Sevdiğiniz kişi hayatınızdan çıkmış olmasına rağmen yaptığınız bütün olayları ona atfetmektir.Örneğin;
Atılan her pes golünde tribünlerde o varmışcasına ona koşmak,
Batak oynarken maça kızını çok sevdiğinden ötürü o kağıt size geldiğinde sevinmek,
Altı ile ikiden tavşan yapmak yerine onları toplayıp sekizden onun en sevdiği hayvan olan kelebek yapmak,
Sınav kötü giderken sınav kağıdını karalamak yerine onun sevdiği çiçek olan papatya çizmek.
Tam ganyan oynayacakken onun veterinerlik okuduğunu hatırlamak.
işte hayat senden sonra böyle geçiyor sevdiceğim.
hayatı giden sevgiliye adamanın faydası mı yoksa zararı mı olur insana diye düşündüren durumdur.. hayatı sevgiliye adamak kadar güzel bir şey daha yoktur.. peki ya o gittikten sonra ? ona adadığınız hayattan bir anda kopmanız mümkün olmayacak elbette.. canınız acıyacak ama yine de onun uğruna feda etmekten çekinmediğiniz hayatı ondan geri almaya kıyamayacaksınız.. avcunuzun içinde sunduğunuz yüreğinizi alıp giderken canınızın yangınını duymayan o teninden teninizi söküp alamayacaksınız.. hayatı onunlaymışçasına yaşayacaksınız..
bir gün biri çıkıcak karşınıza.. hayatınıza girmek isteyecek.. gönlünüzün, ruhunuzun derinliklerine inmek isteyecek.. siz ona bakıp yine sizi bırakıp giden o sevgiliyi düşleyeceksiniz.. onu arayacaksınız yüzündeki herhangi bir çizgide, sararmış benzinde, sakallarının biçiminde, saçlarının ahenginde.. hep onu görmek isteyeceksiniz.. hayatınızı feda ettiğiniz adamı.. ama olayacak.. sadece onu hatırlamaktan başka birşey gelmeyecek elinizden ve her seferinde sırf onu hatırlamak pahasına kanatacaksınız yüreğinizin sizde kalan parçasını.. siz istemesenizde hayatınızı ona adamış, onun uğruna feda etmişsinizdir zaten.. bunun faydası olmayacağını bile bile, günlerin akıp gitmeyeceğini bile bile hatta belki de bir daha hiç dönmeyeceğini bile bile ona adadığınız hayatı geri almaya kıyamazsınız..
sonra günlerden bir gün yine karşınıza biri çıkar apansız.. ona benzetirsiniz.. yüreğiniz bir kelebeğin kanatlarını çırpıştırırcasına atmaya başlar.. hızlıca gitmek ister ayaklarınız onun yanına.. engel olur heyecanınız yüreğinizin atışlarına.. sonra görürsünüz uzaktan.. hayatınızı adadığınız insandır.. evet o.. koşup sarılmak istersiniz.. hani son bir defa daha belki ya da bir daha denemek belki de herşeyi unutabileceğiniz yeniden başlayabileceğiniz bir hayatı seçmek.. tam bütün cesaretinizi toplayıp gitmek üzereyken görürsünüz onun yanındaki yeni umudunu.. bir anda bütün düşünceler silinir gider akan gözyaşlarınızla.. hayatınızı adadığınız insan kendi hayatını bir başkasına adamaya karar vermiştir.. çakılıp kalırsınız o an durduğunuz kaldırıma.. aklınız git der, yüreğiniz kal.. herşey gözünüzden akan son damlayla bitti sanırsınız.. ama bitmez.. hayatı ona adamaktan vazgeçmek istersiniz.. ama her denemede başarısız olursunuz.. çünkü hayatınızın ona adadığınız kısmını hiç bir zaman geri almaya kıyamazsınız.. bırakın hayatınızın ona adadığınız kısmı hep onda kalsın.. nasıl olsa isteseniz de alamayacaksınız.. bırakın kalsın orda.. ama düşünün bir kere olsun; hayatınızı feda ettiğiniz insan bunun farkına varamamış ve hatta bunu suistimal etmişken, hayatı hırpalayıp yaşamı ıskalamaya neden devam edelim ki..
