bugün

Bi mesleğe sahip olsanı da, maddi olarak birşeylere sahip olsanız da, yapılan iş ve sahip olunan şeyler sizi mutlu etmemeye başlıyor. Hayatı idame ettirmek, biraz daha müreffeh yaşamak için kendinizden ödün verirsiniz. Evet iyi bir ev ya da arabanız da olabilir ama bunlara sahip olmak için kendinize ait değerlerinizden, hobilerinizden, aile-arkadas çevrenizden yemişsinizdir hep. Belli bir noktaya gelip baktığınızda yaş geçmiş, hayatta yapmak istediğiniz şeyleri yapamayacak hale gelmişsinizdir.
Gerçek potansiyelimizi gerçekleştiremediğimizi fark etmemizi sağlayacak andır.
Bu zamana kadar yakaladım da ne oldu diye soruyorum kendime. Sürekli bir şeylere yetişmek, hiçbir şeyden eksik kalmayayım diye bölünerek yaşamak bence daha zordu. Hayat istediği yöne kaçabilir gerçekten.
akplilerde olmayan hissiyat. akpnin yiyicileri sefa içinde bolluk bereket içinde hayatı yaşarlarken, akpnin yiyici olmayan sefil kesimi hayatın ne olduğunu bile bilmediği için böyle bir hayat beklentileri yoktur.
Azalarak bitmeyen hatta giderek daha da kötüleşen his. Dünyanın derin anlamsızlık ve saçmalık boşluklarını fark edince her şey giderek daha da kötüleşiyor ve hiçbir şey düzelmiyor.
Dünyaya fırlatılıp zaman dolduruyoruz işte.
bir süre sonra azalarak bitiyor, sakin kalın.
Bazılarının yıllardır içinde olup yeni yeni adlandırdığı his. Kimsenin beni, duygularımı, düşüncelerimi önemsemediğini fark edip yalnızlığa ve yalnızlık aktivitelerine alıştım ve bu gerçeği fark ettim. Mesela güzel bir kadın istediği bir erkeği tavlayabilir ama bir erkek yapamaz. Bu bile canımı çok sıkıyor. Asla kadınların bayıldığı o ubermenschlerden biri olamadım.
Siz yine boşvermeye ve istediğinizle çıkıp yatmaya devam edin. Ne de olsa ben hiçbir şeyi hak etmeyen kötü biriyim. Sallamayın beni. Karşı masama oturup pembiş sevgilinizle gösteriş yapın. Bravo.
Hep bu his insanın peşinde oluyor sanırım ya fazla takılmamak gerek. 20 yaşında da bunu hissediyordum 25 oldum bunu hissediyorum.
beklenti ve umudu asgariye çekip, gerçekleri ve rasyonel düşünceyi terk etmezseniz bu hisse kapılmanız imkansız. çap bilinecek ve zamanı en iyi şekilde değerlendireceksiniz. bi s*k*m kaçırdığınız yok. “ölülerde sanıyor ki diriler her gün sevişiyor”. sağlık yerindeyse, aileniz de hayattaysa şükredin. diğer her şey master card.
Hayattan ne kadar nefret etsem de bana da zaman zaman gelen histir. Neyseki özgür irade bir yanılsama olduğundan çok da kasmıyorum artık.
Valla hiçbir zaman kaçanı kovalamadım. Hayatım dahi olsa. Böyle devam.
Hayatınızı yaşayın felan diyorlarda.

Hayatını iyi güzel yaşayınca ne oluyor ki ?.

Ölüyorsun ve anıların fani dünyada kalıyor. Öteki dünyada anıların değil Allah için neler yaptıkların daha önemli.

Yani ?.

Tatile gitmek. Şunu bunu yemek. Eğlencelere akmak. Falan filan...

Hayattaki her şeyi yapmaya devam ettikçe bir gün oturup sadece şunu düşüneceksin.

Bana ne katıyor bunlar. Nereye kadar devam edecek bu döngü...

