fotoğrafı küçültmeye benzer.
her şeyin özetini yapıp, bütün anılarını toparladığın özetlenmiş bir hayat ne kadar gerçekse, bir fotoğrafı uzaklaştırıp küçülttüğünde gördüğün manzarada o kadar gerçektir.
duyguları bir kenara atmaya bu kadar mı meraklıyız ki, birkaç cümleyle açıklamaya çalışıyoruz hayatı?
hayatı parmak izi olarak tanımlasam, o parmağın iz bıraktığı yerin hiç mi önemi olmaz?
o izin birine hissettirdikleri önemsiz olabilir mi?
birileri düz bakmayı mantıklı yaşamak olarak görüyorlar, ayrıntısız olmak gerçekliktir diyorlar.
masa veya sandalye olabilir bunu söyleyen. ayrıntı insanda gizlidir. insan hissettiği için, anlarına duygularını katabildiği için insandır ve benim düz olmayan mantığıma göre 'an' ları özetleyerek, özetlenmesine gerek kalmayacak kadar özet bir hayat yaşanır..
sonunda ölecek olacağını bilerek yaşamak. bunu bildiğin için her andan zevk almanın gerekliliğini bilmektir belki de. bilebilenler ne mutlular bilmeyip acı çekenlerin vah haline..