unutulmaması gereken nokta hayatı ıskalama lüksümüzün olmadığını unutmamalıyız.. hayat devam ederken, herkes bir şeyleri kovalarken yerimizde saymak önce kendimize sonra hayata ve bir tek sevgiliyi düşünürken etrafta unuttuğumuz sevdiğimiz insanlara haksızlık olmaz mı..
gitmişse... hiç dönemeyeceği yerlere.... bıraktığı bir "armağan" varsa bir de, sonsuza kadar.... tek başına.... o "armağan" ı büyütmek o'nun anılarını yaşatmak adına ömrünün son demine kadar adamaktır.... acı ama anlamlı, güzel bir duygudur...
kendi hayatını karartmaktır. hiç dönemeyeceği bir yere uğurlanmışsa olay farklıdır elbette ama terkedip yüzüstü bıraktıysa hiç umursanmamalı, hatırası da yüzüstü bırakılmalıdır...
sürekli geçmişle yaşamanktan ibaret bir hayat sürmeye sebep olandır. geçmişle yaşamak gelecekle yaşamaktan da beterdir. kişi anı yaşamasını bilmedikten sonra daima acı çeker.
adamak yeminle iç içe bir eylemdir.şu olursa buna kıyarım anlamına gelen bir diyet biçme fedakarlığıdır.hayat ise bu feda şeklinin icraası noktasında en son akla gelen değerdir.ismaille ibrahimin sevgilisi birdi ve onların aksiyonunda vukuu bulan adama girişimi, gitmeyeceğinden emin olunan bir sevgiliye karşı gösterilen cesaretti.sevgili gitmeyecekse fedayı hakeder ama gitmeyeceğini de kestiremezsin.kestirebildiğin kadar tanırsın ve tanıyabildiğin kadar feda edersin.oysa adamak bir tercih değil karardır.
hayatı giden sevgiliye adamak çift kaçışlı bir sonuca doğru gider:sevgili de hayat da gitmiştir/sevgili gitmiştir ama artık daha sıkı sarılacak bir hayat vardır.
saçmalıktır. en fazla adayana zararı dokunur. giden zaten gitmiştir ve arkasından daha fazla ağlamanın hiç bir anlamı yoktur.
ne demişler olanla ölene çare yok. giden gitmiş geleceğe bakmak lazım.
saygılar...
tamamen ahmaklıktır.
giden sevgili, artık sevgili değildir öncelikle...
hem zaten hayat adanacak biri olsaydı gitmezdi ki değil mi?
bu yüzden akıllı olalım, hayatı adarken seçici davranalım.
giden gitmiştir deyip kapıları sonsuza kadar kapatmaktır asıl olan. çünki giden gitme tercihini çoktan kullanmış ise ne ardından göz yaşı dökmek ne de koskoca bir hayatı onun için feda etmek...offf....değmez.
diyelim ki ardından hayatınıza kimseyi sokmadınız, bu size yakınlık duyacak kişiye karşı ve hatta en önemlisi size karşı büyük bir kötülük, büyük bir haksızlık değil midir?
zaten ömür denilen şey bir günü 24 saatten ibaret değil midir?
ve ne yazık ki beraberimizde götüreceğimiz varlığımızın sadece maneviyattan ibaret olduğu...
Gerçekten sevdiyseniz ister istemez hayatın bir kısmını bu şekilde geçirirsiniz. Gerçekten seven istese de kolay kolay unutamaz. O koku için bazen canını verecek hale gelir, bir kere görmek bin kere ölmektir bazen. mantığınız dur desede kalbiniz vazgeçemez uzun süre. (bkz: gördüğüme sevindim)
gerek yoktur böyle zelil bir hayata; sevmek Allah icin oldugunda güzeldir, sevilen yanındaysa daha güzeldir, cirkinde olsa yanındaki daha güzeldir. seni seveni sevmek daha güzeldir. gidene "ugurlar olsun, allah yolunu açık etsin" demek daha güzeldir.
kim ne derse desin aşk için
önce hoş sonra boş gelir ...
gerçekçi olmak gerekir bazen. kendine saygı duyan bir insan bilir ki kendi hayatını kimseye adamaması gerektiğini! bir de gitmiş yani yuh artık. bu kadar mı düşmansın arkadaş kendine?