varliktan sonra akillara raptiye ile ili$tirilen, hayattan gocup giden insanlari gordukce yollara du$uren anlam. var mi yok mu kesin bilmek gerekmez. insanoglunun icinde bulundugu daimi arayi$in en normal sonucudur hayatin anlamini aramak.
kendi anlamınızı hayata katamamaktır o. kendine anlam bulamayanların hayatla anlamsız kavgasıdır. hayatın baktığında göremediği, göremediği için de kendini hissettiremediği insanların arayışıdır.ama nafile.kendine anlam katamayan hiç kimse hayata da bir anlam bulamayacaktır..
sokrates de aradi ama k...na toprak dolmadi mi sorusunu akla getiren arayistir. ama haddizatinda bu arayisin cevabi zaten tamda bu toprak dolma asamisinda vuku bulacatir.
anlamsızlığın zıttı olarak meydana gelen bir görüştür.Kişi ne zaman boşluğa düşerse aramaya koyulur;fakat boşluğa düştükten sonra buldum diyene rastlanamayan bir kavramdır.
anlamı olduğunu sanmakla başlayan durumdur, vakir geçer olmadığını anlarsın. çünkü bir tek ayrıntıda saklanmaz hayatın anlamı. zaten hayat başlı başına bir armağandır insana, kullanmasını bilene...
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
insan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya
Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin
insan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
insan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına
Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın
Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana
sıklıkla başvurulan ve kah eli boş dönülen, kah derin manalara ulaşılan, netice itibariyle unutulan, yeniden ve yeniden aranan şeydir hayatın anlamı. ayrıca bu şey döneme göre değişiklik de göstermektedir.şöyle ki; aşıkken hayatınızın anlamı aşkınız oluverir, çocuğunuz olunca çocuğunuz, aileyle birlikteyken aileniz, sevdiğin biri ölünce anlamsız oluverir hayatın anlamı. değişir yani sık sık. buldum sanıverirken hoop bir anda gidivermiştir. bu nedenle sürekli 'hayatın anlamı ne?' diye düşünmeyi bırakmalı, zaman zaman da gelişine yaşamalıdır hayatı,zira anlamını bulmak veya yitirmekle pek de bir şeyi değiştiremez insanoğlu. *
'kusursuz çiçek o kadar güzel ve nadirdir ki tüm ömrünü onu bulmaya harcasan hayatını bosa harcamıs sayılmazsın.' diyordu bi filmde; aramamak bulamamaktan da kötü...
bulup bulup yitirilen anlamdır bazen de.
aradıkça bulamamaktır. tamam buldum diye düşündükçe bulduğunun aslında anlam olmadığını anlamaktır. zor iştir, çetrefillidir. bazen vazgeçmek ve anlamsızlığa inanmaktır. hayatı geldiği gibi yaşamak, öylesine nefes almaktır.*
burası ve orası arasında gidip gelmek..buradayken hep orayı özlemek oraya gittiğinde oranın da buradan hiç farklı olmadığını görüp yine oraya gitmek istemek..