zaman gelir ve o kapıyı çalar, artık gitme vakti gelmiştir. yanına hiç bir şey almadan çırılçıplak yalın bir şekilde gitme gerçeğidir. arkasında yoğun bir acı bırakır.
siz ne yaparsanız yapın, er ya da geç akacağı yere akıyor hayat. akıtmasanız bile akıyor yani.. hani kumsalda dalganın vurduğu yera ayağını koyarsın da sen ne kadar bastırırsan basıtr kumlar dalgayla birlikte hareket eder yaa, kayıverirler.öyle kayıveriyor hayat, olması gereken yere doğru..
hayattayken "ölüm" gibi geliyorsa olsa da kaybettiklerimiz için,
bireysel düşünüldüğünde "hayatta olmak" aslında hayatın en acı gerçeği.
çünkü her an herşeyin değiştiği ama yine de sonunda kendi yatağını bulan bu nehir, relatif döngü içinde kabullenemeyişlerimizle ile boğuyor bizleri.*