insanın sevgilisiyle kavga edip yanından ayrıldıktan sonra eve dogru yururken, karanlıkta, sokak lambalarının aydınlattıgı yolda bası yere egip hem dusunup hem yurudugu an.
o an ellerden biri cepte telefonu tutuyordur muhtemelen. sevgiliden gelecek herhangi bir guzel mesajı ısık hızıyla, mesaj sesi gelmeden titresimi hisseder hissetmez alıp okumak icin...
boyle zamanlarda bir park veya en basitinden bir bank bulup, aksamın sogugunu da yiyip dusunmek onerimdir. su fani hayattaki lukslerimden de birisi...
laptaopu biraz one çekeyim dersin...
bi bakarsın bağlantı gitmiş.
hayat o an anlamsızgelir bir an
sonra toparlanıp kendine gelirsin.*
bir bakarsın arkadan ethernet kablosu cıkmış ...
yolculuk yaparken sağındaki solundaki ve yanınaki insanların en düşündüğünü düşünüp orta noktayı bulamayıp karamsar olunan an... tuhaftır ama yolculuk duygusal yapıyor insanı.