Çocukluğum ! O yıllar. Bir dövüşçü olup Japonya'ya gitmek istiyordum. Şimdi ben bile güldüm bu duruma.
Akrabalardan birileriyle grup kırma oyunu oynardık. Bir yerlerden hadi bakalım kim atlayacak kim yapamayacak diye oynardık. Hayati tehlike atlattığım bile oldu.
Sonra, bir takım ergenlik yaşları ve sonrası olgunluk hikayeleri falan işte.
Hep mi geçmiş aranır ben merak ediyorum. Ölmez de sağ kalırsak, yaşlanınca şu günleri de arar mıyız ? O nu hiç bilemedim şimdi.
işin kısası. Velhasılı. Kahpesin dünya.
Ben çocukken masmavi olan okyanus şimdi de aynısın ve dalgaların yine o günlerde olduğu kadar coşkulu, ama ben öyle değilim. Yaşlanıncada yine sen aynı mavilikte olacaksın, yine dalgaların kıyıya vuracak, ben ölünce de aynısını yapacaksın. Kısaca sen Kahpesin be dünya...
Namuslu şerefli kalarak hayat kurmak mümkün değil bu dünyada. Her halükarda puştluk ibnelik yaptırıyorlar eninde sonunda istemesen de.
Bir kap yemek yemek için kundaktaki bebenin sabi sübyanın hakkını her yerlerinden kahpelik gavatlık pislik akan siyasilere kodamanlara yedirmeye iş yapmak çalışmak adı altında mecbur bırakan bir dünya var ortada.