Hayatı, suyun akışına kapılmuş bir çöp gibi sürüklenmek olarak görenler, bir kuşun kapıp gitmesini ya da kıyıya sürüklenip toza toprağa karışmayı da göze almalıdırlar.
Ancak inanan insan hayatı hiçbir zaman basite alamaz. Hataları, yanlışlıkları tövbe ile tecrübeye, yaptığı güzel işleri de umut ile, yaşama sevincine dönüşür.
Rabbin izni ile düşüncede bize ağır gelen sorumluklar yine O’nun merhametiyle iyi bir kul olma hazzını yaşatır bize.
biz zayıf tabiatlı kimseler için sevgidir efendim.
sevgi yoksa kuru bir dala döner anlamsızlaşırız.
sevmek bizim durumumuzda olanlar için en hayati ihtiyaç...
öyle sevgi doluyuz ve öyle sevgisiziz ki...
yaşamsal fonksiyonlarımızı kaybetmek üzereyiz.
bir damlasını yaşasak dirileceğiz.
ah dostlarım, ah...
tanrı bize sevin demiş.
bana yakın olmak için
benim varlığımı hissetmeniz için
bir araya gelmeniz,
bir bütün olmanız gerekir,
yoksa benden çok uzaklara düşersiniz
rahmetimi bilemezsiniz demiş...
Kabul et, affet, özgür bırak felsefesi benim hayatımı anlamlı kılmamda vesile oldu. Durumsal farkındalığım arttı. Kendime ve başkalarına karşı daha merhametli ve affediciyim.
Ama hayatımı en güzel kılan şey nedir derseniz ailem derim.
bir takım çaresizlikler ile ilgisi olmayan şeydir. bu sizinle ilgilidir. sizde hayat değilsiniz. insan beyni gözler vasıtası ile dünyayı bir bütün olarak algılar. tüm diğer duyular ve beynin tüm işlevleri ile birlikte sezgiler oluştururken de bütünlük algısı hakimdir zihinde. belki de bundan kaynaklı algı yanılsamalarıdır bir takım çaresizlikler. çaresizliklere takılmayın onlarda ne kendi başlarına ne de birlikte hayatın kendisi olamıyorlar.