hayatı derinden etkileyen belki de dönüm noktası oluşturabilecek adamlardır. kimi siyasi liderdir, kimi dini liderdir, kimi de gönlünüzün fatihi, sevdanızın kadınıdır.
size bununla ilgili etkileyici bir yazı okutmak istiyorum:
Hayatımın Dev Adamı: Korkma Ölümsüzsün
Sanırım hayatımın bugüne kadarki en zor yazısını yazacağım..
Nasıl yazılır, nasıl anlatılır bilemesem de içimi kasıp kavuracak bir yangın var şimdi. Yok olmayacak biliyorum belki şiddeti azalacak ama ömür boyu alev alev yüreğimi kavuracak bu yangın..Ona herkes son zamanlarında seslendi bense uyanacak diye beklerken söyleyeceklerimi tasarladım..Şimdi her an fısıldıyorum..Nolur duysun..
Bu bayram, ben geçmişimi kaybettim oğlumsa geleceğinin en temel direğini kaybetti..
Bir çocuğun içine hiç sönmeyecek bir ateş düştüğünü görmek benim cehennemim oldu ve o ateşe su serpecek her şey; ne mümkünse, ne yapılabilirse benim boynumun borcudur artık.
Bu hafta gereğinden fazla büyüyen oğlum 13 yaşından sonraki hayatında içindeki eksikliğe bir anlam vermeye çalışacak. Kendisi bunu şöyle tanımladı: Ölüm, insanı olgunlaştırır derler ama bence saçma. Ben daha küçücük bir çocuğum.
Gökhan, bana büyük bir emanet bıraktı. Doğuya dair hayallerini, sevgisini, umutlarını da bıraktı, bize ait tüm hikayemizi de. Oysa ben bazı şeyleri unutursam diye korkardım. ilk dişi ne zaman çıktı; en çok ne yapınca gülerdik; bisiklete binmeyi nasıl öğrendi? Unuttuğum her detayı o hatırlayacak, o anlatacaktı. Tıpkı benim yetemediğim yerlerde koşup gelmesi gibi onunla tamamdık. Bir erkek aşık olduğunda ne yapar? En korktuğu şey nedir? Ne zaman sırtı sıvazlanacak, ne zaman dur denecek, bir baba oğluna ne öğütler verecek hiçbirini bilmem. Sanırım çaresizlik denilen şey bu. Oğlum; içindeki eksikliğe bir anlam vermeye çalışacak ve ben ne yazık ki ona bunun mantıklı bir açıklamasını hiçbir zaman yapamayacağım. Ama Gökhan sana söz: bir tek bu! Bunun haricinde onu hayata çok sağlam bir adam olarak hazırlayacağım.
Şimdilik kendi eksilen yanımı bir yana koymam lazım. Oysa bu hayatta en iyi bildiğim, sol yanıma destek insan gitti. Hem de öyle çabuk, öyle ani gitti ki ne ona söylemek isteyip zamanını beklediklerimi dinledi, ne de aslında benim büyümemdeki en güzel sebep olduğunu ve benim için ne kadar özel olduğunu tam olarak bildi. Siz siz olun; hiçbir şeyi yarına ertelemeyin olur mu?
Ah be Gökhan..
Hatırlarsın biz biz olduğumuzda ne fırtınalar koptu da derdimizi bir türlü anlatamadık. Doğunun doğması gerektiğini söyledik bizi dinlemediler. Çocuksunuz dediler, bununla başa çıkamazsınız dediler ve bize hiç güvenmediler. Bilmediler ki çocuğuz ama öylesine masumuz; bu masumiyetten bir hayat yaratacağız. Zor oldu, hiç birinin bilemeyeceği kadar zor oldu. Doğu ağladı, oturup biz de ağladık; gün geldi omuzlarımıza dünyanın yükü çöktü. Beraber büyüdük. Normalde tek başına geçen yılları biz hep 3 kişilik yaşadık. Abla abi olacağımız yaşta anne baba olduk. Bu hayatı biraz tersinden yaşadık. Meğer sen 33 yıllık bir hayata canının parçasını da katmak istemişsin. Çok sevilmek, başka türlü sevilmek, ölümsüz olmak istemişsin. Ömrüne sığdıramadıklarının hesabını sorabilseydim keşke. Şimdi tek yapabileceğim Doğuda yaşayacak olduğun her şeyi yine sana adamak. Sana söz: ilk torunumuz sana benzeyecek ve dedesini benden en güzel şekilde dinleyecek. Sana mı yanayım, ucundan bakıp gittiğin ömrüne mi yanayım, oğlumuza mı şaşırdım kaldım. ilk defa tamamen sensiz bir güne uyanmak ve Doğuya bakmak ne yapacağını bilememekmiş. Ayrı bir evde de olsan, sen güvendin. Uzakta da olsan böyle bir günde ilk koşacak olandın. Vardın, oradaydın, Doğunun yarısıydın. Benim anılarımdın, hayatımın başıydın, çok özeldin, hep olacaktın.
Hani derdin ya hep idil ne olursa olsun korkma, şimdi çok korkuyorum.