Kısacası çokta dert etme hayatı....
Yürüme engelli olunca daha muhim de olmuyor...
Pek istediğim bişey olmazdı ama açıkçası.
Ama yarın da böyle uyanacaksam alışmak kanıksamak dışında bişey yapamıyorum.
SSK lı bir iş uğruna hayatı kaçırıyoruz gerçekten.
Ahireti kaçırıyorum hissi daha mühimdir, bura öyle yada böyle geçiyor zaten ha imkan dahilinde iyi yaşamak tabiki iyidir.
Papua Yeni Gine'nin haritadaki yerini bile bilmiyorum; bir de oraya gitmeyi mi isteyecekmişim? Bak sen! Ulan, millette ne dertler var be! Dizini kırıp dur durduğun yerde! Bhilal'in dediği gibi, italya'nın Hamburg şehri fena olmazdı gerçi. Şaka bi' tarafa; resim yapmayı çok seviyorum ve zamansızlıktan ilerletemiyorum. Hayat öyle yıpratıyor ki; ne istek ne de zaman kalıyor.
2023 affetmiyor.
Bu dünyada hayatı kaçıranların oranının hayli yüksek olduğunu düşünüyorum.

Yani mesela Türkiye’ de her insanın bağlı kalmak zorunda olduğu bir işi, birlikte yaşadığı ailesi, maddi gücünün yetersizliği gibi sebepler ve sorumluluklar yüzünden mevcut hayatının ve içinde beliren arzularının hiçbir gereğini yapamadığını net bir şekilde görüyoruz. Aksayan devlet hizmetleri, o devletin ahlaktan ve adaletten yoksun bireyleri sizin hayatı yakalamanıza müsaade etmez. Tam tersi daha da dibe vurmanız olasıdır. Çünkü bıraktığınız hiçbir şey yerinde kalmıyor.

bodruma tatile gitmek için 1 yıl öncesinden para biriktiren salaklar hayatı yakaladığını zannediyor örneğin. Hayat bu şekilde geriden gelerek ve önceden planlayarak yakalanmaz. Maddi manevi tüm unsurlar bir arada olmalı. Örneğin Papua yeni Gine’ ye gitmek istiyorum şu an diyelim. Kalkıp gidebiliyor muyum? Hayır tabi ki. Neden? Bağlı olduğum bir işim. Bu işi bırakırsam başıma gelecekleri düşünüyor ve bunlar sebebiyle kaygılanıyor olmam. Evli olsam evliliğimin durumu.. falan filan uzar gider. işte Aklıma geldiği an kalkıp gidemiyorsam hayat kaçtı demektir. Çünkü bu arzum şu an için maksimum seviyede. Yaşlandıktan sonra bir zamanlar “ya ben gine ye gitmek istiyordum hadi gideyim” dersem bu beni rahatlatmaz.

Yani kısacası arkadaşlar bir kitap alırken, dışarda bir yemek yerken, teknolojik bir alet alırken, bir tatile çıkmak isterken, evlenmeyi planlarken; ben düşünmekten kafayı yiyorsam ve bunun için daima tasarruf etmek zorundaysam zamanın her anında, kusura bakmayın ama hayatı hiçbir zaman yakalayamam.

Yani hepimiz gibi işte.
Uzatmak istemiyorum daha fazla.
kaçırmamaya çalışmakta çok yorucu bazı şeyler sonradan olmuyor gibi ya da çok geç kalıyorsun.
maaşlı bir işte çalışıyorsanız bir fiil yaşadığınızdır. evden çalışma olanağı, aldığınız maaş ve yan haklara göre bu hissin yarattığı ağrının şiddeti değişecektir sadece.
bir milyon dolarım olmadığı her saniye hayat benden kaçıyor.
hayatın geriye dönüşleri yoktur. hayatın her anı son kez yaşanır!
hayatın tamamına yetişmek mümkün olmadığından, bizi etkileyen evrelerin kaçıyor izlenimini vermesi olağandır.
O his yaşlandığında daha da artıyor diyorlar.
Herkesin biyolojik zamanlaması kendine özgüdür. Herkes 20lerde evleniyor diye siz de 20leri geçmekle hayatı kaçırmış olmazsınız. Ergenlik gibi. Herkes 13. Yaş gününde girmez ergenliğe. Siz 15 yaşınızda ergenliğe girmekle hayatı kaçırmış olmazsınız, korkmayın.