'' bir bardak kahve mi içsem yoksa kendimi mi öldürsem ? '' şeklindeki ünlü albert camus sözünün akla getirdiğidir. birbiri arasına girmiş bir sürü düşünce ve insanın sürüklendiği bir zaman nehrinde her gün bir daha boğulma durumu...
hayatı bekleyerek yaşıyoruz. tam anlamıyla böyle. ulan şu okul bi bitsin her şey düzelecek. ulan şu işe bi girsem mükemmel olacak, şu arabayı aldım mı tamamdır. olmuyor işte. okul bitince her şey düzelmiyor. o işe girdiğinde her şey mükemmel olmuyor. her şey aynı. sadece ölmeyi beklerken biraz daha uğraşıyorsunuz. hiç bir anlamı yok. ne yaparsan yap. hep bir sonrakini bekliyorsun düzelecek diye. hayır düzelmiyor.
insan bunu küçükken fark edemiyor ama belli bir yaşa gelince hayatın gerçekten anlamsız olduğunu fark ediyor. Yıllarca eğitim gör, bir iş sahibi ol, ev araba al, evlen ve ölmek için sıra numarası alıp beklemeye başla. işte hayat bundan ibaret. Bir de tüm bu sıkıntılı kovalamaca yetmezmiş gibi ülkede ekonomik sıkıntılar yaşanması. Tüm bunların sonucu olarak bir yığın mutsuz insanlar oluyor. Şimdi diyeceksiniz bunları yaparken de mutlu olabilirsin ama olmuyor işte. Bu hayat böyle devam ettiği sürece mutlu insanlar göremeyeceğiz sadece yapması gerektiğini düşündüğü için yaptığı şeyleri tekrar eden insanlar olarak kalacağız.
Her türlü insanın anlamaktan bile bile kaçındığı durumdur. Kimse "hayat savaşmaya değer","bir amacın olmadığı için anlamsız" martavalları okumasın. Hem halim vaktim çok şükür yerinde hem de çok iyi bir okulda öğrenim görüyorum. Tamamen olgunlaşmayla ve cesaretle ilişkilendirdiğim bir konu.
içinde nasıl çıkabileceğimi bilemiyorum, bulamıyorum. 5 yıldır aynı vaziyetteyim. bir yandna üniversitede okurken diğer yandan türkiye'nin en önemli araştırma kurumlarından birinde oldukça iyi bir mevkide çalışıyor olduğum sırada da durum aynıydı, bunalıp istifa ettim. bir süre çalışmayayım belki düzelirim diye hayal ettim. olmadı. 3 yıl boş boş gezdim, yattım uyudum, okula gittim kantinde takıldım, arkadaşlarımla gezdim tozdum. olmadı. düşündükçe, psikolojik olarak dahada dibe battım. olmadı. iş teklifi geldi, şehir değiştirdim, işe başladım. yine olmadı. 2 kez intihar deneyimim oldu. hayatımda kafamın en rahat olduğu zamanları, intihar denemelerinin ertesi günü hissettim. mal mısın lan niye intihar ediyorsun hayat güzel diye düşündüm, sadece 3 gün sürdü. sonra yine aynı kafa.
insan geleceğini düşünür, ona göre hayaller kurar. ben geleceği düşününce çıldıracak gibi oluyorum. biriyle evlen, kariyerinde yüksel, çoluk çocuğa karış, emekli ol, öl. bana bunlar o kadar korkunç geliyor ki düşünmeyi bırakmak için kendi kendimle havadan sudan muhabbet ediyorum. sonra delirdiğime karar veriyorum. hayatın anlamsızlığı, geleceğin, yaşamanın anlamsızlığı yüzüme sertçe devamlı vuruyor.
depresyon sonrasında ve içinde yaşanan her şeyin tatsız ve olumsuz görünmesi sonucunda varılan sonuç. bu anlamsızlık hissi depresyonun başlangıcında hissedildiği gibi ortasında da vuku bulabilir. önemli olan bu gibi zorlu süreçlerden yara alarak değil, iyileşerek çıkmaktır.
şu anda bu duyguya sonuna kadar kapıldığım andır. hedeflerime sımsıkıya tutunmuşken bir anda içime düşen umutsuzluk başaramama hissi ya olmazsa ? diye konuşan iç sesim beni anlamsızlığa itti. bütün hayatı hatta hayatının anlamı bir sınava bağlı olan insanlara gelsin sitemim. hayatın anlamı şu sınavı geçmemde...
hayat anlamlıdır anlamlı olmasına da herkes için farklı bir anlam ifade eder önemli olan hayatın hepimize ayrı ayrı verdiği rolleri bulup oyunu kurallarına göre oynayabilmemiz o zaman hayatın bizim için ne anlam ifade ettiğini bulabiliriz ve mutlak mutluluğa ulaşabiliriz belki de...
Hayata anlam yüklemeyi beceremeyecek kadar olanların pes edilişlerinin üstünü kapattığı cümle. Herşey çok basit zaten hayat anlamsız de kurtul işin içinden. Sen hayata ne anlam kattın kendine sevdiklerine neler verdin hayat anlamsız. Güçlü insan pes etmez böyle triplere de girmez.