hayatın en büyük amacı

entry1 galeri0
    1.
  1. işte aşağıda bahsi gecen zatın rızasını kazanmaktır.

    okumaktan kendimi alamadığım metindir

    Başını kaldır, kendini tanıttırmak isteyen fa'al ve kudretli bir
    Zâtın hârika işlerine bak. Sen başıboş olmadığın gibi, bu hadiseler de
    başıboş olamazlar. Herbirisi çok hikmetli vazifeler peşinde
    koşturuluyorlar. Bir Müdebbir-i Hakîm tarafından istihdam olunuyorlar"
    diye ihtar ediyorlar.
    ayet-ül kübra'dan
    Şimdi, bak çeşmelere, çaylara, ırmaklara; yerden, dağlardan
    kaynamaları tesadüfî değildir. Çünkü, onlara terettüb eden âsâr-ı
    rahmet olan faydaların ve semerelerin şehâdetiyle ve dağlarda bir
    mîzan-ı hâcetle iddiharlarının ifadesiyle ve bir mîzan-ı hikmetle
    gönderilmelerinin delâletiyle gösteriliyor ki, bir Rabb-i Hakîmin
    teshîriyle ve iddiharıyladır. Ve kaynamaları ise, Onun emrine
    heyecanla imtisâl etmeleridir.

    Şimdi, yerdeki bütün taşların ve cevâhirlerin ve mâdenlerin envaına
    bak. Bunların tezyinâtları ve menfaatli hâsiyetleri bir Sâni-i Hakîmin
    tezyini ile, tertibi ile, tedbîri ile, tasviri ile olduğunu onlara
    müteallik hakîmâne faydaları ve mesâlih-i hayatiye ve levâzımât-ı
    insaniye ve hâcât-ı hayvaniyeye muvâfık bir tarzda ihzârları
    gösteriyor.

    Şimdi, çiçeklere, meyvelere bak. Bunların gülümsemeleri ve tatları ve
    güzellikleri ve nakışları ve koku vermeleri bir Sâni-i Kerîmin, bir
    Mün'im-i Rahîmin sofrasında birer tarife, birer dâvetnâme hükmünde
    olarak muhtelif renk ve koku ve tatlarla her neve ayrı ayrı tarife ve
    dâvetnâme olarak verilmiştir.

    Şimdi, kuşlara bak. Onların söyleşmeleri ve cıvıldaşmaları, bir Sâni-i
    Hakîmin intak ve söyletmesi olduğuna delil-i katî ise, hayret verir
    bir tarzda birbirine o seslerle müdâvele-i hissiyât ve ifade-i maksad
    etmeleridir.

    Şimdi, bulutlara bak. Yağmurun şıpıltıları mânâsız bir ses olmadığına
    ve şimşek ile gök gürlemesi boş bir gürültü olmadığına katî delil ise;
    hâlî bir boşlukta o acâibi icâd etmek ve onlardan âb-ı hayat
    hükmündeki damlaları sağmak ve zemin yüzündeki muhtaç ve müştak
    zîhayatlara emzirmek gösteriyor ki, o şırıltı, o gürültü gayet mânidar
    ve hikmettardır ki; bir Rabb-i Kerîmin emriyle müştaklara o yağmur
    bağırıyor ki, "Sizlere müjde, geliyoruz!" mânâsını ifade ederler.

    Şimdi göğe bak, gök içinde hadsiz ecrâmdan yalnız kamere dikkat et.
    Onun hareketi bir Kadîr-i Hakîmin emriyle olduğu, ona müteallik ve
    yeryüzüne âit mühim hikmetlerdir ki, başka yerde beyân ettiğimizden,
    kısa kesiyoruz.

    işte, ziyâdan tut, tâ kamere kadar saydığımız küllî unsurlar, gayet
    geniş bir tarzda ve büyük bir mikyasta bir pencere açar, bir Vâcibü'l-
    Vücudun vahdetini ve kemâl-i kudretini ve azamet-i saltanatını
    gösterir, ilân ederler.

    20. pencerden
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük