karşıdan karşıya ağır adımlarla geçmektir.
dayak yedikten sonra bir anda dövmektir.
spor müsabakasında yenik durumdayken müzik eşliğinde gol, üçlük vs. atıp maçı kazandırmaktır.
adamin uzerine yureyerek biraz itisme kakisma ile sinir harbi yasanacagini onu bir cocuk gibi azarlayaip dovecegimi sanmistim film tadina. ama daha yanina varirvarmaz adamdan yumrugu yeyince once dislerimin kaplamasi sonra hic duzelmeyen bir kemik catlamasi oldu burnumda.
kafede sohbet eden iki hatun kişinin yanına giderek geçen gün yaptığım eylem..
her ikinizlede yatmak istiyorum ve bunu sağlayabilmek için arkadaşımın özel uçağının anahtarını alıp sizi oviedo adasına götürücem..gecenin ilerleyen saatlerinde müzik dinler, şarap içer ve yatarız.
hani neşeli olmak güzeldir, lakin bu insanlar durmadan bir dalga geçme, eğlenme, alay etme havası içinde yaşar giderler. ya da tersi, olaylardan endişe duymak doğaldır, lakin bu insanlar sürekli acı gerçekler senaryosu yazarlar.
biri dili dışarda yaşar hayatı jim carrey misali, ağzı şebek gibi kulaklarında, bir yandan da anlayamaz jim carrey filmlerinde verilen toplumsal mesajları, hayatı sorgulama yöntemlerini. hayat bir geyik muhabbeti kadar sulandırılmıştır onun için, o kadar suludur ki sorgulayacak birşey kalmaz, aramaz, dolayısı ile bulamaz. ya da zanneder ki çoktan bulmuş. bu da herhalde en acıklı senaryodur.
diğeri russel crowe gibi ya gladyatör olarak esirken bile dünyayı kurtarmaya çalışır, ya da suçsuz eşini hapisten kurtarır dikkati ve detaycılığı ile 3 günde yaptığı kaçış planıyla. çok acı çeker ama yanıtları arar bulur.
üç kelimede bir fuck demektir. tabii türkçeye çevrilmiş şekilleri hep farklı farklı oluyor yerine göre. bir örnek verecek olursak;
ben bu lanet (hep böyle çeviriyorlar ama bildiğin sikik demek istiyor adam) evde, senin gibi lanet (bak burda da aynı durum söz konusu) birisiyle yaşıyorum. lanet olsun! (işte tam burda da siktir git diyor aslında)
bu şekilde yaşayan kişi çok dayak yer ama, ben söyleyeyim de.