaki tabirleri kullandıktan sora saadete gelirsin 'abi bana bi kola versene' diye. bakkal amca kolayı poşete koymuş tezgahın üstüne bırakmıştır almanız için. elini cüzdanına atarsın çıkartırsın hiç düşünmeden, bugüne kadar cüzdanın içinin boş olması gibi bi endişe yaşamadığındandır bu. ama işte hayatın götüne girdiği an çıkar cüzdandan fışkırırcasına.. bi kaç bozukluktan fazlası yoktur cüzdanda. nefes alış verişleriniz bile kesilir donar kalırsınız. babaanneniz yaşarken hiç boş kalmayan o cüzdan boştur şimdi ve sizi öldüren şeyse artık para isteyeceğiniz babaanneniz yoktur.. size hiçbir zaman para veremeyecektir artık.. bakkal amca cüzdanda para olmadığını görür, sizin öyle donup kalmanızdan ne kadar yıkılmış olduğunuzu da anlar belki bi zerre. 'sismezenci oolum yanlış anlama ama bu kolada benden olsun evladım hadi al götür ' der yılların aile dostu bakkalı. siz zar zor duyarsınız ne dediğini o yıkılmışlık anında. ardınıza bakmadan çıkarsınız bakkaldan gözünüze yaşlar dolar, tenha bi köşeye kadar ağlamamayı beceremeden hemde. ağlar, ağlar, ağlarsınız.binlerce kez ölür, ölür, ölürsünüz.. işte o ana tek bi tasvir vardır her ne kadar yetersiz kalsada işte o an;
aşık olduğun andır olsa olsa. en asil duygu gibi gelebilir ama öyle değil arkadaşım.
sıçtığının resmi.
giriyor kolay kolay da hazmedilmiyor.
tavsiyem kaçınız. hatta depar atınız, yuvarlanınız.