bir çok insana göre mutlu kalmaktır. buna erişmektir. para,aile,arkadaşlar,çocuklar,bilgi,entellektüellik,başarı,saygınlık,yardımseverlik çeşitli araçlarıdır.mutluluk bir amaç değildir. amaçlar, varılmak istenen noktalaradır. mutluluk ise varılamaz ve anlık yaşamadır. mutluluk bir amaç değil hayatta kalmak için bir strateji, katlanmak için bir vakit geçirici oyuncaktır.
Kimin hayatının amacı?
Serengeti düzlüklerindeki bir antilobun tek amacı, herhangi bir arslana yemek olmamak...
Okyanuslardaki mavi balinanın amacı, bol bol beslenmek...
Bir karıncanın amacı, yuvasına börtü böcek stoklamak...
insan olarak hayatımızı fazla ciddiye aliyor ve gereksiz anlamlar yüklüyoruz... öleceğini bilerek yaşamaya devam eden tek canlı insandır...hayattan zevk alın ona gereksiz amaçlar yüklemeyi bırakın...
benim hayatımın amacı ne ve onunla ne halt edeceğim? bilmiyorum ve korkuyorum. asla istediğim bütün kitapları okuyamayacağım; olmak istediğim bütün insanlar olamayacağım ve yaşamak istediğim bütün hayatları yaşayamayacağım. kendimi istediğim bütün becerileri edinecek kadar eğitemeyeceğim. bunları neden istiyorum? hayatımda mümkün olan zihinsel ve fiziksel tecrübelerin tüm renklerini, tonlarını ve çeşitlerini tatmak ve hissetmek istiyorum. ve korkunç derecede sınırlıyım… uğrunda yaşayacağım çok şey var, yine de anlaşılması mümkün olmayacak kadar hasta ve üzgünüm.
dini açıdan aslında yaşamak öylesinedir. zira dinlerin bütünü diyor ki: " sen bu dünyada yaşıyorsun ama bu dünya güzel değil, sen bi de cenneti gör. "
dolayısıyla dinsel açıdan yaşam demek: ölümden sonrası demektir. şuanki fiziki yaşamın amacı bu doğrultuda bakacak olursak: ölmektir.
bireysel farkındalığı olan, dinlere bağlı olmayan, gerçeklik ile bağlantısı daha güçlü insanlara göre ise yaşamın amacı değişken yapıdadır. çünkü bu insanların her koşulda, her durumda bahane ettiği, gerekçelendirdiği bir tanrı, bir dini dogma yoktur. dolayısıyla bu kişiler için yaşam beklenmedik sürprizlere açık ve yaşamaya değerdir.
hayatın amacının ne olduğunu madde madde belirtme çabası dogmacı, dinci insanların bir özelliğidir. çünkü onlar bu hayatı kuralcı, tekdüze, sürprizden uzak ve yüce bir sebebe bağlamak ister. iyi insan olmak, erdemli olmak, iyi hatırlanmak, tanrı rızası almak vb. istekler sunarlar ve hayatlarının amacını oluşturup buna göre bir yaşam belirlerler.
dinden uzak insanlar için ise durum böyle değildir. iyi ve kötü değişkendir. herkes bazen iyi bazen kötüdür. herkes birilerine kıyasla bazı konularda daha zengin veya fakirdir. dolayısıyla bunca zenginlik ve fakirliğin, olumlu ve olumsuz yanların iç içe olduğu bir yaşamda hayatın amacı teke indirilemez.
değerler vardır. bu değerlerin belirlediği hedefler vardır. değerleriniz ne kadar çoksa yaşam amacınız da o denli çeşitli olur. değerlerinizi arttırmak yaşam doyumunu beraberinde getirir. değerleri olabildiğince sınırlandırıp, aşırı korumak ise sizi muhafazakar bir insan haline getirir.
