2.5 senenin boşu boşuna geçtiğini 2.5 senenin sonunda sana atılan triplerin son damlasının yere düşmesiyle bitmeye yüz tutan ancak sevgilinin(eski olacak artık) bunu kabullenmediği aşktır.
yaşanmış ya da yaşanamamış bir şeylerin ardında size, kocaman bir boşluk derin bir yara ve dayanılması güç bir kalp agrısının garantisini veren durumdur.nefes alırsınız sadece.yaptıklarınız,gittiginiz şehirler,tanıdıgınız insanlar sadece zaman öldürmenizi saglar.oysaki aslında ölen siz öldürense zamanın ta kendisidir.
ayrıldıktan sonra bile kalıntısıyla yaşıyorsan hala, yine her an ruhen o varsa yanında, damar olsun olmasın geliyorsa her şarkıda aklına, hala sen sen deil de o olarak yer alıyorsan bu dünyada sen intihar ediyorsundur her dakika zaten ama ölemessin.
kanım çekiliyor tüm damarlarımdan, yavaş yavaş sızıyır bileklerimdeki iki çizgiden, artık seni net olarak göremiyor gözlerim.
düşüyorum, yere dokundukça düşmeye devam ediyorum, sanırım tüm sezgilerimi yitiriyorum.
boğuluyorum düşüncelerimin içinde. kaybolup, tekrar kendimi buluyorum.
nedensiz sanrılarla uyanıyor, aklıma düşen seni uzaklaştıramıyorum.
Sanırım sana aşık oluyorum.
Baksana her an intihar edip, sana uyanıyorum.
hayatına girdimi bir daha çıkarman zor olur. en güçlü tuz ruhu kireç çözücü bile sökemez onu kalbinden, beyninden yaşayan her hücrenden. bir gün geri dönüceğini bile bile her gün ölürsün. dirildiğinde tekrar düşüncelerinden ölürsün bu rutine biner. kısır döngü içerisinde yol alırsın. her gün ölürsün onu bekleyerek her gün dirilirsin onsuz yaşamında. hayatını devam ettirmeye çalşırsın. aynı yerde paylaştıklarınızı. hayatnı devam ettirmeye çalışırsın kangrene çevirmiş vucudunda.
bizzat yaşadığım ve hiç tavsiye etmediğim aşk modelidir. aklınızı başınıza toplayın, normal insanlar gibi karşı cinsle normal ilişkiler kurun, kendinize ve ömrünüze yazık etmeyin...
kendini cezalandırma yöntemidir.bir çok şeyden kendini sorumlu tutmanın sonucudur.
acı veren hiç bir duyguda sevgi yoktur. hayatını hiçe sayan bir aşkın temelinde sevgi değil hastalıklı duygular vardır.içe dönülür bu hastalığın çıkış noktası bulunur ve çözüme kavuşulur. ama izi kalır.
1. aşama: her aşktan daha güzel başlayan aşk;
o kadar sıra dışı biriyle tanışırsın ki hayatımın adamı bu mu yoksa dersin birkaç saat içinde. belki de sıra dışı değildir, başkalarına göre çok vasattır belki de. ama sevgiliye yüklediğin anlamı sen "o"nda bulmuşsundur ve bunu fark etmenle birlikte karnında kelebekler uçmaya başlamıştır. zaman geçtikçe daha çok tanırsın, daha çok tanıdıkça daha çok hayranlık duyarsın, hayranlığın arttıkça aşkın büyür. zaman geçtikçe alışırsın. tenine alışmaya başlarsın yavaş yavaş.. sesini duymaya alışırsın.. kokusuna alışırsın.. sevgilinin yaptığı jestlerle iyice büyülenirsin.
- iyi ki varsın hayatım!
dönemidir yaşanan, ama henüz dile getirilmeyen.
2. aşama: bence artık sen de herkes gibisin dedirten aşk;
sence her şey çok normalken (ki aslında öyledir) sevgili sana kükrer. "ben şimdi ne yaptım ki?" diye sorgularsın ama nafiledir. çünkü sen zaten bi' şey yapmamışsındır. sevgilinin karakterini sergilemeye başladığı dönemdir bu. aynı zamanda geçici ya da bir sefere mahsus bir şey olduğunu düşünerek kendini kandırdığın dönemdir. inanmak istediğin şeye inandığın dönemdir.
3. aşama: tereddüte düşüren aşk;
iki yabancı insanın birbirini tanıma sürecindeki kavgalı dönemdir bu. "ben aslında bunu istememiştim" demeye başladığın dönem.. lakin ne zaman arkanı dönüp gitmeye kalksan gitmene izin vermeyen sıcacık bir el kavrar seni. dur der sana, gitme. o kadar sıcaktır ki, zaten gitmek istemediğini fark edip kalmaya devam edersin. ettiğin kavgalar sonunda barıştığında artık "iyi ki varsın"ı sesli söylemeye de başlarsın.
4. aşama: seninim;
artık iyisiyle kötüsüyle devam ettirdiğiniz aşktır. ne olursa olsun seninim, ne olursa olsun benimsin dönemidir bu.
5. aşama: çıkmaza sokan aşk;
artık belli bir aşamaya gelen aşk bu. beraberinde beklentileri getiren.. beklediğin şeyi göremediğinde dile getirip istediğin o dönem. akıl edemezsin o anda "o da isteseydi zaten düşünüp yapardı" demeyi. bakarsın beklemenin sonu yok, sen yatırırsın masaya evlilik konusunu. hayatının hatasını bu konuyu açmakla mı yaptığını, yoksa en başından bu insandan böyle bir şey bekleyerek mi yaptığını da daha ileriki dönemlerde sorgulamaya başlarsın. o artık kaçmaya başladı senden. yemiyor di mi dönüp gitmek? çok alıştın! "tamam, bekleyeceğim" dediğin dönem o dönem..
6. aşama: tüketen aşk;
bekledin artık yeterince. konunun masaya tekrar yatırılma zamanı geldi. yatır hadi. ne oldu? ne bekliyordun ki? başından beri olmaz diyen sevgili şimdi evet, olur diyecek sandıysan çok pis yanıldın işte. beklemeye tahammülün yok mu? çek git o zaman, arkana dönüp bakma ama benim gibi. boşuna bakıyorsun. o başka yere bakıyor..
zaten yalnız mıydın? hayatının anlamını ona mı yüklemiştin? o zaman sana sabırların en büyüğünü dilesin birileri, bana gel, ben de dilerim. kıpırdayan bir kıl görürsen durma git. bil ki bunu görmek için yırtınıp göremeyenler var.
aslında başından belliydi böyle olacağı. geriye doğru dönüp baktığında bunu gösterir aşk sana bu dönemde. aşk, her döneminde hayatı uzun bir intihara dönüştüren aşktı. sadece şu ana kadar görmek istemedin, o hep aynıydı.. ayrıca artık eskiden seni kavrayıp sana dur diyen gitme diyen, seni durdurmaya çalışan o sıcak eli bekleme, o el çoktan tarih oldu!