bu gün çalışırken aklıma geldi, düşünmeye başladım sebepsiz yere... bir insana "hayatımda biri var" demek... ne amaçla olursa olsun çok ucuz cümle hayatımda biri var demek, o kadar ucuz o kadar soğuk o kadar sahte ki insanın bütün grileri içinde barındırırmış gibi yüzünüzde patlar o cümle.
genelde basite alan kızların cümlesidir hayatımda biri var demek sen hayatında ki insanı "biri" diye betimliyorsan pek ciddiye alınmazsın. ben hiç kimseye hayatımda biri var demedim çünkü hayatımda ise ya seviyorumdur ya tutkuluyumdur ya da arrş-ı aşk gibi yanıyorumdur. sebepsiz yere bunu yazıyorum sanırım yazmayı özlemişim ya da ucuzluk kokmuştur sağımda solumda bir yerlerde.
eğer gerçekten sevilen kişiden duyulursa adamı sikip atabilen bir cümle, 3 aydır kendime gelemedim kim var senin hayatında, ben sana aşık olduğumda çocukların nerden geldiini bilmiyordum amk.
Uzun süre önce, stresli günlerimdi. Sokaklarda avare avare dolanır, iki üç eş dost arkadaş esnafların dükkanlarında konaklardım. Sanki yaşamım boyunca, o döneme kadar hiç olmamış ama hep var olduğunu düşündüğüm bir eksikliği, yeni kaybetmiş gibi hissediyordum. Bir yandan, anın anlamı nedir diye sorgularken; diğer bir taraftan ise yaşamın gayesi hakkında şahıslardan bilgi topluyordum. Hedefim; ansızlığın doruklarında dünyaya kalıcı bir hediye sunabilmekti. Bu mümkün müydü? Zannetmiyordum. Çünkü, bilebileceğimiz zamanının dışında insanoğlunun yaşam haberini hiç almamıştık. Tarih; insandan insana aktarılan bilimdi, ancak, mutlak doğru içermeyebilirdi. Kalıcı olmanın mümkünlüğü üzerinde seğirtirken zihnim, aslında sahi bir kalıcının olup olmayacağı zemininde koşuşturuyordu. inatla ilerlemek istedim. Bana neydi? Sıradan bir kişi olarak sıradan olanı öngörebiliyor, uygulayabiliyordum. Alp dağlarında yetişmiş parlak renkli hoş desenli anka kuşu falan değildim... Bana neydi? Zihnin; temellerinde barınan bu elektriksel hücumlar, buhrana sokacak yegane insan olarak beni niçin seçerdi? inanması uygun gözükmeyen yeniliklerden biri. Tıpkı, saçlarında güneş parıltılarını gördüğüm akşam üzeri kadını gibi. Avare avare dolaştığım akşama doğru bir gün, düşüncelerin esiriyim. Baktım ki şehir adımlarımı sayıklıyor, dolanacak yeri bırakmamışım birini seçip takip etmeye niyetlendim. Bir kaç iyi giyimli insanları seçtim ama yolcuğumuz kısa sürdü. Ya arabasına gitti biri ya da apartmana sokuldu diğeri. En sonunda elinde alışveriş poşeti bulunan sarı saçlı, bir yetmiş sekiz-dokuz boya sahip, geniş kalçalı ve diri memeli kadını takip etmeye karar verdim. Amacım, bir yandan takip edip düşüncelerimi esnetmek diğer yandan da alışveriş yapan kadınların sahiden her mağazaya girip girmediğini teyit etmekti. Gizliliğimi koruyabilmem zor olmuyordu. Dört-beş metre çaprazından ilerliyordum. O, hangi mağazaya girse bende bulunduğum kulvardaki dükkanlara,devlet binalarına dalıyordum. Girilen herhangi mağazada beş ila on dakika arası süre geçiyordu. Kadını böylece vitrinden daha net gözlemleyebiliyordum. Örneğin ilk mağazada burnunun ucunun kalkım ve sivri oluşunu keşfettim. Biraz odaklandığıma ise çenesinin simetri orantıya sahip olmadığını sezdim. Sağ çenesi -birtakım darbelerce tahmin ettiğim- çıkıklığa meyil etmiş. Ürkütücü, donuk bakışlara sahipti. Pınarda su içerken ceylana saldıracak olan jaguar bakışlarını andırıyordu. Belli ki pazarlama üstadıydı. Yoksa hangi alışverişçi, avlanma güdüsü ile dolaşırdı? Böyle sürüklenirken peşinden, kalçasını belinden aldığı kuvvetle salladığını fark ettim. Sonra bir kaç kadına daha dikkatimi verip kalçasını sallayan kadınların belinden aldığı kuvvetle bunu yaptıklarını anladım. Birkaç gözlem daha sonra bazı kadınları kıvırttığını bazılarının da kıvırtmadığını gördüm. Böylece tüm kadınlar kıvırtmıyor, sadece kıvırtmak isteyenler bunu yapıyordu. Neden? diye çıkarım yapmaya itildiğimi görünce de ilk hipotezim; "doğal analık mesajı"oldu. Buna göre bazı kadınların genetiği veya kendilerince bunu yapmaktaydılar. Bu, içgüdülerinin bedenleri üzerinde tasavvuru olmalıydı. Bunu doğrulagamacağımı düşündüğümden hipotezi burada bıraktım. Sadece kıvırtılan kalçanın sallanışını seyretmek hoş oluyordu. Bununla ilgilenmek gerekiyor diye düşünürüm.