bildiğin her şey aslında önceden bir iplik üstünde sıralanmıştır. bu iplik zamanla gerilen zamanla çeken halde ilerler. sen her adımı iplik üzerinde atarken, seni sen yapacak şeylere ulaşmış olursun. unutma ki bu süreç çok çabuk hatta tez vakitte geçecek. senin unutmayacağın kesimler olacak. bunlar çocukluk ve yaşlılık dönemlerin olacak. arada bulunan gençlik ve ortak yaş dönemi hızlı şekilde geçip gidecektir. sakın bunu aklından çıkarma. çünkü çocukluk gençlik için plan, yaşlılık ise gençlik içinde yapılanların kontrolü için verilen vakittir.
yazgı nedir? yazgı bir tür görelilik içerir. güneşten oluşan patlama önce güneşe en yakın olan görür. sonra sırayla uzağa doğru gider. öğren! yazgı böyledir. seninle olan her olayı sana en yakın olan yaratıcı görür. kendine ne kadar yakından bakarsan o kadar sonrasını görürsün. kendini kandırma. yazgı seni olduğun yere sürüklemis ise üzülme. değişmek ve dönüşmek için zamanı kullan. yazgı aleyhine değil lehine verilmiştir.
pişman olma! aradığın mutluluk bu âlemde gelmeyecek. çünkü mutluluk aldatmaca içerir. her mutluluk senden parça götürür, ancak huzur kalıcıdır. huzurlu olmak ise seni dinç tutar. olması gereken huzurlu olmaktır. hangi kadınla/adamla evlenmek istediğine vakti gelince karar ver. verirken ise asla sonrasından gelecekleri düşünme bu seni mutlu edecek gibi görünür ama huzurlu kılmaz. böylece kısa hayatında kendine yük edinmiş olursun.
öleceksin! bunu da aklından bazen çıkar bazen çıkarma. ama hep tut. çünkü ölüm seni en huzurlu anında yakalamali. böylece ölüm ve doğa seni iyi bir şekilde uğurlar. oysa mutluluk peşinde saf ve evrime yatkın olmamış ve başaramadığın bir anda gelmesi seni gerçek ölüme taşımaz. kadın, erkek, para ve cinsellik peşinde koşmak seni hep arzulu kılar. oysa bu şey varlığını ve benliğini bir kelebek gibi değişim ve dönüşüm için kazandığını unutturur. bu ise seni ve soyunu türünü öncülük edecek biri yapmaz. kelebeğin amacı ateşte yanmaktır. senin amacın ise varlığını en iyi şekilde ilan etmektir. yaratıcı'nın verdiği kutsal ruha ve inanca bağlı kalmak seni daha şerefli yapacaktır.
kaybettiğin şeylere üzülme!
marcus üzülmek zayıflık der. o halde tasalanma. zamanla kalbin ve gözlerin tasa ve öfkeden dolayi açığa çıkan gözyaşlarını unutacak. böylece yerini daha farklı bakış açısı alacaktır. nefes al! böylece senin yaşadığını en başta kendine göster.
iyi bir kadınla ve erkekle evleneceğim,
ondan gelişmiş ve atalarımızdan daha güçlü evlatlar edinecegim. sonra yaşamayı ve hayatın içinde ki zamanın değerini akıp geçen düşlerin amaçsız olduğunu anlayacağım. yaratıcımla kavuşacagim güne hazırlık yapacak ve benimle beraber olan bu insanlara karşı saygı ve sevgi besleyeceğim.
eşime onu yalnız hissedecek anlara sürüklemeyecegim. onu diğer insanlardan ayrı şehvet üzerine değer vereceğim. çünkü türümun ve varlığımin devamını ondan sağlayacağım. onun ruhu ve benim ruhum daima barış içinde geçinmeli. ancak savaşmayi da bilmelidir. çünkü her barıştan önce savaş, her savaştan sonra barış gelir.
hayata dair algılar,
hayat ve zaman,
zaman ve totem
p'tarafindan
zamana ait düşünceler.
olmayan amaçtır. tabii bu çok da kötü bir şey değil, hayatın amacını kendimiz belirleme şansını elde ediyoruz.
uzay boşluğunda sonsuzluğa ilerleyen ıslak bir toz parçasının üzerinde yaşayan önemsiz varlıklar olsak da bu evrenin bir parçasıyız, yaşayan bir organıyız.