bulunduğunuz yaşa gelene kadar kurduğunuz hayallerden git gide ne kadar uzaklaştığınızı, ilerideki hayatınızın nasıl olacağını kestiremediğiniz anlar bütünüdür. örnek vermek gerekirse;
üniversiteyi uzatmış, sadece sınavlara gidip gelen, onun dışında evde bütün gün oturup film izleyen, arada bir arkadaşlarla çıkıp iki muhabbet yapan bir işsizsinizdir. yine böyle bir günde arkadaşlarla oturulur, muhabbet edilir, tavla oynanır. tavla oynayan arkadaşlardan biri üniversite öğrencisi, diğeri ise iyi bir işte kendi yağında kavrulacak kadar çalışıyordur. ve olaylar şöyle gelişir;
öğrenci: saçı sakalı salmışsın antipskotik?
antipskotik: napalım be hacı bütün gün evde oturunca böyle oluyo işte.
çalışan: ...
öğrenci: ...
antipskotik: çalışan, atkın güzelmiş la, versene takılayım biraz.
öğrenci: napıcaksın oğlum atkıyı evin içinde takıp fotoğraf mı çekiceksin?
çalışan: hahahahhahahah
öğrenci: hahahahhah öyle değil mi ama abi?
garson: hahahahahah
antipskotik: hehe. öyle tabi amk.
daha da vahimi, boktan olanın sadece senin hayatın olduğunun farkına varılmasıdır. oysa bakarsın milletin keyfi yerinde. ohh maşallah... nerde yanlış yaptığını düşünürsün, her yanlışının haklı bir sebebi vardır. bu yüzden kaderine söversin.
hayatın ne kadar boktan olduğunu ne zaman düşünsen, o hayat yine bokluk yapar umut verir. sağolsun, eşşeği kaybettirip kaybettirip bulduğunuzu sandırır.
Gerizekalı ergenlerin anasından babasından azarı yedikçe yaşadıkları aydınlanma ve farkındalık. Çocuğum otur hele bir okul bitsin, bir maaşın olun, evlen iki üç de çocuğun olsun, o zaman gel.
Ayrıca ne o öyle dört kelimede bir "şey" demişin, azalt onları.
Hiçbir hayalî gerçeklemeyen insanların yaşadığı farkındalıktır. çocuk yaparsın çocuk sana benzemez veya benzese bile anan baban torunlarını göremez. Hep böyle yarımlık vardır.