Ama sen rahat uyu; bizi gözle ve gör bak. Ben güçlü bir kadınım..Ve de ki; iyi ki Doğunun annesi idil olmuş, gözüm hiç arkada değil.
Özleyeceksin biliyorum ama bekle onu..Uzun zaman da alma yanına.
Böyle anlarda yaşanan her şey bir film şeridi gibi geçip gider derlerdi, doğruymuş. Seninle bir olduğumuz 9 yılı ve ayrı düştüğümüz 5 yılı yeniden yaşadım. Hepsi çok güzeldi, çok özeldi, sıcacıktı, sıra dışıydı. Biliyor musun bazı insanlar böyle bir şeyi asla yaşamadan ölecekler, kendimi en azından bu şekilde avutuyorum. Keşke ne kadar sevildiğini görebilseydin. Doğu, arkasında tertemiz bir yaşam bırakan adamın oğlu, seninle gurur duyacak emin ol.
Duyuyorsan iyi dinle: ben seni hiç unutmayacağım; içimde en güzel yerdesin, bütün öfkemi, saçma sapan kırgınlıklarımı unuttum. Doğuya asla unutturmayacağım. Onun kalbinde sızı değil de sıcacık bir yer olman için elimden gelenin fazlasını yapacağım. En çok buna kahrolursun bilirim; korkma senin suçun değil. Annen, Hale bizim canımız. Onları da hiç merak etme, ben sık sık uğrarım. Doğu zaten babaannesini hiç kederli bırakmaz. Sakın ben yapamadım deme, sen hepimiz için en güzelini yaptın. Yeni bir hayata adım atıyormuşsun, evlenecekmişsin bunu öğrenince daha da kahroldum. Mutlu olmayı fazlasıyla hak ediyordun; onu da merak etme ben ve Doğu o istediği takdirde hayatına karışacağız.
iki gündür deli gibi sana ait fotoğrafları, yazıları arıyorum. Ayrılık günlerinin kızgınlığıyla ikimize ait olanları atmışım. Ama üzülme, hepsinin negatiflerini buldum yerine koyacağım. Keşke bu kadar kolay olsaydı; bu bir kabus olsaydı ve ben tutup seni ait olman gereken hayata geri koyabilseydim. Bu acı nasıl geçer, geçmiş artık nasıl yürek kaldırarak hatırlanır bilmiyorum. Seni zamanın birinde üzdüm, çünkü yorulmuştum, bunu sana doğru şekilde anlatamadım. Sen de anlayamadın haklı olarak. Yorgun bir ruhum, sağlıksız bir zihnim vardı o zaman ve bunun bedelini hepimiz ödedik. Şu an sana kıyamasam bile belki de bir anlamı vardı diyorum. Yoksa Doğu sensizliğin başka bir türüne alışmamış olsa nasıl dayanırdı tahmin bile edemiyorum. Gerçi şimdi de alışamayacak ama en azından benden öte onunla çok güzel bir ilişki kurdun, tamamen sana ait anıları var, babam diyeceği bir kurgusu var. Ve bunların hepsiyle ben hesaplaşacağım, sen ve Doğu bunlardan haberdar olmayacaksınız. Benim son bedelim de bu olsun.
Sen benim en iyi arkadaşımdın biliyor musun? Beni bütün kusurlarımla, en çirkin halimle seven, sonra bana darılan en iyi arkadaşım. Biz seninle koşulların ve zamanında gereği çok başka bir bağ kurmuştuk. Senin her şeyin ötesinde en iyi arkadaşım olduğunu sana hiç söylemedim. inatçıyımdır; çok iyi bilirsin. Bir de lanet olası bir gurura kapılıyorum bazen. Oysa hayat inatlaşmak, gurur yapmak, saçma sapan şeylere kafa yormak için fazla kısaymış. Tut ki artık karın değildim, bu neyi değiştirirdi ki? Birbirimizi en iyi anlayan bizken neden bunu hiç söylemedik? Ama şuna şükrediyorum: kırdık kırıldık yine de çok güzel şeyler yaşadık ve ne sen bana laf söylettin ne ben sana, hep yüz yüze baktık ve ilk seni arayacak kadar sağlam kaldık. Gerçi sen şimdi mızıkçılık yaptın; beni bir sürü soruyla, acıyla ve küçük bir çocukla yalnız bıraktın. Ama olsun, madem sen yoruldun dinlenmen gerek, bu çeteyi ben yürütürüm.
28 Şubat 2000 Doğunun defterine şöyle yazmışım: Biz, baban ve ben, iki deli-kanlı çok şeyler başardık. Buna hata diyenlere aldırma, az zamana bir çok yaşam sığdırdık, senin için savaştık. Şimdi çetemiz 3 kişilik
17 Ekim 2013-Çetemiz 2 kişilik kaldı.
Sen bizim meleğimiz ol artık. Doğunun bütün umutlarında ol. Söz onun bundan sonraki bütün ilklerini yine sana adayacağım. Vedalaşmalarını sevmezsin biliyorum, ondan böyle birden gittin, o yüzden ben de vedalaşmayacağım.
Doğunun rüyalarına sık sık uğramayı unutma..Dilersen benimkilere de..