Ağır sahne planları ile, genelde düşünceli düşünceli uzakları izleyen, varoluşunu sorgulayan bir adamın filmi olurdu. Siyah beyaz çekilirdi büyük ihtimal. Oldukça karanlık ve karamsar bir atmosferde yoğrulurdu. Baş karakter sokak köpekleri eşliğinde ıssız sokakları gezerdi uzunca bir palto ve fötr şapka ile. ilk bulduğu meyhanede kafayı bulur evinin yolunu tutardı sabaha doğru.
Ne türü belli ne konusu adamakıllı anlaşılıyor. Hep bi fluluk var acaba rüya mı acaba başrol şizofren mi falan düşünceleri var. Sonu da ters köşe falan degil zaman kaybı yani.